MEVZUATTAKİ SON
DEĞİŞİKLİKLER

R.Gazete No: 32133

R.G. Tarihi: 15.3.2023

 

DANIŞTAY KARARLARI

 

Danıştay İkinci Daire Başkanlığından:

 

Esas No: 2021/337

Karar No : 2022/4522

 

KANUN YARARINA TEMYİZ EDEN : Danıştay Başsavcılığı - ANKARA

DAVACI: Okulmuş Tur. ve Gıda San Tic. Ltd. Şti.

VEKİLİ: Av. Mesut Kılıç

16330-33078-67997 (UETS)

DAVALI: Konak Belediye Başkanlığı

VEKİLİ: Av. Armağan Konyalı

Konak Belediyesi Hukuk İşi. Md. 9 Eylül Meydanı No:6 Kat:6/603- Basmane/ İZMİR

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem : İzmir ili, Konak ilçesi, Atatürk Caddesi, No:282/A adresinde kayıtlı İçkili kafeteryanın, davacı tarafından, ruhsatsız olarak işletildiğinden bahisle 2559 sayılı Kanun uyarınca tekerrür hükümleri uygulanmak suretiyle 15.564.800,00. TL para cezası verilmesine ilişkin 18/12/2014 günlü, 2239 sayılı Konak Belediye Encümen kararının iptali istenilmiştir.

Kanun yararına temyiz edilen Mahkeme kararının özeti: İzmir 2. İdare Mahkemesinin 05/11/2015 günlü, E:2015/90, K:2015/1413 sayılı kararında; 2559 sayılı Kanunun 6. maddesinde isnat edilen fillerin tespiti halinde idarece maddede belirtilen para cezasının uygulanabileceği, ancak tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için aynı fiillerin bir yıl içinde tekrarı halinde, en son uygulanan para cezasının bir kat artırılarak uygulanması gerektiği, tekerrüre esas alınan fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıllık süre geçtikten sonra yapılan tespit nedeniyle tekerrür hükümlerinin uygulanması olanağı bulunmadığı, bu durumda, işyeri açma ve çalışma ruhsatı almadan faaliyette bulunduğu anlaşılan davacıya para cezası uygulanması yerinde ise de, söz konusu fiili işlediği ve ilk cezaya dayanak ilk tespit tarihi olan 30/12/2012 tarihinden itibaren 1 yıllık süre geçtikten sonra, 27/10/2014 gününde yapılan tespit nedeniyle tekerrür hükümleri uygulanarak 2559 sayılı Kanunun 6. maddesinin (d) bendi uyarınca para cezası verilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline hükmedilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI: Halil Yılmaz

DÜŞÜNCESİ Davacı şirkete ait İzmir İli, Konak İlçesi, Atatürk Caddesi,

No:282/A adresinde bulunan içkili kafeteryanın, ruhsatsız olarak faaliyet gösterdiğinin tespiti üzerine davacı şirket adına 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununun 6'ncı maddesinin (d) bendi gereği 15.564.800,00 TL para cezası verilmesine ilişkin İzmir Konak Belediye Encümeninin 18/12/2014 gün ve 2239 sayılı kararını; davacı şirketin, aynı fiili bir yıllık süre içerisinde 15 kez işlediği gerekçesiyle bir önceki tespite binaen verilen para cezası bir kat artırılmak suretiyle işbu davaya konu para cezası uygulanmışsa da, davaya konu cezanın dayanağı tespitin, tekerrür uygulamasına başlangıç alınan 30/12/2012 tarihli tespitten itibaren bir yıllık süreden sonra yapılmış olması nedeniyle tekerrür hükümleri uygulanarak verilen para cezasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden ve 2559 sayılı Yasaya göre Danıştay'ın temyiz incelenmesine tabi olmayan İzmir 2. İdare Mahkemesinin 05/11/2015 gün ve E:2015/90, K;2015/1413 sayılı kararının; kanun yararına incelenerek bozulması istemiyle Başsavcılığımızı bilgilendiren dilekçe üzerine konu incelendi:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51'inci maddesinde, "niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden" kararların kanun yararına bozulması için temyiz olunabileceği belirtilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, davacı şirket tarafından işletilmekte olan işyerinde ruhsatsız olarak faaliyette bulunulduğundan bahisle birçok kez mühürlenmesine karşın her defasında mühür fekki yapılarak, ruhsatsız faaliyete devam edildiği, en son ruhsatsız faaliyet gösterdiğinin tespit edilmesi üzerine tekerrür hükümleri uygulanmak suretiyle davaya konu 18/12/2014 gün ve 2239 sayılı Encümen kararıyla 15.564.800,00 TL para cezasının verildiği anlaşılmaktadır.

2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununun Tinci maddesinde, "Polis, asayişi amme, şahıs, tasarruf emniyetini ve mesken masuniyetini korur. Halkın ırz, can ve malını muhafaza ve ammenin istirahatini temin eder.

Yardım istiyenlere yardıma muhtaç olan çocuk, alil ve acizlere muavenet eder. Kanun ve nizamnamelerinin kendisine verdiği vazifeleri yapar." hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Yasanın 6'ncı maddesinde ise; "Umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinden;

a)    Faaliyetten geçici olarak men edildiği halde süresinden önce açılan,

b)    Açık ve kapalı bulunacağı saatlere uymayan,

c)    Bu Kanunun 12 nci maddesinde belirtilen yasaklara uymadığı tespit edilen,

d)    Mevzuat hükümlerine aykırı olarak işletilen

İş yellerinin işletmecilerine beşyüzmilyon Türk Lirası ile birmilyar Türk Lirası arasında idari para cezası verilir.

Bu maddede öngörülen İdarî para cezaları, belediye sınırları İçinde belediye encümeni, belediye sınırları dışında il daimi encümeni tarafından verilir. Verilen idari para cezalarına dair kararlar ilgililere 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. Bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir, itiraz, idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmaz. İtiraz üzerine verilen karar kesindir. İtiraz, zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. İdarî para cezalan 6183 sayılı Âmme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunur.

