R.Gazete No: 32980
R.G. Tarihi: 8.8.2025
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI 1
Esas Sayısı : 2024/208
Karar Sayısı : 2025/122
Karar Tarihi: 3/6/2025
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Erzurum Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi
İTİRAZIN KONUSU: 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 26. maddesinde yer alan "...disiplin işleri..." ibaresinin Anayasa'nın 7., 38. ve 128. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Ticaret sicil müdürü hakkında verilen disiplin cezasının iptali talebiyle açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ
Kanun'un itiraz konusu kuralın da yer aldığı 26. maddesi şöyledir:
"III- Yönetmelik
MADDE 26- (1) Ticaret sicili müdürlüğünün kurulması, sicil defterlerinin tutulması, tescil zorunluluğunun yerine getirilmesine ilişkin usul ve esaslar, sicil müdürlerinin kararlarına karşı itiraz yolları, sicil müdür ve yardımcıları ile diğer personelde aranacak nitelikler, disiplin işleri ile bu konuyla ilgili diğer esas ve usuller Cumhurbaşkanınca çıkarılacak yönetmelikte düzenlenir."
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Kadir ÖZKAYA, Hasan Tahsin GÖKCAN, Basri BAĞCI, Engin YILDIRIM, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, İrfan FİDAN, Kenan YAŞAR, Muhterem İNCE, Yılmaz AKÇİL, Ömer ÇINAR ve Metin KIRATLI'nın katılımlarıyla 4/12/2024 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
2. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Burcu TAŞYAPAN tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kanun hükmü, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. İtirazın Gerekçesi
3. Başvuru kararında özetle; itiraz konusu kuralda ticaret sicil müdürlüklerinde görev yapan personele uygulanacak disiplin cezalarının türleri, disiplin cezası vermeye yetkili makamlar, cezaların kesinleşme usulü, cezaların verilmesini gerektiren disiplin suçlarının neler olduğu gibi hususlarda belirleme yapılmaksızın bu konuların yönetmelikle düzenlenmesinin Öngörüldüğü belirtilerek kuralın Anayasa'nın 7., 38. ve 128. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
B. Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
4. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 43. maddesi uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa'nın 2. maddesi yönünden de incelenmiştir.
5. 6102 sayılı Kanun'un 26. maddesinde fıkrasında ticaret sicili müdürlüğünün kurulması, sicil defterlerinin tutulması, tescil zorunluluğunun yerine getirilmesine ilişkin usul ve esaslar, sicil müdürlerinin kararlarına karşı itiraz yolları, sicil müdür ve yardımcıları ile diğer personelde aranacak nitelikler, disiplin işleri ile bu konuyla ilgili diğer esas ve usullerin Cumhurbaşkanınca çıkarılacak yönetmelikte düzenleneceği belirtilmiştir. Anılan fıkrada yer alan "...disiplin işleri..." ibaresi itiraz konusu kuralı oluşturmaktadır.
6. Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti; eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuki güvenliği sağlayan, hukuk kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir.
7. Hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir. Bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına imkân tanımaması gerekir. Belirlilik ilkesi; hukuksal güvenlikle bağlantılı olup bireyin kanundan, belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını, bunların idareye hangi müdahale yetkisini verdiğini bilmesini zorunlu kılmaktadır.
8. Anayasa'nın 7. maddesinde, "Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez." denilmektedir.
9. Türevsel nitelikteki düzenleyici işlemler bakımından kural olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterli olmakla birlikte Anayasa'da kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda genel ifadelerle yürütme organına düzenleme yapma yetkisi verilmesi yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırılık oluşturabilmektedir. Bu nedenle Anayasa'da yer alan temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması, vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanması, özlük haklan gibi münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda kanunun temel esasları, ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir. Anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmenin türevsel nitelikteki işlemlerine bırakması, yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz (AYM, E.2011/42, K.2013/60, 9/5/2013; E.2019/36, K.2021/15,4/3/2021, § 57).
