MEVZUATTAKİ SON
DEĞİŞİKLİKLER

R.Gazete No: 32631

R.G. Tarihi: 13.8.2024

Yargıtay 4. Hukuk Dairesinden:

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

YARGITAY İLÂMI

 

Esas No: 2023/12870

Karar No : 2024/77

 

 

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ: Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi

TARİHİ: 30.03.2023

SAYISI: 2022/646 E., 2023/206 K.

DAVACI: Yelken Tercüme Danışmanlık îç ve Dış Ticaret Ltd. Şti.

VEKİLİ: Avukat Özkan Musaoğulları

DAVALI: Neova Katılım Sigorta A.Ş.

VEKİLİ: Avukat Fadime Taştemel Ayvaz

DAVA TARİHİ: 21.09.2022

HÜKÜM/KARAR: Davanın Kısmen Kabulü

KANUN YARARINA TEMYİZ İSTEYEN : T.C. Adalet Bakanlığı

 

 

Taraflar arasında, İlk Derece Mahkemesinde görülen tazminat davasında davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince kesin olarak verilen kararın kanun yararına temyizen incelenmesi Adalet Bakanlığı tarafından istenilmiş olmakla tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkiline ait araç ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) kapsamında davalı tarafından sigortalanan aracın 22.03.2021 tarihinde karıştıkları kaza sonucu müvekkilinin aracında hasar meydana geldiğini, belirsiz alacak davası olarak araçta meydana gelen değer kaybı için 100,00 TL tazminatın sigorta limitleri aşılmamak kaydıyla temerrüt tarihinden işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 13,02.2023 tarihli bedel artırım dilekçesi ile dava değerini 15.000,00 TL'ye yükseltmiş, ancak taleplerinin 2.049,00 TL'lik kısmı yönünden karar verilmesine yer olmadığına, bakiye 12.951,00 TL'lik kısım yönünden ise davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 107 nci maddesi gereğince belirsiz alacak davası olarak ikame edilmesi nedeniyle reddi gerektiğini, davacı vekiline dava açılmadan önce 23.09.2022 tarihinde 2.049,00 TL değer kaybı ödemesi yapıldığını, davacıya ödenen değer kaybının yanı sıra aracında meydana gelen hasara ilişkin olarak da 744717 numaralı hasar dosyası açıldığını ve aracın kasko sigortacısı olan dava dışı Bereket Sigorta AŞ'ye 2.999,16 TL ödendiğini, sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğu yönündeki iddianın yerinde olmadığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun bakiye poliçe teminatı ile sınırlı olduğunu, ödeme ve poliçe limitlerinin dikkate alınması gerektiğini, müvekkilinin dava tarihinden itibaren yasal faizden sorumlu olabileceğini belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

îlk Derece Mahkemesi, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu kazada sigortalı aracın sürücüsünün tam kusurlu olduğu, sigorta şirketince yapılan ödeme mahsup edildikten sonra bakiye değer kaybı zararının 12.951,00 TL olduğu, ödemenin talep artırım dilekçesinden önce yapılmış olması nedeniyle 2.049,00 TL bakımından dava açmakta davacının hukuki yararının kalmadığı, bu itibarla bu miktar yönünden talebin usulden reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle davanın kısmen kabulü ile 12.951,00 TL değer kaybı tazminatının 02.09.2022 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

IV. KANUN YARARINA TEMYİZ

A. Kanun Yararına Temyiz Yoluna Başvuran

îlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının kanun yararına temyizen incelenmesi Adalet Bakanlığınca talep edilmiştir.

B. Temyiz Sebepleri

Adalet Bakanlığı kanun yararına temyiz dilekçesinde; dava ve ödeme tarihleri ile bedel artırım dilekçesi göz önüne alındığında mahkemece, belirsiz alacak davalarının mahiyetine uygun olarak eldeki davanın da değer kaybının tamamına yönelik açıldığı ve daha sonra alacak miktarı belirlendiğinde dava değerinin artırıldığı, her ne kadar alacak miktarı belirlenmeden önce davalı tarafça bir miktar ödeme yapılmışsa da davacının talebini tüm alacak miktarına yükseltmesinde hukuki yararının bulunduğu gözetilerek dava sırasında ödenen miktar yönünden konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde fazlaya ilişkin talebin hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş olmasını usul ve yasaya aykırı bularak kararın kanun yararına bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava açıldıktan sonra ödenen kısım yönünden konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına mı yoksa hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine mi karar verileceği hususuna ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemelerinin kesin olarak verdikleri kararlar ile istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulur.

2.Temyiz talebi Yargıtayca yerinde görüldüğü takdirde, 6100 sayılı Kanun'un 363 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca karar kanun yararına bozulur ve bu bozma, kararın hukuki sonuçlarını ortadan kaldırmaz.

3.6100 sayılı Kanun'un 114,331 inci maddeleri

4. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları.