Bu maddede belirtilen aynı fiillerin bir yıl içinde tekrarı halinde, en son uygulanan para cezası bir kat artırılarak uygulanır." kuralına yer verilmiştir.

Yukarıda anılan yasal düzenleme uyarınca, umuma açık istirahat ve eğlence yerlerini mevzuata aykırı işleten işyerlerinin işletmecilerine idari para cezası verileceği, aynı fiillerin bir yıl içerisinde tekrar işlenmesi halinde de, para cezasının hesaplanmasında, işletmeciye verilen en son para cezası tutarının esas alınacağı açıktır. Bir başka ifadeyle; 2559 sayılı Yasa ile mevzuat hükümlerine aykırı olarak işletilmeye devam eden işyerlerine uygulanması gereken para cezalarına sınır getirilmiştir. Böyle bir düzenlemenin, yani fiil tekrarında ceza miktarının bir kat arttırılmasının, caydırıcı olmayı ve kamu düzenini korumayı amaçlaması karşısında; hukuk güvenliğine aykırı yönü bulunmamaktadır.

Davacı şirket tarafından işletilen içkili kafeteryada ruhsatsız olarak faaliyette bulunulduğundan bahisle, 2559 sayılı Yasaya uygun biçimde para cezası verilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddi gerekirken; İdare Mahkemesince ilgili yasal düzenleme ve dava konusu işlemin sebep unsuru gözardı edilerek, dava konusu uyuşmazlıkla bağdaşmayan biçimde "Tekerrüre esas alınan fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıllık süre geçtikten sonra yapılan tespit nedeniyle tekerrür hükümlerinin uygulanması olanağı bulunmamaktadır." değerlendirilmesi yapılarak dava konusu işlemin iptal edilmesinde hukuki isabet görülmemektedir.

Öte yandan; başka bir şirketin işletmeciliğini yaptığı işyerinin, işletme izin belgesindeki niteliklere aykırı olarak faaliyet gösterdiğinin bir yıl içinde beşinci kez tespit edilmesi sonucu Belediye Encümenince verilen idari para cezasının iptali istemiyle açılan davada, uygulanan Yasa kuralının Anayasaya aykırılığı iddiasıyla Ankara 1. idare Mahkemesi'nce yapılan itiraz üzerine açılan davada, Anayasa Mahkemesinin 13/05/2010 gün ve E:2009/29, K:2010/66 sayılı kararıyla itiraz başvurusunun reddedildiği gibi, benzer olaylarda idari para cezası alınmasına ilişkin işlemlere karşı İstanbul İdare Mahkemelerine açılan davalar da reddedilmiştir.

Açıklanan nedenlerle, İzmir 2. İdare Mahkemesinin 05/11/2015 gün ve E:2015/90, K:2015/1413 sayılı kararının; 2577 sayılı Yasanın 51'inci maddesi uyarınca yürürlükteki hukuka aykırı sonucu ifade ettiğinden, kanun yararına bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : Aynur Üstünsoy Kaya

DÜŞÜNCESİ: Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına bozulması gerektiği düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

 

Karar veren Danıştay İkinci Dairesince; Danıştay (Kapatılan) Onyedinci Dairesi tarafından, Danıştay Başkanlık Kurulunun 01/08/2016 günlü, K:2016/32 sayılı karan uyarınca Danıştay Onuncu Dairesine; Danıştay Onuncu Dairesi tarafından ise, Danıştay Başkanlık Kurulunun 18/12/2020 günlü, K.2020/62 sayılı kararının "Ortak Hükümler" kısmının 6. fıkrası uyarınca, ayrıca bir gönderme kararı verilmeksizin Dairemize iletilen dosyada, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :

İzmir ili, Konak ilçesi, Atatürk Caddesi, No:282/A adresinde, davacı şirket tarafından işletilen içkili kafeteryanın, 07/04/2010 günlü, 26 sayılı işyeri açma ve çalışma ruhsatı; idarece yapılan kontrolde yapı iç yüksekliğinin projesinden farklı olduğu, projede baca bulunmadığı halde dışarıdan baca yapıldığı ve İki ayrı bağımsız bölümün tek bağımsız bölüme dönüştürülmesi suretiyle onaylı mimari projesine aykırı kullanıldığının tespit edilmesi ve verilen 15 günlük süre İçerisinde giderilmediğinden bahisle 14/07/2011 tarihinde iptal edilmiştir,

İşyeri açma ve çalışma ruhsatının iptalini müteakiben, Konak Belediyesi Encümeninin 28/07/2011 günlü 1315 sayılı kararıyla ruhsatsız hale gelen işyerinin, İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına ilişkin Yönetmeliğin 6. ve 32. maddeleri uyarınca ruhsat alıncaya değin kapatılmasına karar verilerek, 09/08/2011 günü işyeri kapatılmıştır. Davacı tarafından, ruhsat iptali ve faaliyetten men kararına karşı dava açılmadığı belirtilmiştir.

Davalı idare tarafından sunulan savunma dilekçesi ve eki tutanaklardan, işyerinde;

15/10/2011, 20/08/2012,28/08/2012, 31/08/2012, 28/09/2012,13/10/2012 ve 16/11/2012, 30/12/2012, 31/01/2013, 02/08/2013, 18/09/2013, 02/10/2013, 22/10/2013, 03/12/2013, 02/01/2014, 04/02/2014, 18/03/2014, 02/06/2014, 11/07/2014, 05/08/2014 ve 25/09/2014 tarihlerinde Mühür Bozma ve Yeniden Mühürleme Tutanaklarının tutulduğu,

30/12/2012 günlü, Mühür Bozma tutanağı üzerine ise; 17/01/2013 günlü, 99 sayılı Encümen kararıyla, 2559 sayılı PVS Kanunu'nun 6/d bendine muhalefet edildiğinden bahisle 950,00 TL idari para cezası uygulandığı ve aynı gerekçelerle,