10. Anayasa'nın açıkça kanunla düzenlenmesini öngörmediği konularda kanunda genel ifadelerle düzenleme yapılarak ayrıntıların düzenlenmesinin yürütmenin türevsel nitelikteki düzenleyici işlemlerine bırakılması mümkündür. Anayasa'da münhasıran kanunla düzenleme yapılması öngörülmeyen konularda yasamanın asliliği ve Cumhurbaşkanlığı kararnameleri haricinde geçerli olan yürütmenin türevselliği ilkeleri gereği idari işlemlerin kanuna dayanması zorunluluğu vardır. Ancak bu durumda kanunda belirlenmesi gereken çerçeve, Anayasa'nın kanunla düzenlenmesini öngördüğü durumdakinden çok daha geniş olabilecektir (AYM, E.2018/91, K.2020/10, 19/2/2020, § 110; E.2019/36, K.2021/15, 4/3/2021, §56).
11. Disiplin cezaları, kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacıyla öngörülmüş yapma veya yapmama biçiminde beliren davranış kurallarının ihlali hâlinde uygulanan idari yaptırımlardır. Kamu hizmetlerini yürütenlerin görev, yetki ve sorumlulukları kamu hizmeti ve hizmet gerekleri ile sınırlandırılmış; bu sınırlar dışına çıkanların ise disiplin cezaları ile cezalandırılmaları ilgili kanunlarda öngörülmüştür (AYM, E.2018/30, K.2018/94,25/09/2018, § 16; E.2021/16, K.2021/62,22/9/2021, § 12).
12. Kişinin beyanı veya özel hayatıyla bağlantılı eylemleri nedeniyle ona disiplin cezası uygulanması durumunda ifade özgürlüğüne veya özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine saygı gösterilmesi hakkına; aylıktan kesme cezasının uygulanması durumunda ise ayrıca mülkiyet hattına müdahale edilmiş olacaktır. Bu itibarla disiplin suç ve cezaları sebebi veya sonucu itibarıyla çeşitli temel hak ve özgürlüklerin sınırlanması sonucunu doğurabilir. Anayasa'nın 13. maddesi uyarınca temel hak ve özgürlüklerin sınırlanması ise ancak kanuni düzenlemelerle mümkündür (bazı farklarla birlikte bkz. AYM, E.2021/2, K.2022/20, 24/2/2022, §11).
13. Kural uyarınca ticaret sicil müdürlüğü personelinin disiplin işlemleri ile ilgili hususlar, Cumhurbaşkanınca çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenecektir. Bu itibarla kural, yaptırım türlerini ve yaptırım konusu eylemleri belirlememek suretiyle ilgililerin hangi somut fiil ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun uygulanacağını belirli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine yasal çerçevede imkân tanımamaktadır (benzer yöndeki değerlendirme için bkz. AYM, E.2021/2, K.2022/20, 24/2/2022, § 15).
14. Kuralda disiplin suç ve cezalarıyla ilgili genel ilkeler ortaya konulmadan, kanuni çerçeve çizilmeden, ticaret sicili müdür ve yardımcıları ile diğer personele ilişkin disiplin cezalan ve bu cezaları gerektiren eylemler genel hatlarıyla da olsa belirlenmeden, disiplin esaslarıyla ilgili hususların tamamının düzenlenmesi yönetmeliğe bırakılmak suretiyle yürütmeye sınırsız, belirsiz, geniş bir düzenleme yetkisi tanınmıştır.
15. Bu itibarla kural belirlilik ve yasama yetkisinin devredilmezliği ilkeleriyle bağdaşmamaktadır.
16. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa'nın 2. ve 7. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.
Ömer ÇINAR bu görüşe katılmamıştır.
Kural, Anayasa'nın 2. ve 7. maddelerine aykırı görülerek iptal edildiğinden ayrıca Anayasa'nın 38. ve 128. maddeleri yönünden incelenmemiştir.
IV. İPTAL KARARININ YÜRÜRLÜĞE GİRECEĞİ GÜN SORUNU
17. Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasında "Kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez." denilmekte, 6216 sayılı Kanun'un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrasında da bu kural tekrarlanarak mahkemenin gerekli gördüğü hâllerde Resmî Gazete'de yayımlandığı günden başlayarak iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihi bir yılı geçmemek üzere ayrıca kararlaştırabileceği belirtilmiştir.