3. Değerlendirme

Uyuşmazlık, dava açıldıktan sonra ödenen kısım yönünden konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına mı yoksa hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine mi karar verileceği hususuna ilişkin olduğundan öncelikle bu hususların açıklanması gerekmektedir.

İlke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanır (28/11/1956 tarih ve 15/15 sayılı İBK). Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir nedenle dava konusunun ortadan kalkması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır.

Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun yada Anayasa Mahkemesi kararı ile yada kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Bu durumda, mahkemenin, bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmetmesi gerekmektedir.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Esastan sonuçlanmayan davada yargılama gideri" başlıklı 331 inci maddesinin birinci fıkrasıyla "Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder" hükmü düzenleme altına alınmıştır.

Bilindiği üzere, medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunmasıdır. Davacının dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararma ihtiyacı bulunmalı ve davacı mahkemeyi gereksiz yere uğraştırmamalıdır. (Arslan, Ramazan; aktaran: Hanağası, Emel: Davada Menfaat, Ankara 2009, önsöz VII) Hukuk Genel Kurulu'nun 26.04.1992 gün ve 1992/1-347 E., 1992/396 K. ve 30.05.2001 gün ve 2001/14-443 E., 2001/458 K.sayılı kararlarında da belirtildiği üzere buna hukuki korunma (himaye) ihtiyacı da denir. (Rechts-schutzbedürfnis) Mahkemelerden hukuki himaye istenmesinde, himayeye değer bir yarar olmalıdır. Öte yandan, bu hukuksal yararın, "hukuki ve meşru", "doğrudan ve kişisel", "doğmuş ve güncel" olması gerekir (Hanağası, Emel: Davada Menfaat, Ankara 2009, s.135)

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda öğreti ve yargısal kararların bu uygulaması aynen benimsenerek, davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması "Dava Şartları" başlıklı 114. maddesinin 1.fıkrasının (h) bendinde açıkça dava şartları arasında sayılmıştır. Bir davada, hukuki yarar ilkesinin dava şartı olarak gözetilmesinin, yargılamanın amacına ve usul ekonomisi ilkesine uygun olarak yargılama yapılmasına yarar sağlayacağı, her türlü duraksamadan uzaktır.

Bu ilkeden hareketle, dava şartı olarak hukuki yararın varlığının, mahkemece, taraflarca dava dosyasına sunulmuş deliller, olaya veya olgular çerçevesinde, kural olarak davanın açıldığı tarihe göre, kendiliğinden ve yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gerekir. Bu sayede, iç hukukumuzun bir parçası olan Avrupa însan Hakları Sözleşmesi (İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme)'nin ö.maddesi ve 1982 Anayasası'nın 36. maddesinde düzenlenen "hak arama özgürlüğü" nün dürüstlük kuralına uygun kullanılması sağlanabilecek; bu durum, haksız davalar açmak suretiyle, dava hakkının kötüye kullanılmasına karşı bir güvence oluşturacaktır. Dava açmaktaki hukuki yarar; hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada halen mevcut bulunmalıdır. Ayrıca açılacak davanın, ortaya çıkacak tehlikeyi bertaraf edecek nitelikte olması gerekir. Bir kimsenin hakkına ulaşmak için mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki yararın olduğundan söz edilebilir. Bir mahkeme kararına ihtiyaç yoksa hukuki yarardan söz edilemez. (Pekcanıtez, H./Atalay, O./ Özekes, M.: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2011, s.297)

6100 sayılı Kanun'un 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemelerinin kesin olarak verdikleri kararlar ile istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulur.

Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olayın değerlendirilmesinde; davacının kaza nedeniyle oluşan zararı 15.000,00 TL olarak belirlenmiştir. Davalı sigorta şirketi dava açıldıktan sonra 23.09.2022 tarihinde 2.049,00 TL kısmi ödemede bulunmuş, davacı vekili tarafından sunulan bedel artırım dilekçesinde de dava değerinin 15.000,00 TL olarak artırılmış, ödenen 2.049 TL yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi talep edilmiştir. Görüldüğü üzere davacının hesaplanan zararı toplamda 15.000,00 TL olup, davacının dava açmakta hukukî yararı bulunmaktadır. Yargılama sırasında ödenen kısım yönünden konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken mahkemece yanılgılı gerekçeyle ödenen kısım yönünden hukuki yarar yokluğundan ret karan verilmesi ve reddedilen kısım yönünden de davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı olup kanun yararına temyiz isteminin kabulü gerekmiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 sayılı HMK'nin 363. maddesi uyarınca hükmün, hukuki sonuçlarına etkili olmamak kaydı ile KANUN YARARINA BOZULMASINA,

Bozma kararının bir örneğinin Resmi Gazetede yayınlanmak üzere Adalet Bakanlığına gönderilmesine, 08.01.2024 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

----------o----------

 

 

E-Bültenimizi İnceleyin