07/02/2013 günlü, 263 sayılı Encümen kararıyla, 1.900,00 TL,

15/08/2013 günlü, 1337 sayılı Encümen kararıyla, 3.800,00 TL,

24/09/2013 günlü, 1593 sayılı Encümen kararıyla, 7.600,00 TL,

10/10/2013 günlü, 1691 sayılı Encümen kararıyla, 15.200,00 TL,

31/10/2013 günlü, 1745 sayılı Encümen kararıyla, 30.400,00 TL,

12/12/2013 günlü, 2005 sayılı Encümen kararıyla, 60.800,00 TL,

09/01/2014 günlü, 56 sayılı Encümen kararıyla, 121.600,00 TL,

13/02/2014 günlü, 245 sayılı Encümen kararıyla, 243,200,00 TL,

27/03/2014 günlü, 453 sayılı Encümen kararıyla, 486.400,00 TL,

05/06/2014 günlü, 828 sayılı Encümen kararıyla, 972.800,00 TL, 17/07/2014 günlü, 1126 sayılı Encümen kararıyla, 1.945.600,00 TL 14/08/2014 günlü, 1288 sayılı Encümen kararıyla, 3.891.200,00 TL, 02/10/2014 günlü, 1621 sayılı Encümen kararıyla, 7.782,400,00 TL ve dava konusu edilen 18/12/2014 günlü, 2239 sayılı Encümen kararıyla ise, 15. kez aynı fiilin işlendiğinden bahisle 15.564.800,00 TL idari para cezası uygulandığı anlaşılmıştır.

Davacı tarafından, 12/01/2015 tarihinde tebellüğ edilen 18/12/2014 günlü, 2239 sayılı Konak Belediyesi Encümen kararının; ruhsat iptali işlemine karşı dava açılmadığı ancak ruhsat başvurusunda bulunmalarına karşın halen ruhsat verilmediği, aynı adreste hali hazırda ruhsatlı 2 adet daha içkili kafeteryaları bulunduğu ve idare yetkililerince denetimlerde ruhsatlı işyeri müşterilerinin, ruhsatsız işletmeye geldiğinin kabulüyle hatalı olarak tutanak ve işlem tesis ettiklerini, tekerrür hükümlerinin de hatalı uygulanarak kanunda işaret edilen cezanın üst sınırının aşıldığını ileri sürerek iptali istemiyle bakılmakta olan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Kanun yararına temyiz" başlıklı 51. maddesinde; idare ve vergi mahkemeleri ile bölge idare mahkemelerinin kesin olarak verdiği kararlar ile istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenlerin, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden Başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabileceği, temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde kararın, kanun yararına bozulacağı, bu bozma kararının, daha önce kesinleşmiş olan merci kararının hukuki sonuçlarını kaldırmayacağı hükme bağlanmıştır.

2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu'nun 6. maddesinde; "Umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinden; a) Faaliyetten geçici olarak men edildiği halde süresinden önce açılan, b) Açık ve kapalı bulunacağı saatlere uymayan, c) Bu Kanunun 12. maddesinde belirtilen yasaklara uymadığı tespit edilen, d) Mevzuat hükümlerine aykırı olarak işletilen,

İş yerlerinin işletmecilerine beşyüzmilyon Türk Lirası ile birmilyar Türk Lirası arasında İdarî para cezası verilir.

Bu maddede öngörülen idari para cezaları, belediye sınırları içinde belediye encümeni, belediye sınırları dışında il daimi encümeni tarafından verilir. Verilen İdarî para cezalarına dair kararlar ilgililere 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. Bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz, idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmaz. İtiraz üzerine verilen karar kesindir. İtiraz, zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. İdarî para cezalan 6183 sayılı Âmme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunur.

Bu maddede belirtilen aynı fiillerin bir yıl içinde tekrarı halinde, en son uygulanan para cezası bir kat artırılarak uygulanır." hükmü yaratmaktadır.

Kabahatler yönünden genel Kanun niteliğindeki 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 15. maddesinin 2. fıkrasında "Aynı kabahatin birden fazla işlenmesi halinde her bir kabahatle ilgili olarak ayrı ayrı idari para cezası verilir. Kesintisiz fiille işlenebilen kabahatlerde, bu nedenle İdarî yaptırım kararı verilinceye kadar fiil tek sayılır...." hükmüne ve 17. maddesinin 7. fıkrasında "İdarî para cezalan her takvim yılı başından geçerli olmak üzere o yıl için 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilân edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanır. Bu suretle idari para cezasının hesabında bir Türk Lirasının küsuru dikkate alınmaz. Bu fıkra hükmü, nispi nitelikteki İdarî para cezaları açısından uygulanmaz." hükmüne yer verilmiştir.

10/08/2005 günlü, 25902 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin, "işyeri açılması" başlıklı 6. maddesinde yetkili idarelerden, usulüne uygun olarak işyeri açma ve çalışma ruhsatı alınmadan, işyeri açılamayacağı ve çalıştıramayacağı ve işyeri açma ve çalışma ruhsatı alınmadan açılan işyerlerinin ise, yetkili idareler tarafından kapatılacağı; "Umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinin açılması" başlıklı 32. maddesinde ise, izin almadan açılan umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinin, yetkili idarelerin ilgili birimleri tarafından sebebi bir tutanakla belirlenmek ve mühürlenmek suretiyle re'sen kapatılacağı düzenlenmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Mevzuatın birlikte değerlendirilmesinden; 2559 sayılı Kanunda tekerrürün tanımlanmadığı ve 6. maddesinde ilk fiil -kabahatin cezası için alt ve üst limitler belirlenmesine karşın, tekerrür teşkil eden fiiller için süre veya ceza yönlerinden üst limit belirlenmediği; uyuşmazlığa esas fiilin kabahat niteliği bakımından genel kanun niteliğindeki 5326 sayılı Kanunda ise, açıkça aynı kabahatin birden fazla işlenmesi halinde her bir kabahatle ilgili olarak ayrı ayrı İdarî para cezası uygulanacağının hükme bağlandığı anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlığın dayanağı bulunan 2559 sayılı Kanun'un 6. maddesinin son fıkrasının Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine aykırı olduğu iddiasıyla Ankara 1. İdare Mahkemesince itiraz yoluyla yapılan başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesinin 22/10/2010 günlü 27737 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 13/05/2010 günlü, E:2009/29, K:2010/66 sayılı kararında;