18. 6102 sayılı Kanun'un 26. maddesinde yer alan "...disiplin işleri..." ibaresinin iptal edilmesi nedeniyle doğacak hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edecek nitelikte görüldüğünden Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 6216 sayılı Kanun'un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince iptal hükmünün kararın Resmî Gazete'de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesi uygun görülmüştür.
V. HÜKÜM
13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 26. maddesinde yer alan "...disiplin işleri..." ibaresinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Ömer ÇINAR'ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA, iptal hükmünün Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince KARARIN RESMÎ GAZETE'DE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK DOKUZ AY SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE OYBİRLİĞİYLE 3/6/2025 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. Mahkememiz çoğunluğu tarafından, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 26. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan "..disiplin işleri." ibaresinin Anayasanın 2. ve 7. maddelerine aykırı olduğu gerekçesi ile iptaline karar verilmiştir. Aşağıda belirttiğim gerekçelerle çoğunluk görüşüne katılmıyorum. Şöyle ki;
2. Çoğunluk gerekçesinde, ticaret sicil müdürleri, müdür yardımcıları ve personel ile ilgili disiplin suç ve cezalarını gerektiren eylemlerin neler olduğu genel hatları ile belirlenmeden, disiplin işlemleri ile ilgili tüm hususların Yönetmeliğe bırakılmasının yürütmeye sınırsız, belirsiz, geniş bir düzenleme yetkisi tanıdığı, bu hususun belirlilik ve yasama yetkisinin devredilmezliği ilkeleri ile bağdaşmadığı, kuralın Anayasa'nın 2. ve 7. maddelerine aykırı olduğu ve iptali gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
3. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 24. maddesinde Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından il merkezindeki ticaret ve sanayi odaları ile ticaret odalarında faaliyet gösterecek şekilde ticaret sicili müdürlükleri kurulacağı, Bakanlık il merkezleri dışındaki odalarda ticaret sicili müdürlükleri kurabileceği gibi müdürlüklere bağlı şubeler de kurabileceği, ticaret sicilinin, Bakanlığın gözetim ve denetiminde ticaret sicili müdürlükleri ve şubeleri tarafından tutulacağı belirtildikten sonra, Kanunun 25. maddesinde ticaret sicilinin, ticaret sicili müdürü tarafından yönetileceği, ticaret sicili müdürünün, 26.maddeye göre çıkarılan yönetmelikte belirlenen nitelikleri haiz kişiler arasından odanın teklifi üzerine veya Gümrük ve Ticaret Bakanlığının uyarısına rağmen otuz gün içerisinde teklif edilmemesi halinde resen Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca atanacağı ve aynı usulle görevden alınabileceği, aynı usulle ticaret sicili müdürlüğünün iş hacmine göre, yeteri kadar müdür yardımcısı görevlendirileceği, ticaret sicili müdürlüklerinde çalışacak personelin tavan ve taban ücreti her yıl Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin görüşü alınarak Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca belirleneceği, ticaret sicili müdürü ve yardımcıları ile diğer personelin, görevleriyle ilgili suçlardan dolayı kamu görevlisi olarak cezalandırılacağı ve bunlara karşı işlenmiş suçlar kamu görevlisine karşı işlenmiş sayılacağı belirtilmiştir. TTK'nın 26. maddesinde ise, Yönetmelik başlığı altında, ticaret sicili müdürlüğünün kurulması, sicil defterlerinin tutulması, tescil zorunluluğunun yerine getirilmesine ilişkin usul ve esaslar, sicil müdürlerinin kararlarına karşı itiraz yollan, sicil müdür ve yardımcıları ile diğer personelde aranacak nitelikler, disiplin işleri ile bu konuyla ilgili diğer esas ve usuller Cumhurbaşkanınca çıkarılacak yönetmelikte düzenleneceği düzenlenmiştir.
4. Türk Ticaret Kanunu'nun 26. maddesinde yer alan "disiplin" ibaresi, çoğunluk tarafından Anayasa'nın 2. ve 7. maddeleri uyarınca incelenerek iptal edilmiş ise de, Kanunun 24. ve 25. maddelerinde yer alan ifadelerden ticaret sicil müdür, müdür yardımcıları ve çalışan personellerin işlediği suçlar ve onlara karşı işlenen suçlar açısından kamu görevlisi sayıldığı, ceza hukuku hükümleri hariç olmak üzere, statü ve özlük haklarının Kanunda düzenlenmediği, gerek ticaret sicil müdürünün gerekse müdür yardımcısı ve personelin atanma ve görevden alınma usulünün ve niteliklerinin Yönetmelik hükümlerine bırakıldığı görülmektedir. Yani, Türk Ticaret Kanunu, ticaret sicil müdür ve personellerini ceza hukuku hariç olmak üzere tamamen özel hukuk hükümlerine tabi kılarak, aranılacak nitelikleri ve görevleri İle ilgili tüm hususların çıkarılacak Yönetmelik ile düzenleneceğini belirtmiştir.
5. Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan ve 27.01.2013 tarihli 28541 sayılı R.G.'de yayımlanan Ticaret Sicil Yönetmeliğinin 9. maddesinde "Uygulanacak Disiplin Hükümleri ile Diğer Hükümler" başlığı altında disiplin cezası gerektiren fiiller ve disiplin cezaları belirtilmiştir. Söz konusu 9. maddenin ilk fıkrasında müdür, müdür yardımcıları ve müdürlüklerde görevli diğer personelin özlük işlemlerinde bu Yönetmelik hükümlerinin, bu Yönetmelikte düzenlenmemiş hususlarda oda çalışanlarının tabi olduğu mevzuatın uygulanacağı düzenlenmiştir. Yönetmeliğin 9. maddesinin 2. fıkrasında ise, müdür, müdür yardımcıları ve tescil işlemlerinde görev alacak personel ile oda arasında yapılacak hizmet sözleşmelerinin belirsiz süreli iş sözleşmesi şeklinde düzenleneceği, müdür, müdür yardımcıları ile tescil işlemlerinde görev alacak personele sağlanacak ücret ve mali hakların tespitinde, personelin taşıdığı hukuki ve mali sorumluluk ile müdürlüğün iş yoğunluğu dikkate alınacağı ifade edilmiştir. Nitekim 5174 sayılı Türkiye Odalar Ve Borsalar Birliği İle Odalar Ve Borsalar Kanunu'nun 73. maddesinde "Oda, Borsa, Birlik ve bunların kurduğu teşekküllerde istihdam edilenler bu Kanunda yer alan hükümler dışında 4857 sayılı îş Kanununa tâbidir" düzenlemesi yer almaktadır.
6. Görüldüğü üzere gerek 5174 sayılı Kanun'un 73. maddesi ve gerekse 6102 sayılı TTK'nun 24 ila 26. maddeleri ve ilgili Yönetmelik hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, ticaret sicil müdür ve personellerinin 4857 sayılı îş Kanununa tabi olarak ve belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışması kabul edilmiştir. Ticaret sicil müdür ve personellerinin göreve başlamak İçin aranılacak nitelikler, Özlük hakları, görevden alınmaları ve diğer hususlarda Yönetmelik ile düzenleme yapılması öngörülerek, Devlet Memurları Kanunu ve sair ilgili mevzuatta kamu görevlileri için aranan koşullara atıf yapılmamıştır. Buna göre, kanunkoyucu ticaret sicil müdürü ve çalışan personelleri ceza hukuku hariç olmak üzere özel hukuk hükümlerine tabi kıldığından artık kamu görevlilerin özlük haklarının ve disiplin mevzuatının kanunla düzenlenmesini öngören Anayasa'nın 128.maddesi uygulanamayacaktır. Nitekim çoğunluk görüşünde Anayasal denetimin Anayasa'nın 128. maddesi açısından değil, 2. ve 7. maddeleri açısından yapıldığı belirtilmiştir.
7. Göreve başlamaları, görevden alınmaları ve özlük hakları itibari ile Anayasa'nın koruma alanına girmeyen yani kamu görevlisi sayılmayan tamamen özel hukuk hükümlerine göre ve 4857 sayılı İş Kanunu'na göre çalışan müdür ve personeller için Anayasa'nın 2. ve 7. maddeleri çerçevesinde denetim yapılması mümkün değildir. Anayasa'nın 2. maddesinde "Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir" düzenlemesine yer verilmiştir. Anayasa'nın 7. maddesinde ise, "Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez" düzenlemesi yer almaktadır. Anayasa'nın 48. maddesi ve devamındaki hükümler nazara alındığında, 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine tabi olarak çalışan personel hakkında disiplin hükümlerinin Anayasa'nın 2. ve 7. maddeleri çerçevesinde kanunla düzenleme yapılmasının gerektiğinin savunulması mümkün değildir.
