MEVZUATTAKİ SON
DEĞİŞİKLİKLER

R.Gazete No: 32613

R.G. Tarihi: 26.7.2024

 

Yargıtay 10. Hukuk Dairesinden:

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

YARGITAY İLÂMI

 

Esas No : 2024/4186

Karar No : 2024/5668

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Bursa 1. İş Mahkemesi

TARİHİ : 09.05.2019

SAYISI : 2018/583 E., 2019/147 K.

DAVACI : Yusuf Uysal

DAVALI : Enüstün Mensucat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi vekili Avukat Birkay Özgür Yaşar

FER'Î MÜDAHİL : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili Avukat Üzeyir Tüfekçi

DAVA TARİHİ : 16.10.2018

TEMYİZ EDEN : Adalet Bakanlığı

 

Taraflar arasında, İlk Derece Mahkemesinde görülen hizmet tespiti davasında davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince verilen ve temyiz edilmeden kesinleşen kararın kanun yararına temyizen incelenmesi Adalet Bakanlığı tarafından istenilmiş olmakla; Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı işyerinde 01.02.1997-30.05.1999 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Fer'i müdahil Kurum vekili, davanın 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını beyanla bu yönden reddi gerektiğini, ayrıca davanın niteliği itibariyle kamu düzenine ilişkin olduğunu bu itibarla, iddia olunan fiili çalışmanın 506 sayılı Kanun'un 2 ve 6 ncı maddeleri uyarınca yöntemince ispatlanması gerektiğini, Kurum kayıtlarının karine olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davah işveren vekili, husumet, zaman aşımı itirazlarında bulunarak davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "... Davacının Kurumda bildirimi bulunmayan ve tespitini istediği sure 1997-1999 tarihleri arasındadır. Davacı açısından hak düşürücü süre kesintisiz çalıştığını iddia ettiği çalışmanın sona erdiği yılın sonundan itibaren 5 yıl olup iş bu davanın 16.10.2018 tarihinde açıldığı dikkate alındığında hak düşürücü süre aşıldıktan sonra açılan iş bu davanın reddi gerekli olup bu tespit ve değerlendirme doğrultusunda davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur." gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. KANUN YARARINA TEMYİZ

A. Kanun Yararına Temyiz Yoluna Başvuran

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının kanun yararına temyizen incelenmesi Adalet Bakanlığı tarafından istenilmiştir.

B. Temyiz Sebepleri

Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü 31.10.2023 tarihli kanun yararına temyiz dilekçesinde; Sosyal Güvenlik Kurumundan gelen 1997 yılına ait dört aylık sigorta prim bordrolarında davacının isminin yer aldığı gözetilerek, yapılacak yargılama sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın 6100 sayılı Kanun'un 363 üncü maddesinin 2 nci fıkrası gereğince kanun yararına temyizen incelenerek bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, hizmet tespitine ilişkin davada hak düşürücü sürenin geçip geçmediğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemelerinin kesin olarak verdikleri kararlar ile istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulur.

2.Temyiz talebi Yargıtayca yerinde görüldüğü takdirde, 6100 sayılı Kanun'un 363 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca karar kanun yararına bozulur ve bu bozma, kararın hukuki sonuçlarını ortadan kaldırmaz.

3.506 sayılı Kanun'un 79/10 uncu maddesi hükmüne göre Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. 506 sayılı Kanunun kabul edilip yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanun'un 5 inci maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesiyle yeniden beş yıl olarak belirlenmiştir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi yada çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu, başlangıç alınmalıdır.

3. Değerlendirme

1. Dosya kapsamı incelendiğinde, 01.02.1997-30.05.1999 tarihleri arasında davalı iş yerinde çalıştığının tespiti istemli açılan işbu davada, davacı adına işverenlik tarafından Kuruma verilen 1997/2 nci dönem bordrolarında 01.07.1997 işe giriş tarihli olmak üzere davacının adının bulunduğu, sicil numarası bölümünde yeni kayıt yazdığı, 1997/3 üncü dönem bordrolarında ise yine davacının adının yazdığı ancak sicil numarasının farklı olması nedeniyle bu dönemdeki 33 günlük bildirimin davacıya mal edilmediği, ilgili iş yerinden sigortalı işe giriş bildirgesinin istenildiği, verilmesi durumunda mal edilmesinin söz konusu olabileceğinin davalı Kurum tarafından bildirildiği, İlk Derece Mahkemesince davanın açıldığı tarihe göre hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verildiği ve bu kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği, 01.07.1997 tarihi öncesi yönünden kararın yerinde olduğu, bu tarih ve sonrası yönünden ise eksik araştırma ve incelemeye dayalı hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.

2. Hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilebilmesi için ilgili yönetmelikte sayılan belgelerin işveren tarafından verilmemiş olması ve tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıllık sürenin geçmiş olması gerekmektedir. Dosya kapsamından, davacının adı ve soyadının bulunduğu 1997/2 ve 3 üncü dönemine ilişkin olmak üzere yönetmelikte belirtilen dönem bordrolarının davalı Kuruma verildiği belirgindir.

3. O halde İlk Derece Mahkemesince, işverenlik tarafindan davalı Kuruma verilen 1997/2 ve 3 üncü dönem bordrolarında adı geçen Yusuf Uysal'ın davacı olup olmadığı detaylı bir şekilde araştırılıp sonucuna göre hak düşürücü sürenin değerlendirilmesi gerekmektedir.

Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, yazılı şekilde karar tesisi, usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.

V. KARAR

Açıklanan sebeple;

Adalet Bakanlığının 6100 sayılı Kanun'un 363 üncü maddesinin birinci fıkrasına dayalı kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile kararın sonuca etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA,

Dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına gönderilmesine,

22.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

 

----------o----------

E-Bültenimizi İnceleyin