"Başvuru kararında, yasa koyucunun yasal düzenlemeler yaparken sınırsız bir takdir yetkisine sahip olmadığı, takdir yetkisinin hukuk devleti ilkesiyle sınırlı bulunduğu, hukuk devletinin temel ilkelerinden olan belirlilik ilkesi gereğince yasal düzenlemelerin kişiler ve idareler yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması, kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerektiği, bu çerçevede kuralların ve müeyyidelerin belirgin olması, önceden bilinmesi ve eylemlerinin sonuçlarının ilgililer tarafından makul düzeyde öngörülebilmesi gerektiği, itiraz konusu kuralda tekerrür halinde öngörülen idari para cezasının üst sınırının belirli olmadığı, bu hususun hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı, Yasa'nın uygulanmasının eşitsizliğe, ayrımcılığa ve kayırmacılığa yol açtığı, belirli ve öngörülebilir nitelik taşımayan itiraz konusu kuralın Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

İtiraz konusu kuralda 2559 sayılı Yasanın 6. maddesinde öngörülen fiiller nedeniyle İşletmecilere artırımlı para cezası uygulanabilmesi için, 'bu maddede belirtilen aynı fiillerin bir yıl içinde tekrar edilmiş olması' koşulu aranmış ve bu durumda 'en son uygulanan para cezasının bir kat artırılarak uygulanacağı' belirtilmiştir. Bir başka deyişle, 'aynı fıil'in 'bir yıl içinde' tekrarlanması halinde en son uygulanan cezanın ‘bir kat' artırılarak uygulanması öngörülmüştür.

Yasa koyucu, para cezasının artırılarak uygulanabilmesi için gerekli koşullan ve bu koşulların varlığı durumunda cezanın artırılma şeklini açıkça belirlediğinden, itiraz konusu kuralın umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinin işletmecileri bakımından belirli ve öngörülebilir olmadığından söz edilemez.

Yasa koyucu, kamu düzeninin korunması amacıyla ceza hukuku alanında düzenleme yaparken Anayasa'ya ve ceza hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla toplumda hangi eylemlerin suç sayılacağı ve suç sayılan bu eylemlerin hangi tür ve ölçüde cezai yaptırıma bağlanacağı konusunda anayasal sınırlar içinde takdir yetkisine sahiptir. Bu yetki, idari yaptırımlar bakımından da geçerlidir. Bu bağlamda hukuka aykırı bir eylemin tekrarlanması halinde faile verilecek cezada artırıma gidilmesi, yasa koyucunun sahip olduğu takdir yetkisinin kapsamındadır.

Umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinin 2559 sayılı Yasanın 6. maddesinin birinci fıkrasında öngörülen kurallara uymamaları ve bu nedenle işletmecilerinin para cezası İle cezalandırılmalarına rağmen aynı hukuka aykırı eylemde bulunmaya devam etmeleri, yasa koyucu tarafından daha ağır bir yaptırıma bağlanmıştır. İlgililerin bilinçli olarak ve ısrarla tekrarladıkları söz konusu hukuka aykırı eylemleri gözetildiğinde, Devletin cezalandırma yetkisi bakımından itiraz konusu kuralda suç ve ceza arasında adil bir dengenin bulunması gereğini esas alan hukuk devleti ilkesine aykırılık bulunmamaktadır.

Anayasa'nın 10. maddesinde öngörülen ...Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir...

Bir yıl içinde hukuka aykırılığı bir eylemle gerçekleştirenler ile birden çok eylemle gerçekleştirenler, aynı hukuki konumda olmadıklarından eylemde bulunma sayısına göre faillerin farklı kurallara tabi tutulması ve birden çok gerçekleştirilen eylemler yönünden de eylem sayısına bağlı olarak bir önceki cezanın bir kat artırılarak uygulanması eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmamaktadır." gerekçesiyle 2559 sayılı Kanunun 6. maddesinin son fıkrasının Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın reddine karar verilmiştir.

Dosyada bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; İdare mahkemesince; 2559 sayılı Kanunun 6. maddesinde isnat edilen fillerin tespiti halinde idarece maddede belirtilen para cezasının uygulanabileceği, ancak tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için aynı fiillerin bir yıl içinde tekrarı halinde, en son uygulanan para cezasının bir kat artırılarak uygulanması gerektiği, tekerrüre esas alınan fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıllık süre geçtikten sonra yapılan tespit nedeniyle tekerrür hükümlerinin uygulanması olanağı bulunmadığı, bu durumda, işyeri açma ve çalışma ruhsatı alınmadan faaliyette bulunduğu anlaşılan davacıya para cezası uygulanması yerinde ise de, söz konusu fiili işlediği ve ilk cezaya dayanak olan 30/12/2012 günlü ilk tespitten 1 yıllık süre geçtikten sonra, 27/10/2014 gününde yapılan tespit nedeniyle tekerrür hükümleri uygulanarak 2559 sayılı Kanunun 6. maddesinin (d) bendi uyarınca para cezası verilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verildiği görülmektedir.

Ancak, yukarıda yer verildiği üzere, mevzuatta "aynı fiillerin bir yıl içinde tekrarı" ifadesi dışında; tekerrürü sonlandırarak yeniden başlatan bir düzenlemeye yer verilmediği gibi "ilk tespit tarihinden itibaren bir yıl içinde" ifadesine yer verilmeyerek açıkça aynı fiillerin bir yıl içinde tekrarı halinde, en son uygulanan para cezasının bir kat artırılarak uygulanacağı düzenlenmiştir.

