Danıştay
10. Daire
E: 2022/5573
K: 2025/2131
T: 21.4.2025
HER HUKUKA AYKIRI İŞLEMİNİN VEYA EYLEMİNİN MANEVİ TAZMİNAT ÖDENMESİ SONUCUNU DOĞURMAYACAĞI,
ARABULUCULAR SİCİLİNE GEÇ KAYDOLMANIN MANEVİ TAZMİNAT ÖDENMESİNİ GEREKTİRMEYECEĞİ HAKKINDA
2577/md.2,51
İSTEMİN ÖZETİ: Ankara 23. İdare Mahkemesinin 25/04/2022 tarih ve E:2022/45, K:2022/836 sayılı kararının kabule ilişkin kısmının; 2577 sayılı Kanun'un 51. maddesi uyarınca kanun yararına temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: 2019 Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Yazılı Sınavına katılan ve Ankara 9. idare Mahkemesinin sınavdaki 3 sorunun iptaline ilişkin 23/09/2021 tarih ve E:2020/1057 ve K:2021/1565 sayılı kararı gereğince yapılan yeniden değerlendirme neticesinde sınavda başarılı sayılarak arabulucular siciline kaydedilen davacı tarafından, soru iptali öncesinde yapılan ilk değerlendirme neticesinde sınavda başarısız sayılması nedeniyle meydana geldiği ileri sürülen zarara karşılık şimdilik 100,00 TL maddi ve 3.000,00 TL manevi tazminatın 09/12/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
Kanun yararına temyiz edilen kararın özeti: Ankara 23. İdare Mahkemesinin tek hakimle vermiş olduğu 25/04/2022 tarih ve E:2022/45, K:2022/836 sayılı karar ile bakılan uyuşmazlıkta, Ankara 9. İdare Mahkemesinin sınavdaki 3 sorunun iptaline ilişkin kararı öncesinde yapılan ilk değerlendirme neticesinde davacının sınavdan başarılı sayılmasına ve arabulucular siciline kaydedilmesine karar verilmiş olsaydı bile arabuluculuk görevini başarılı bir şekilde ifa edip arabuluculuk ücretine hak kazanacağı hususunun varsayıma dayalı olduğu, başka bir deyişle tazmini istenen maddi zararın hukuka aykırı olarak tesis edilen davalı idare işlemi neticesinde oluşan gerçek ve doğrudan bir zarar olmadığı, varsayıma dayalı bir zarar olduğu sonucuna varıldığından, davacının maddi tazminat isteminin kabulüne hukuken olanak bulunmadığı; 2019 Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Yazılı Sınavında yer alan 3 sorunun hatalı hazırlanması nedeniyle davacının yapılan ilk değerlendirme neticesinde sınavdan başarısız sayıldığı, bahse konu 3 sorunun hukuka aykırı bulunarak yargı kararıyla iptal edilmesi üzerine ise sınavda başarılı olduğu, dolayısıyla davalı idarelerin hizmet kusuru nedeniyle davacının daha geç bir tarihte arabuluculuk siciline kaydının yapılabildiği, bu süreçte elem ve üzüntü yaşadığı sonucuna varıldığından, takdiren 3.000,00 TL tutarındaki manevi tazminatın davalı idareler tarafından davacıya ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davacının maddi tazminat istemi bakımından davanın reddine, manevi tazminat istemi bakımından davanın kabulü ile 3.000,00 TL manevi tazminatın davanın açıldığı 06/01/2022 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idareler tarafından davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ'NİN DÜŞÜNCESİ: Kanun yararına temyiz isteminin kabulüne karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY BAŞSAVCISI'NIN DÜŞÜNCESİ : 2019 Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Yazılı Sınavına katılan ve Ankara 9. İdare Mahkemesinin sınavdaki 3 sorunun iptaline ilişkin 23/09/2021 tarihli, E:2020/1057, K:2021/1565 sayılı kararı gereğince yapılan yeniden değerlendirme sonucunda sınavda başarılı sayılarak arabuluculuk siciline kaydı yapılan davacı tarafından, soru iptali öncesinde yapılan ilk değerlendirmede sınavdan başarısız sayılması nedeniyle meydana geldiğini ileri sürdüğü zararına karşılık şimdilik 100,00 TL maddi, 3.000,00 TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle Adalet Bakanlığı ile Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Rektörlüğüne karşı açılan davada; maddi tazminat isteminin reddi, manevi tazminat isteminin ise kabulü ile 3.000,00 TL manevi tazminatın davanın açıldığı 06.01.2022 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarelerden alınarak davacıya ödenmesi yolunda kesin olarak verilen Ankara 23. İdare Mahkemesinin 25/04/2022 günlü, E:2022/45, K:2022/836 sayılı kararının manevi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmının kanun yararına İncelenerek bozulması istemiyle Başsavcılığımızı bilgilendiren davalı Adalet Bakanlığı dilekçesi üzerine konu incelendi:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51'inci maddesinde, niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden" kararların kanun yararına temyiz olunabileceği belirtilmiştir.
