Enflasyon Muhasebesinde Endişeli Bekleyiş Sona Erdi, Erteleme Geliyor!
ERDOĞAN SAĞLAM - 14 Ocak 2022Mademki vergisel etkisi olmayacak, neden düzeltme yapılacağı ve beyannamelere düzeltilmiş mali tabloların ekleneceği sorusunu cevaplandırmak lâzım
2021 sonu itibariyle enflasyon muhasebesi (düzeltmesi) şartlarının aniden oluşması tüm tarafları hazırlıksız yakaladığı için erteleme yönünde güçlü bir beklenti oluşmuştu.
Hazine ve Maliye Bakanlığı nedense süreci doğru yönetemedi ve erteleme yönündeki haklı talepleri doğru değerlendiremedi. Üstelik henüz erteleme konusu netleşmeden kanuna aykırı olduğunu düşündüğüm tartışmalı bir tebliğ taslağını kamuoyunun görüşüne açtı.
Taslakta 2021 yılı için düzeltme yapılması gerektiği, ancak bu yıla ilişkin verginin düzeltme öncesi mali tablolar esas alınarak beyan edilmesi gerektiği açıklandı.
Mademki vergisel etkisi olmayacak, neden düzeltme yapılacağı ve beyannamelere düzeltilmiş mali tabloların ekleneceği sorusunu cevaplandırmak lâzım. Bence bu sorunun makul bir cevabı yok, çünkü bu yaklaşım makul değil. Vergisel etki yaratmadığına göre Maliye neden muhasebe konusunda topa giriyor, anlamıyorum. Anlaşılan eski alışkanlık devam ediyor!
Nihayet sağduyu galip geldi de enflasyon düzeltmesi 2023 sonuna kadar erteleniyor. Böylece endişeli bekleyiş sona erdi, gündemdeki deyişle: Gelmedi gelmemesi gereken… Emeği geçenlere teşekkürler.
Yapılması öngörülen düzenlemeyle, geçici vergi dönemleri de dahil olmak üzere 2021, 2022 yılları ile 2023 geçici vergi dönemlerinde şartlar oluşsa bile enflasyon düzeltmesi yapılmayacak. Bu dönemler enflasyon düzeltmesi şartlarının gerçekleşmediği dönem olarak kabul edilecek.
İlk olarak 31.12.2023 tarihli mali tablolar, şartların oluşup oluşmadığına bakılmaksızın, enflasyon düzeltmesine tabi tutulacak. Ancak bu düzeltmeden kaynaklanan kar/zarar tutarları geçmiş yıllar kar/zararı hesabında gösterilecek. Bu şekilde kayda alınan geçmiş yıl karları (2023 yılına ilişkin tutarlar dahil) vergiye tabi tutulmayacak, geçmiş yıl zararları ise vergi matrahının tespitinde zarar olarak indirilmeyecek.
Genel hükümler gereğince bu düzeltme sonucunda hesaplanacak tutarlar, 2024 yılına başlangıç değerleri olarak intikal ettirilecek ve bu yıldan itibaren vergisel sonuç doğuracak. Yani 2023 yılsonunda düzeltilen değerler üzerinden 2024 yılından itibaren amortisman ayrılabilecek ve bu değerlere 2024 başından itibaren maliyet olarak itibar edilecek.
Konu bu şekilde sonlandırıldığına göre, geçmişe ilişkin kümülatif değerleme için Vergi Usul Kanununun geçici 31 inci maddesi uyarınca yapılması mümkün olan, yüzde 2 vergi ödenerek yapılabilecek olan bir defalık yeniden değerleme imkânı yeniden gündeme gelmiştir. İsteyen mükellefler bu imkândan yararlanabilirler. Böylece hem değerlenmiş değerler üzerinden amortisman ayırabilirler, hem de bu değerleri maliyet olarak kabul edebilirler. Ayrıca bu değerleme nedeniyle pasifte izlenecek değer artış fonları öz kaynakları güçlendirecek ve bazı vergisel uygulamalar (finansman gider kısıtlaması, örtülü sermaye vs.) yönünden avantaj sağlanabilecektir.
Hatta buna ilaveten 2021 yılı sonuna kadar olan süre için Vergi Usul Kanununun geçici 32 inci maddesi uyarınca yapılması mümkün olan yüzde 2 vergili yeniden değerleme de yapılabilecek, 2022 başından itibaren ise vergisiz sürekli yeniden değerleme imkânından yararlanılabilecektir.
Bugüne kadar bu uygulamalardan hangisinden yararlanacağız, diye ince hesaplar yapan mükellefler artık kolayca karar verebilecekler.
Bağımsız denetime tabi işletmelerin finansal tablolarının enflasyon muhasebesine tabi tutulması, ilgili standart açısından değerlendirilmesi gereken ayrı bir konu. Vergisel açıdan enflasyon düzeltmesi yapılmasa da bu finansal tablolar, beyanname üzerinde vergisel sonuçları giderilmek suretiyle enflasyon muhasebesine tabi tutulabilir.
Bu süreçten çıkaracağımız dersler var:
İş dünyası enflasyon düzeltmesini otomatik olarak kendi avantajlarına bir uygulama olarak algılıyor. Yani ödeyecekleri vergiyi sanki her koşulda azaltacakmış gibi düşünüyor. Oysa bilançonun yapısına göre bu değişir. Aktif veya pasifte yer alan parasal olmayan kıymetler ve bunların düzeltmeye esas tarihleri düzeltme sonucunda enflasyon kârı mı yoksa zararı mı çıkacağını belirler.
Genel bir şey söylemek gerekirse, özvarlıkları ile çalışan ve aktifinde parasal olmayan varlıkları (stoklar, sabit kıymetler vs.) yüksek olan, yani bu varlıkları borçla finanse eden mükellefleri enflasyon düzeltmesi olumsuz etkiler. Çünkü bu durumda vergiye tabi enflasyon kârı çıkar. Ülkemizde çoğu mükellefin bu durumda olduğunu söyleyebilirim.
“ Enflasyon düzeltmesi ertelensin mi ertelenmesin mi” diye değerlendirmeler yapılırken iş dünyasının önemli örgütlerinin konuya yaklaşımı hepimizi şaşırttı. Çünkü bu örgütler kendi aleyhlerine olacağını bilerek ya da bilmeyerek (aslında bilmeleri gerekir, bilmiyorlarsa veya yanlış bilgilendiriliyorlarsa ortada büyük bir sorun var demektir) uygulamanın ertelenmeyip yapılmasını talep ettiler. Bu örgütlerin bu taleplerini rasyonel bulmadığım için önemli bir bilgi eksikliği olduğunu varsayıyorum.
Erteleme tartışmaları vergide enflasyon düzeltmesine gerçekten ihtiyaç olup olmadığını da tartışmamıza olanak sağladı. Yakın zamanda gerek geçmişin kümülatif esasta yeniden değerlenmesine, gerekse sürekli yeniden değerlemeye ilişkin düzenlemeler mevzuatımıza kazandırıldı. Son derece pratik olan bu düzenlemelerin karmaşık bir uygulama olan enflasyon düzeltmesine olan ihtiyacı azalttığı anlaşılıyor. Bu tür karmaşık uygulamalar vergiye uygun değil. Bu erteleme bize bu tartışmayı yapma ve gerekli olmadığı konusunda mutabakat olursa, enflasyon düzeltmesini kalıcı olarak ortadan kaldırma imkânı sağlamış oldu.
Hadi Hayırlısı
Kaynak:www.t24.com.tr