Bu itibarla, davanın reddi gerekmekte iken; dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

 

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1.   2577 sayılı Kanun'un 51. maddesi uyarınca Danıştay Başsavcılığı tarafından yapılan KANUN YARARINA TEMYİZ İSTEMİNİN KABULÜNE,

2.   Yukarıda özetlenen gerekçeyle, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İzmir 2. idare Mahkemesinin 05/11/2015 günlü, E:2015/90, K:2015/1413 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca, hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA,

3.   Kararın birer örneğinin Danıştay Başsavcılığıma, Konak Belediye Başkanlığıma ve davacıya gönderilmesine ve kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasına, 27/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

----------o----------

 


Danıştay İkinci Daire Başkanlığından:

 

Esas No:2021/18878

Karar No: 2022/5000

 

KANUN YARARINA TEMYİZ EDEN : Danıştay Başsavcılığı

DAVACI: Mahmut Emin Özdemir

VEKİLİ: Av. Sarper Alptekin

[16378-73598-27501] - UETS

DAVALI: İçişleri Bakanlığı

VEKİLİ: Av. Feyze Funda Sarısamur

Konya il Jandarma Komutanlığı, Muhakemat İşleri Kısmı

Ek Bina Horozluhan Mah. Çakırlı Cad. Selçuklu / KONYA

İSTEMİN ÖZETİ : Konya Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesince

verilen 17/12/2020 günlü, E:2020/945, K:2020/1943 sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ;

Dava konusu istem: Konya İl Jandarma Komutanlığı emrinde sözleşmeli uzman erbaş olarak görev yapan davacı tarafından, 7068 sayılı Kanun'un 8/6-d maddesi uyarınca "hizmetle ilgili her türlü dosya, kayıt, resmi evrak veya belgeyi ya da örneklerini yetkisiz kişilere vermek, verilmesini emretmek, verilmesine göz yummak" fiilini işlediğinden bahisle meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına dair Konya İl Jandarma Disiplin Kurulunun 17/04/2017 günlü, 2018/4 sayılı kararının uygun bulunmasına ilişkin Jandarma Genel Komutanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun 19/12/2018 günlü, 2018/42 sayılı kararının ve 26/12/2019 günlü İçişleri Bakanı Olur İşleminin iptali istemiyle dava açılmıştır.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Konya 2. İdare Mahkemesince verilen 07/11/2019 günlü, E:2019/327, K:2019/1354 sayılı kararla; dava dosyasında yer alan bilgi ve belgeler, soruşturma raporuna ekli ifadeler ile ilgili mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinde; hizmetle ilgili her türlü dosya, kayıt, resmi evrak veya belgeyi ya da örneklerini yetkisiz kişilere vermek, verilmesini emretmek, verilmesine göz yummak fiilini işlediği sübuta erdiğinden davacı hakkında tesis edilen dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti : Konya Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesinin 17/12/2020 günlü, E:2020/945, K:2020/1943 sayılı kararıyla; Anayasa'nın 129. maddesinde, memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemeyeceğinin; 7068 sayılı Kanun'un 31. maddesinde, disiplin amirleri veya disiplin kurulları tarafından savunma alınmadan disiplin cezası verilemeyeceğinin, savunma için verilen sürenin yedi günden az olamayacağının, hakkında meslekten çıkarma cezası veya Devlet memurluğundan çıkarma cezası istenen personelin soruşturma evrakını incelemeye, tanık dinletmeye, disiplin kurulunda sözlü veya yazılı olarak kendisi veya vekili vasıtasıyla savunma yapma hakkına sahip olduğunun hükme bağlandığı; aynı Kanun'un 8/6-(d) maddesinde, "Hizmetle ilgili her türlü dosya, kayıt, resmi evrak veya belgeyi ya da örneklerini yetkisiz kişilere vermek, verilmesini emretmek, verilmesine göz yummak." fiilinin Devlet memurluğundan çıkarmayı gerektirecek haller arasında sayıldığı; memuriyetten çıkarma cezası dışındaki cezalar bakımından memura, sadece 7 günden az olmamak üzere savunma hakkı tanınmışken, memuriyetten çıkarma cezasının sözkonusu olduğu hallerde, soruşturma ile ilgili evrakın incelenmesinden veya vekili vasıtasıyla sözlü savunma yapılmasına kadar geniş bir savunma hakkı tanındığı; ilgili hükümlerin değerlendirilmesinde Devlet memurunun veya diğer kamu görevlilerinin görevine son verilmesi sonucunu doğuran disiplin cezalarının verilebilmesi için, söz konusu disiplin cezalarını vermeye yetkili merciiler tarafından, ilgili kamu görevlisinin hakkındaki iddiaları, bu iddiaların dayandığı delilleri, üzerine atılı fillerin hukuki nitelendirmesini ve önerilen disiplin cezasını öğrenmesi sağlanarak, savunma yapmasına İmkan tanınmasının hukuken zorunlu olduğunun anlaşıldığı; dosyanın incelenmesinde, davacının 7068 sayılı Kanun'un 31. maddesinin son fıkrasında belirtilen hakları kullanmasına imkan tanınmadığı, bu haliyle davacıya son savunma hakkı usulüne uygun kullandırılmadan disiplin cezası verildiği görülmekte olup, bu itibarla tesis edilen işlemde bu yönüyle hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varıldığı; öte yandan, davacının son savunmasının usulüne uygun olarak alınmamış olmasının davacının eylemlerinin yeniden değerlendirilerek yeni bir disiplin cezasına konu edilmesine engel teşkil etmeyeceği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüne, Konya 2. İdare Mahkemesinin 07/11/2019 günlü, E:2019/327, K:2019/1354 sayılı kararının kaldırılmasına, dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

Davalı idare tarafından temyiz kanun yoluna başvurulması üzerine; Konya Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesince verilen 09/03/2021 günlü, E:2020/945, K:2020/1943, Temyiz No:2021/59 sayılı kararla temyiz isteminin süreaşımı nedeniyle reddine hükmedilmiş; anılan kararın davalı İdare tarafından temyiz edilmesi üzerine ise Danıştay İkinci Dairesinin 17/06/2021 günlü, E:2021/16832, K:2021/2176 sayılı kararıyla, temyiz isteminin süreaşımı nedeniyle reddine ilişkin karar onanmıştır.