İdare Mahkemesince, 2019 Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Yazılı Sınavında yer alan 3 sorunun hatalı olduğu, bu hususun Ankara 9. İdare Mahkemesinin 23/09/2021 tarihli, E:2020/1057, K:2021/1565 sayılı kararı ile ortaya konulduğu anlaşıldığından, sınavdaki 3 sorunun hatalı hazırlanması hususunda davalı idarelerin hizmet kusurunun bulunduğu yolunda tespit yapılarak, bahse konu 3 sorunun hukuka aykırı bulunarak yargı kararıyla iptal edilmesi üzerine davacının sınavda başarılı olduğu, dolayısıyla davalı idarelerin hizmet kusuru nedeniyle davacının daha geç bir tarihte arabuluculuk siciline kaydının yapılabildiği, bu süreçte elem ve üzüntü yaşadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle takdiren 3.000,00 TL tutarındaki manevi tazminatın davalı idareler tarafından davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Uyuşmazlığın çözümü, idarenin her hukuki yanlışlığının ve hukuka aykırı işleminin hizmet kusuru olarak nitelendirilerek manevi tazminat sorumluluğunu gerektirip gerektirmeyeceğinin belirlenmesine bağlıdır.
Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrasında; idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmıştır.
İdari işlemleri sakatlayan ağır ve önemli nitelikteki hukuki yanlışlıklar ve aykırılıklar hizmet kusuru olarak nitelendirilir. Hukuk düzenine saygılı olmak diğer Devlet organları gibi idare organı için de bir zorunluluktur. Yürürlükteki yasalara ve hukuk kurallarına uygun davranmayan bir idarenin ya kuruluşunda ya da işleyişinde bir düzensizlik aramak gerekir. Böyle bir düzensizlik idare hukuku yönünden hizmet kusurunu oluşturur.
idari işlemlerin iptalini gerektiren nedenlerle hizmet kusurunu doğuran nedenler arasında bir bağlılık ve özdeşlik yoktur. Bir idari işlemin herhangi bir yönden yasalara ve hukuk kurallarına aykırı görülerek iptal edilmiş olması, hizmet kusurunun varlığını kabule yetmez. Her idarenin işleyebileceği türden, olağan nitelikteki yanlışlık ve aykırılıklar, hizmet kusuruna yol açmaz, Hizmet kusuru vardır diyebilmek için, saptanan yanlışlık ve aykırılığın, hizmetin iyi kurulmadığını, düzenli işlemediğini gösterecek derecede ağır ve belirgin olması gerekir.
Kural tasarrufların yorumu ve uygulaması, hizmet gereklerinin takdiri ve ilgili kişilerin durumlarının değerlendirilmesi sırasında idarelerin yapabilecekleri hatalara "içtihadî hata" denilir. Bu kavram ve hizmet kusuru İlişkisi Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulu'nun 26/12/1947 tarihli, E:1947/83, K:1947/164 sayılı kararında değerlendirilmiştir. Buna göre, "İdarenin sorumluluğu için hizmet kusurunun mevcudiyeti esastır. İçtihadî tasarruflar ferdin zararına mucip olur ve bu tasarrufların tesisinde hizmet kusuru tespit edilirse bu takdirde dahi idarenin sorumlu tutulması tabiîdir. Ancak, hizmet kusuru hizmetin mahiyetine, tasarrufun tesisindeki şartlara ve ferdin hizmet muvacehesindeki durumuna göre takdir edilmesi gereken bir sorumluluk oluştuğu cihetle, içtihadî tasarruflarda idarenin sorumlu olduğu veya olmadığı yolunda mutlaka bir kaide konulması caiz olmayıp, bu hususun her hadisede ayrı ayrı araştırılması icap eder." şeklinde nitelemesi yapılmış olup, özellikleri sayılan içtihadi yanlışlıkların kamu hizmetindeki oluşa göre hizmet kusuru teşkil edeceği sonucuna ulaşılmaktadır.