8. Anayasa'nın 48. maddesinde, "Çalışma ve sözleşme hürriyeti" başlığı altında "Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir. Devlet, özel teşebbüslerin milli ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır" düzenlemesine yer verilmiştir. Yine Anayasa'nın 50. maddesinde "Çalışma şartları ve dinlenme hakkı" başlığı altında, "Kimse, yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz. Küçükler ve kadınlar ile bedeni ve ruhi yetersizliği olanlar çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar. Dinlenmek, çalışanların hakkıdır. Ücretli hafta ve bayram tatili ile ücretli yıllık izin hakları ve şartlan kanunla düzenlenir" hükümlerine yer verilerek çalışanların hangi hakları açısından kanunla düzenleme yapılması gerektiği belirtilmiştir. Anayasa'nın 48. ve 50. maddeleri nazara alındığında özel hukuk hükümlerine tabi olarak çalışanlar açısından disiplin işlerinin kanunla düzenlenmesini öngören bir Anayasa hükmü mevcut değildir.
9. 4857 sayılı İş Kanununun 1. maddesinde, " Bu Kanunun amacı işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemektir" düzenlemesine yer verildikten sonra Kanunun 24. maddesinde işçinin sözleşmeyi feshedebileceği haller ve 25. maddesinde işverenin sözleşmeyi feshedebileceği haller ayrı ayrı sayılmıştır. Kanunun 26. maddesinde ise, belirli haklı nedenle fesih bildirimleri süreye bağlanmıştır. Buna göre, sözleşme ve teşebbüs özgürlüğü çerçevesinde işverenin işçinin iş sözleşmesini sonlandırması Kanunla sınırlandırılmış ancak belirli sebeplerle haklı fesih hakkı tanınmıştır. Yine 4857 sayılı Kanunun 17. ve devamı maddelerinde sözleşmenin geçerli bir şekilde feshedilebilmesi için gerekli koşullar ve iş güvencesi düzenlenmiş, belirli koşulların varlığı halinde feshin geçersizliği halinde iş güvencesi hükümleri çerçevesinde işçinin işe iade veya tazminat haklan kanuni düzenlemeye tabi kılınmıştır.
10. Buna göre, ticaret sicil müdür ve personellerinin 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine göre çalıştığı ve söz konusu Kanunun (4857 sayılı Kanunun) çalışma ilişkisini düzenleyen ve işçiyi koruyan hükümleri nazara alındığında, artık Anayasa'nın 2. ve 7. maddeleri çerçevesinde, çoğunluk gerekçesinde savunulduğu gibi bir belirsizlikten veya yasama yetkisinin devrinden bahsedilmesi mümkün değildir. 4857 sayılı Kanun hükümleri saklı olmak üzere, işverenin, işyerinin disiplin ve çalışma düzenini sağlamak için serbestçe disiplin iş ve işlemlerini düzenleyebildiği ve bu hususta bir talimat ya da yönerge oluşturabildiği nazara alındığında, TTK'nın 26. maddesi uyarınca Cumhurbaşkanı tarafından çıkarılacak Yönetmelik ile disiplin işlerinin düzenlenmesi ticaret sicil müdürleri ve personelleri açısından daha fazla bir güvence oluşturmaktadır. Kaldı ki, söz konusu Yönetmelik hükümlerinin İş Kanunu ya da diğer Kanunlara aykırı olduğu veya yanlış uygulandığı konusunda mahkemeye başvurulması ve her zaman için uygulanan disiplin işlemi konusunda yargısal denetim yapılması da mümkün olmaktadır.
11. Açıklanan nedenlerle, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 26. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan "..disiplin işleri." ibaresi, Anayasa'nın 2. ve 7. maddelerine aykırı olmadığından, aksi yöndeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
----------o----------
Değişiklik Yapılan Mevzuat:
TM/6762A.005 (Ticaret Mevzuatı)
SDR/001A.003 (Sürdürülebilirlik)
XXX/6102A.01 (T.C. Külliyatı) No.lu belgelerdedir.