DANIŞTAY SAVCISI: Abdulkadir ATALIK

DÜŞÜNCESİ: Konya İl Jandarma Komutanlığında sözleşmeli uzman erbaş olarak görev yapan davacının, 7068 sayılı Kanunun 8/6-d maddesi uyarınca "hizmetle ilgili her türlü dosya, kayıt, resmi evrak veya belgeyi ya da örneklerini yetkisiz kişilere vermek, verilmesini emretmek, verilmesine göz yummak" fiilini işlediğinden bahisle "meslekten çıkarma cezası" ile cezalandırılmasına dair Konya İl Jandarma Disiplin Kurulunun 17/04/2018 tarih ve 2018/4 sayılı kararının, bu kararın uygun görülmesine ilişkin Jandarma Genel Komutanlığı Yüksek Disiplin Kurulu'nun 19/12/2018 tarih ve 2018/66 sayılı kararının ve bu kararın İçişleri Bakanı tarafından onanmasına dair 26/02/2019 tarihli işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddi yönünde Konya 2.

İdare Mahkemesince verilen 07/11/2019 tarih ve E;2019/327, K:2019/1354 sayılı karara karşı yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile dava konusu işlemlerin iptali yönünde Konya Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesince verilen 17/12/2020 tarih ve E:2020/945, K:2020/1943 sayılı kararın; temyiz isteminin sûre aşımı nedeniyle reddi sonrasında, davalı vekili tarafından hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kanun yararına temyiz edilmesi istemiyle Danıştay Başsavcılığını bilgilendiren 27/08/2021 kayıt tarihli başvuru üzerine konu incelendi:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 6545 sayılı Yasanın 24'üncü maddesi ile değişik 51‘inci maddesinde; İdare ve vergi mahkemeleri ile bölge idare mahkemelerinin kesin olarak verdiği kararlar ile istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenlerin, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden Başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabileceği; temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde kararın, kanun yararına bozulacağı; bu bozma kararının, daha önce kesinleşmiş olan merci kararının hukuki sonuçlarını kaldırmayacağı hükme bağlanmıştır.

Konya 2. İdare Mahkemesince verilen 07/11/2019 tarih ve E:2019/327, K:2019/1354 sayılı kararla; davacının "hizmetle ilgili her türlü dosya, kayıt, resmi evrak veya belgeyi ya da örneklerini yetkisiz kişilere vermek, verilmesini emretmek, verilmesine göz yummak" fiilini işlediğinin sübuta erdiği gerekçesiyle, ilgiliye 7068 Sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanunun 8'inci maddesinin 6/d fıkrası uyarınca verilen meslekten çıkarma cezasında hukuka aykırılık olmadığına ve davanın "reddine" karar verilmiştir.

Konya Bölge İdare Mahkemesi 1, İdari Dava Dairesinin istinaf incelemesi sonucunda verdiği 17/12/2020 tarih ve E:2020/945, K:2020/1943 sayılı kararla da, Yüksek Disiplin Kurulunca hakkında Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılması teklif edilen davacıya 7068 sayılı Kanunun 31'inci maddesinin son fıkrasında belirtilen haklarının kullanılmasına imkan verilerek son savunma hakkı tanınması gerektiği, Devlet memurluğundan çıkarma cezasını vermeye yetkili makam tarafından, davacının savunma yapmasına imkan tanınması hukuken zorunlu bulunduğu, bu haliyle davacıya son savunma hakkı usulüne uygun kullandırılmadan disiplin cezası verildiği gerekçesiyle "istinaf başvurusunun kabulüne, Konya 2. İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dava konusu işlemin iptaline" karar verilmiştir.

Konya Bölge idare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesinin istinaf incelemesi sonucunda verdiği iptal kararının davalı idare tarafından temyiz edilmesi üzerine; aynı istinaf merciince verilen 09/03/2021 tarih ve E:2020/945, K:2020/1943, Temyiz No:2021/59 sayılı karar ile "temyiz isteminin süre aşımı nedeniyle reddine" karar verilmiş ve bu karar Danıştay İkinci Dairesinin 2577 sayılı Yasa'nın 48'inci maddesinin 7'inci fıkrası uyarınca verdiği 17/06/2021 tarih ve E:2021 /16832, K.2021/2176 sayılı karar ile onanmıştır. Böylece Konya Bölge idare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesinin istinaf incelemesi sonucunda verdiği iptal kararının temyiz edilemeden kesinleşmiş olması nedeniyle kanun yararına temyiz edilebileceği anlaşıldığından işin esasına geçildi.

7068 Sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun'un 8'inci maddesinin 6-d fıkrası uyarınca "Hizmetle ilgili her türlü dosya, kayıt, resmi evrak veya belgeyi ya da örneklerini yetkisiz kişilere vermek, verilmesini emretmek, verilmesine göz yummak," fiilinin karşılığının meslekten çıkarma cezası olduğu; anılan Yasa'nın 20'nci maddesinin 1-a/2 fıkrası uyarınca bu cezayı vermeye il jandarma disiplin kurullarının yetkili olduğu ve 21 'inci maddesinin 1/a fıkrası gereğince il jandarma disiplin kurullarınca verilen meslekten çıkarma cezalarının valinin önerisi, Jandarma Genel Komutanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun uygun görüşü ve içişleri Bakanın onayıyla kesinleştiği; yine aynı Yasa'nın 31'inci maddesinde yetkili disiplin kurulu başkanlığınca ilgililere ceza verilmeden önce savunmalarının alınması gerektiği kurala bağlanmıştır.