Tazmini gereken bir zarardan söz edebilmek için, zararın;
1 gerçekleşmiş ya da gerçekleşmesi kesin olması,
2)Özel nitelik taşıması,
3)Para ile takdir edilebilecek türden olması,
4)Tazminatı isteyen kişi ile meşru bir ilişkisinin olması gerekmektedir.
Manevi tazminat, gerçekte bir tazmin aracı değil, doyurma (tatmin) aracıdır. Manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen, duyduğu acı (elem ve ıstırap), üzüntü ve sarsıntı nedeniyle yaşama zevki, kazanma gücü azalan kişiye, başka türlü giderim yolu bulunmaması, yetersiz kalması nedeniyle manevi tazminat adı ile bir miktar para verilerek, onun bu yoldan doyurulması (tatmin edilmesi) sağlanır. Uğranılan manevi zararın yani duyulan acı ve elemin karşılanması için öngörülen bir yaptırım türü olarak ortaya çıkar. Manevi zarara yol açan olaylar ölüm, bedensel zararlar ile kişilik haklarına saldın olmak üzere üç ana başlık altında ele alındığında, tazmini gereken manevi zararın, tazmin edilebilecek zararın koşullarından birini oluşturan "özel nitelik taşıma" durumu, duyulan acı ve elemin karşılanması yönü itibariyle manevi zarar yönünden daha ön plana çıkarmaktadır.
Uyuşmazlıkta, 2019 Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Yazılı Sınavında yer alan 3 sorunun hatalı olduğu, davacı dışındaki üçüncü kişinin açtığı davada dosya üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi üzerine düzenlenen rapor İle saptanması üzerine Ankara 9. idare Mahkemesinin 22/09/2021 tarihli, E:2020/989, K:2021/1559 sayılı kararı İle iptal edildiği, aynı sınava karşı açılan başka davalarda da söz konusu bilirkişi raporu esas alınarak kararlar verildiği, sınavdaki 3 sorunun hatalı hazırlanmasında idarenin hizmet kusurunun bulunduğu ve bu hususun kanun yararına bozulması istenilen idare mahkemesince benimsendiği ve kararında; hukuka aykırı bulunarak yargı kararıyla 3 sorunun iptal edilmesi özerine davacının sınavda başarılı olduğu ve daha geç bir tarihte arabuluculuk siciline kaydının yapılabildiği, bu süreçte davacının elem ve üzüntü yaşadığı sonucuna varıldığı gerekçesine dayanılarak manevi tazminata hükmedildiği anlaşılmaktadır.
Davacının yargı kararıyla 3 sınav sorunun iptal edilmesi üzerine sınavda başarılı olması ve arabuluculuk siciline kaydının yapılmasına olanak sağlayan işlemlerin oluşmasını sağlayan durum; üçüncü kişinin bu sınava ait soruların iptali istemiyle açtığı davada, hatalı/yanhş soruların yapılan bilimsel değerlendirmeler sonucu düzenlenen bilirkişi raporundaki tespitler esas alınarak verilen iptali kararının davalı idarece uygulanıp, sınav sonuçların yeniden değerlendirilmesiyle birlikte ortaya çıkmıştır.
Hatalı/yanhş soruların bilimsel değerlendirmeler sonucunda tespit edilip, genel nitelikteki sınav sorusu ve sonuçlarının hukuka aykırı bulunarak yargı kararıyla iptal edilmesi üzerine, iptal kararının hukuk düzeninde objektif ve genel nitelikte yarattığı etkilerden davacının da yararlanmak suretiyle başarılı sayılması ve arabuluculuk siciline kaydının yapılması; tazmini gereken manevi zararın koşullarından birini oluşturan zararın davacı yönünden "özel nitelik taşıması" şartını sağlamamaktadır.