Buna göre, meslekten çıkarma cezası vermeye yetkili olan İl Jandarma Disiplin Kurulunca ilgililerin savunmasının alınması yeterlidir. Devlet memurluğundan çıkarma cezası söz konusu ise savunmanın Yüksek Disiplin Kurulunca alınacağı açıktır.

Dava dosyasının incelenmesinden, Konya İl Jandarma Komutanlığında sözleşmeli uzman erbaş olarak görev yapan davacı hakkında "Hizmetle ilgili her türlü dosya, kayıt, resmi evrak veya belgeyi ya da örneklerini yetkisiz kişilere vermek, verilmesini emretmek, verilmesine göz yummak." fiilini işlediği gerekçesiyle adli ve idari soruşturma yapıldığı; Konya il Jandarma Disiplin Kurulunca davacının 12/03/2018 tarihinde yazılı, 17/04/2018 tarihinde sözlü savunmasının alındığı ve fiilinin sabit görülmesi üzerine 17/04/2018 tarih ve 2018/4 sayılı kararla ilgiliye "meslekten çıkarma cezası" verildiği; bu kararın 30/04/2018 tarihinde İl Valisinin önerisi ile Jandarma Genel Komutanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun görüşüne ve Kurulun 19/12/2018 tarih ve 2018/66 sayılı kararıyla uygun görülmesi üzerine de Bakan onayına sunulduğu; Konya il Jandarma Disiplin Kurulunca davacıya verilen meslekten çıkarma cezasının 26/02/2019 tarihli işlemle İçişleri Bakanı tarafından onaylanarak kesinleştiği anlaşılmıştır.

Bu durumda, Konya İl Jandarma Komutanlığında sözleşmeli uzman erbaş olarak görev yapan davacıya verilen dava konusu meslekten çıkarma cezasının bu cezayı vermeye yetkili Konya il Jandarma Disiplin Kurulunca ve usule uygun olarak ilgilinin yazılı ve sözlü savunması alındıktan sonra verildiği; bu ceza kararının 7068 sayılı Yasa'ya uygun olarak il Valisinin önerisi ile Jandarma Genel Komutanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun uygun görüşü sonrasında İçişleri Bakanı tarafından onaylanarak kesinleştiği görülmekte olup, dava dosyasının içeriğinde Konya Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesinin temyize konu 17/12/2020 tarih ve E:2020/945, K.2020/1943 sayılı kararında belirtildiği gibi Yüksek Disiplin Kurulunca davacı hakkında yapılmış her hangi bir Devlet memurluğundan çıkarma cezası teklifi bulunmamaktadır. Dolayısıyla yetkili il Jandarma Disiplin Kurulu tarafından 7068 sayılı Kanunun 31'inci maddesine uygun olarak yazılı ve sözlü savunması alındıktan sonra "meslekten çıkarma cezası" ile cezalandırılan davacıya, Devlet memurluğundan çıkarma cezası" vermeye yetkili makam olan Yüksek Disiplin Kurulu tarafından son savunma hakkı kullandırılmadan disiplin cezası verildiği gerekçesine dayalı Konya Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi kararında hukukî isabet görülmemiştir.

Nitekim benzer bir uyuşmazlık nedeniyle Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunca verilen 11/09/2019 tarih ve E:2018/1687; K:2019/3668 sayılı karar da aynı gerekçeye dayalı

bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, Konya Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesince verilen ve yasal süresi içerisinde temyiz edilmediği için kesinleşen 17/12/2020 tarih ve E:2020/945, K:2020/1943 sayılı kararın, 2577 sayılı Yasanın 51'nci maddesi uyarınca yürürlükteki hukuka aykırı sonuç ifade ettiği anlaşıldığından, kanun yararına bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : Fatma Yaldız

DÜŞÜNCESİ ; Kanun yararına temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

 

Karar veren Danıştay ikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY:

Konya İl Jandarma Komutanlığı emrinde Jandarma Uzman Onbaşı rütbesinde görev yapan davacı hakkında, sosyal paylaşım sitesi olan Facebook sayfasında yer alan "EMUZDER - Emekli Uzmanlar - 3269 Uzman Erbaş Kanunu Kaderine Terk Edilemez-" başlıklı grupta Konya il Jandarma Komutanlığına ait 12/01/2018 günlü, "Uzman Erbaşların Görevlendirme Esasları" konulu ve Hizmete Özel gizlilik dereceli evrakın 15/01/2018 tarihinde yayınlanması olayı üzerine soruşturma başlatılmıştır.

Düzenlenen soruşturma raporuna istinaden Konya Valiliği İl Jandarma Disiplin Kurulunca verilen 17/04/2018 günlü, Esas No:2O18/4, Karar No:2018/4 sayılı karar ile; davacının, Konya il Jandarma Komutanlığınca yayımlanan Hizmete Özel gizlilik dereceli emrin fotoğrafını elektronik ortamda yetkisiz kişilerle paylaştığı, bu suretle kendisine isnat edilen "Hizmetle ilgili her türlü dosya, kayıt, resmi evrak veya belgeyi ya da örneklerini yetkisiz kişilere vermek, verilmesini emretmek, verilmesine göz yummak" fiilini işlediğinin sübuta erdiğinden bahisle meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir.

Anılan kararın Yüksek Disiplin Kuruluna şevki üzerine, Jandarma Genel Komutanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun 19/12/2018 günlü, Dosya No: 2018/42, Karar No:2018/66 sayılı kararıyla davacının meslekten çıkarılmasına ilişkin İl Jandarma Disiplin Kurulu kararının uygun bulunduğuna karar verilmiş; 26/02/2019 tarihli İçişleri Bakanı "Olur" işlemi tesis edilmiş, işlem kesinleşmiştir.

Davacı anılan işlemlerin iptali istemiyle İncelenmekte olan davayı açmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:

7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 'Disiplin cezası verilecek fiiller" başlıklı 8. maddesinin 6. fıkrasının (d) bendinde "Hizmetle ilgili her türlü dosya, kayıt, resmi evrak veya belgeyi ya da örneklerini yetkisiz kişilere vermek, verilmesini emretmek, verilmesine göz yummak." meslekten çıkarma cezasını gerektiren fiiller arasında sayılmıştır.