Kural işlemin uygulanması kapsamında davacının sınavda başarısız sayılması yolundaki işlemin iptal kararının objektif niteliği gereği sınav sonuçlarının yeniden değerlendirilmesi sonucunda başarı sayılması yolunda tesis edilen yeni bir işlemle ortadan kaldırıldığı süreç ve oluşa göre; başarısız sayılma işleminin idarece davacının manevi değerlerini içeren kişilik haklarını doğrudan ihlal etmek amacıyla tesis edilen bir işlem olmadığı gibi önce başarısız sonra başarılı sayılmaya dair işlemlerin davalı idarenin doğrudan davacıya yönelen, özel olarak kişide acı ve elem doğurabilecek, üzüntü yaşatabilecek işlemler (ölüm, bedensel zararlar ile kişilik haklarına saldırı gibi) kapsamında değerlendirilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.
Davalı idarenin "içtihadı hata" olarak nitelendirilebilecek, hatanın/yanlışlığın bilimsel bir inceleme sonucunda ortaya çıkan hizmet kusurunun; sınav hizmetinin Özelliği, kapsamı, objektif ve genel yönü ile davacının kamu hizmetine katılmak amacıyla bu sınav ve sonuçlarından yararlanmak isteyen kişi olması, davacıya doğrudan yönelen sübjektif bir yön taşımaması karşısında; idare mahkemesince, idarenin tespit edilen hizmet kusuru nedeniyle davacının daha geç bir tarihte arabuluculuk siciline kaydının yapılabildiği, bu süreçte elem ve üzüntü yaşadığı gerekçesiyle manevi tazminatın kabulü yönünde verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, Ankara 23. İdare Mahkemesinin 25/04/2022 günlü, E:2022/45, K:2022/836 sayılı kararının manevi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmının 2577 sayılı yasanın 51'inci maddesi uyarınca yürürlükteki hukuka aykırı sonucu ifade ettiğinden, kanun yararına bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE
MADDİ OLAY:
Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığınca 5000 kişilik arabulucu ihtiyaç sayısı belirlenerek 24/11/2019 tarihinde arabuluculuk sınavı gerçekleştirilmiştir.
09/12/2019 tarihinde açıklanan sınav sonuçları uyarınca 91 doğru yaparak 91 puan alan 5000. adayla aynı puanı alan adaylar da dahil olmak üzere 6.272 kişi sınavda başarılı sayılmış, davacı yapılan bu ilk değerlendirme neticesinde başarısız sayılmış, sınavda sorulan bazı soruların iptali istemiyle açılan davalar neticesinde, Ankara 9. İdare Mahkemesinin muhtelif kararlarıyla 3 sorunun iptaline karar verilmesi üzerine, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesince Yönetmelik'in 46. maddesi uyarınca iptal edilen sorulara tekabül eden puanlar eşit şekilde diğer sorulara dağıtılarak yeniden değerlendirme yapılmış ve yeni bir başarı listesi oluşturulmuş, bu doğrultuda oluşturulan başarı listesinde iptal edilen sorular dışında kalan 97 soru üzerinden 90 doğru yaparak 92,78 puan alan 5000. adayla aynı puanı alan adaylar da dahil olmak üzere 6.318 kişi başardı sayılmış, yeniden değerlendirme sonucunda davacı da sınavda başarılı olmuş, bunun üzerine davacı tarafından bakılan dava açılmıştır.
Ankara 23. idare Mahkemesince maddi tazminat istemi bakımından dava reddedilmiş; manevi tazminat istemi bakımından davanın kabulü ile 3.000,00 TL manevi tazminatın ödenmesine kesin olarak karar verilmiştir.
Davalı idarelerden Adalet Bakanlığı vekili tarafından, uyuşmazlık konusu olay nedeniyle davacının şeref ve haysiyetinin rencide edilmesi veya elem ve ızdıraba uğramasının söz konusu olmadığı, olayda manevi tazminat ödenmesini gerektirecek koşulların oluşmadığı, bu konuda manevi zararın oluşmayacağına yönelik birçok İdare Mahkemesi kararının bulunduğu ve bu kararların Ankara Bölge İdare Mahkemesinin istinaf incelemesinden geçtiği İleri sürülerek kesin olarak verilen söz konusu kararın manevi tazminatın kabulüne dair kısmının kanun yararına temyiz edilmesi için Danıştay Başsavcılığına talepte bulunulmuştur.