Aynı Kanun'un, -davacının meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına dair Konya İl Jandarma Disiplin Kurulunun 17/04/2017 günlü, 2018/4 sayılı kararının verildiği tarihte yürürlükte olan haliyle- "Jandarma teşkilatı disiplin kurullarının görev ve yetkileri" başlıklı 20. maddesinde "(1) Jandarma teşkilatı disiplin kurullarının disiplin cezası verebilecekleri personel ve uygulamaya yetkili oldukları cezalar aşağıda gösterilmiştir, a) İl jandarma disiplin kurulu il jandarma, ilçe jandarma ve geçici bölge komutanlıklarındaki; 1) Yüzbaşı ve altı rütbelerdeki subay, astsubay, uzman jandarma ve diğer sınıflardaki memurlara meslekten çıkarma ve Devlet memurluğundan çıkarma cezası dışında kalan diğer disiplin cezalarını, 2) Uzman erbaş, sözleşmeli erbaş ve sözleşmeli erlere tüm disiplin cezalarını,.... verebilir." hükmü yer almaktadır. Kanun'un "Jandarma teşkilatı disiplin kurullarınca verilen kararların kesinleşmesi" başlıklı 21. maddesinde "(1) Jandarma teşkilatı disiplin kurullarınca verilen kararlardan; a) İl jandarma disiplin kurulunun meslekten çıkarma cezası dışındaki kararları valinin onayıyla; meslekten çıkarma cezası kararları valinin önerisi, Jandarma Genel Komutanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun uygun görüşü ve Bakanın onayıyla, .... kesinleşir." hükmü; "Savunma hakkı" başlıklı 31. maddesinde "(1) Disiplin amirleri veya disiplin kurulları tarafından savunma alınmadan disiplin cezası verilemez. (2) Disiplin amirince veya yetkili disiplin kurulu başkanı ya da görevlendireceği kurul üyelerinden biri tarafından ilgiliden savunma istenir. Savunma için verilen süre yedi günden az olamaz. Süresi içinde savunmasını yapmayan personel, savunma hakkından vazgeçmiş sayılır. (3) Hakkında disiplin soruşturması yapılan personel, ikinci fıkra gereğince kendisinden savunma istenmesinden itibaren soruşturma evrakını inceleme hakkına sahiptir. (4) Hakkında meslekten çıkarma cezası veya Devlet memurluğundan çıkarma cezası istenen personel, soruşturma evrakını incelemeye, tanık dinletmeye, disiplin kurulunda sözlü veya yazılı olarak kendisi veya vekili vasıtasıyla savunma yapma hakkına sahiptir." hükmü bulunmaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Dosyanın incelenmesinde; davacıya isnat edilen fiil nedeniyle 18/01/2018 tarihinde disiplin soruşturması başlatıldığı, davacının 12/03/2018 tarihinde yazılı savunmasının alındığı, 17/04/2018 tarihinde yapılan İl Jandarma Disiplin Kurulu toplantısı esnasında sözlü savunması alınarak meslekten çıkarılmasına karar verildiği, anılan kararın 30/04/2018 tarihinde İl Valisinin önerisi ile Yüksek Disiplin Kuruluna şevki üzerine, Jandarma Genel Komutanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun 19/12/2018 günlü kararıyla davacının meslekten çıkarılmasına ilişkin il Jandarma Disiplin Kurulu kararının uygun bulunduğuna karar verildiği ve 26/02/2019 tarihli İçişleri Bakanı "Olur" işlemi tesis edilerek işlemin kesinleştiği anlaşılmıştır.

7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun'un "Savunma hakkı" başlıklı 31. maddesinde yer alan disiplin kurulları tarafından savunma alınmadan disiplin cezası verilemeyeceği ve hakkında meslekten çıkarma cezası istenen personelin, soruşturma evrakını incelemeye, tanık dinletmeye, disiplin kurulunda sözlü veya yazılı olarak kendisi veya vekili vasıtasıyla savunma yapma hakkına sahip olduğu hükümleri ile dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesinde; Konya İl Jandarma Komutanlığında sözleşmeli uzman erbaş olarak görev yapan davacıya, dava konusu meslekten çıkarma cezasını vermeye yetkili kurulun Konya İl Jandarma Disiplin Kurulu olduğu, anılan Kurulca usule uygun olarak ilgilinin yazılı ve sözlü savunması alındıktan sonra karar verildiği, davacının savunma hakkının ihlali yönünde hukuka aykırı bir durumun söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, davacının 7068 sayılı Kanun'a uygun olarak yetkili ll Jandarma Disiplin Kurulu tarafından yazılı ve sözlü savunması alındıktan sonra "meslekten çıkarma cezası" ile cezalandırılmasında hukuka aykırılık bulunmadığından; "davacının 7068 sayılı Kanun'un 31. maddesinin son fıkrasında belirtilen hakları kullanmasına imkan tanınmadığı, bu haliyle davacıya son savunma hakkı usulüne uygun kullandırılmadan disiplin cezası verildiği" gerekçesiyle davanın reddi yolunda Konya 2. İdare Mahkemesince verilen 07/11/2019 günlü, E:2019/327, K:2019/1354 sayılı kararın kaldırılarak, dava konusu işlemin iptali yönünde verilen Konya Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesinin 17/12/2020 günlü, E:2020/945, K:2020/1943 sayılı kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU;

Açıklanan nedenlerle;

1-   Danıştay Başsavcılığının KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNİN KABULÜNE,

2-   Konya Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesinin 17/12/2020 günlü, E:2020/945, K:2020/1943 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına ve hükmün sonuçlarına etkili olmamak koşulu ile bozulmasına,

3-   Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığı ile Danıştay Başsavcılığına gönderilmesine,

4-   Kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasına, 11/10/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

----------o----------

× Popup Görseli

E-Bültenimizi İnceleyin