Danıştay Başsavcılığı tarafından, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi hükmü uyarınca, kesin olan mahkeme kararının kabule ilişkin kısmının, yürürlükteki hukuka aykırı sonuç ifade ettiği belirtilerek kanun yararına bozulması İstenilmektedir.
İLGİLİ MEVZUAT:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun;
"idari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırları" başlıklı 2. maddesinde,
"1. İdari dava türleri şunlardır:
a) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri İhlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,
b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,
c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.
2. İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler, yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda ve Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinde gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve İşlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler.
3. ..." hükmüne;
"Kanun yararına temyiz" başlıklı 51. maddesinde,
"1. İdare ve vergi mahkemeleri ile bölge idare mahkemelerinin kesin olarak verdiği kararlar İle istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenler, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden Başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabilir.
2. Temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde karar, kanun yararına bozulur. Bu bozma kararı, daha önce kesinleşmiş olan merci kararının hukuki sonuçlarını kaldırmaz.
3. Bozma kararının bir örneği ilgili bakanlığa gönderilir ve Resmi Gazete'de yayımlanır." hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Manevi tazminat kişinin manevi değerlerinde meydana gelen eksilme ile duyulan acı, üzüntü ve sarsıntının bir miktar parayla kısmen de olsa hafifletilmesini sağlamak amacına yönelik olup bir manevi tatmin aracıdır. Manevi tazminat, bu niteliği dikkate alındığında, belli bir zarar karşılığı olmayan, yalnızca olay nedeniyle duyulan üzüntünün kısmen giderilmesi amacını taşımakta ise de bu husus, idarenin her hukuka aykırı işlemi ya da eylemi nedeniyle duyulan üzüntü karşılığı manevi tazminata hükmedilmesi sonucunu doğurmaz,
Bir idari işlemin veya eylemin mevzuata ve hukuka aykırılığı, kural olarak hizmet kusuru sayılmakta ise de her aykırılığın tazminat sorumluluğunu gerektirmeyeceği de idare hukuku ilkelerindendir. Bir işlemin herhangi bir yönden mevzuata ve hukuka aykırı görülerek iptal edilmiş olması, hizmet kusurunun varlığını kabule yetmez. Hizmet kusurunun oluşabilmesi için saptanan yanlışlık ve aykırılığın, hizmetin iyi kurulmadığını, düzenli işlemediğini gösterecek derecede ağır ve belirgin olması gerekir.
Bu durumda, idarenin her hukuka aykırı işleminin veya eyleminin manevi tazminat ödenmesi sonucunu doğurmayacağı, idare hukuku ilkelerine göre manevi tazminata hükmedilebilmesi için, idarenin hukuka aykırı bir işlemi veya eylemi sonucu elem ve üzüntünün duyulmuş olması ya da ilgilinin şeref ve onurunun zedelenmiş bulunması veya kişinin fizik yapısını zedeleyen, yaşama ve kazanma gücünün azalması sonucunu doğuran olayların meydana gelmesi gerekmekte olup uyuşmazlıkta idarenin hukuka aykırı bir işlemi veya eylemi sonucu davacının kişilik haklarına yönelen, şeref ve haysiyetini rencide eden bir durumun bulunmadığı, davacının arabulucular siciline geç kaydolmasının davacıya manevi tazminat ödenmesini gerektirecek derecede bir hizmet kusuru olmadığı dikkate alındığında davacının manevi tazminat istemi bakımından da davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz isteminin KABULÜNE,
2. Maddi tazminat istemi bakımından davanın reddi, manevi tazminat istemi bakımından davanın kabulü yolunda verilen Ankara 23. İdare Mahkemesinin 25/04/2022 tarih ve E:2022/45, K:2022/836 sayılı kararının kabule ilişkin kısmının, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA,
3. Kararın birer örneğinin taraflara ve Danıştay Başsavcılığına gönderilmesine ve bu kararın Resmî Gazete'de yayımlanmasına, 21/04/2025 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.
----------o----------