Önemli Bir Yenilik: Mücbir Sebep Halinden Vazgeçme!
Abdullah KİRAZ - 03 Nisan 2023Kıymetli okurlarım, bugün sizlerle özellikle ülkemizde yaşanan deprem felaketi sonrasında deprem bölgesinde faaliyet gösteren KDV mükelleflerinin, KDV tevkifatına tabi mal ve hizmet alım-satımlarında 46 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinde yapılan değişiklikler sonrasında kendilerine sağlanan yeni imkânını (Mücbir Sebep Halinden Vazgeçme Başvurusu Yapma İmkânı) paylaşmayı istedim.
Bilindiği üzere Kahramanmaraş merkezli 11 ilimizde 06.02.2023 günü meydana gelen depremler başta bölgede bulunan mükelleflerimizi ve vatandaşlarımızı ve sonrasında ülkemizin diğer illerinde bulunan mükellefler ile vatandaşlarımızın hayatını, çalışma koşullarını derinden etkiledi. Yaşanabilecek olumsuz etkilerin bertaraf edilmesi amacıyla devletimizin ilgili kurumları, sivil toplum kuruluşları, meslek örgütleri, girişimciler ve vatandaşlar büyük bir seferberlik örneği göstermektedirler. Sadece son 2 ay içinde yapılan düzenlemelere bakıldığında, sayısı yüzleri aşan kanuni ve idari düzenlemelerin hayata geçirilmiş olduğunu düşünüyorum.
Bu düzenlemelerden bir tanesi de 1 Nisan 2023 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 46 Seri No.lu KDV Genel Tebliği. Bu Tebliğin bir maddesiyle ile KDV Tevkifatı uygulamasında, mücbir sebep halinde bulunan mükelleflerin KDV tevkifatı işlemlerine yönelik getirilen yenilikleri barındırmaktadır.
Başlıkta “Mücbir Sebep Halinden Vazgeçme”nin bir YENİLİK olarak neden kabul edilmesi gerektiğini ve mükellefler için nasıl bir avantaj sağlayabileceğini bugün sizlere aktarmaya çalışacağım.
Şimdiden faydalı olması dileğimle…
Mücbir Sebep Halinde KDV Tevkifatı Uygulamasında Hangi Değişiklikler Yapıldı?
1 Nisan 2023 günü Resmi Gazete’de yayınlanan 46 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ’in 1 inci maddesiyle, 26/4/2014 tarihli ve 28983 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin “Kısmi Tevkifatın Mahiyeti ve Tevkifat Uygulayacak Alıcılar” başlıklı (I/C-2.1.3.1.) bölümünün son paragrafının son cümlesi yürürlükten kaldırılmış ve aynı paragrafa yeni cümleler eklenmiştir.
Belirtilen son paragrafın, değişiklik öncesindeki hali aşağıdaki şekildeydi:
“213 sayılı Kanuna göre, mücbir sebebin başladığı tarihten sona erdiği tarihe kadar geçen sürede, mücbir sebepten yararlanan mükelleflerin vergi ödevleri ertelenmektedir. Bu kapsamda beyanname verme yükümlülükleri ileri tarihe ertelenen mükelleflerin, mücbir sebep halinde bulunduğu süre içerisinde kısmi tevkifat kapsamındaki alımlarında tevkifat uygulanmaz. Şu kadar ki, işleme taraf satıcı mükellefin de mücbir sebep kapsamında bulunması halinde, söz konusu alımlarda genel hükümler çerçevesinde tevkifat uygulamasına devam olunur.”
46 Seri No.lu Tebliğ ile yukarıda yer verilen paragrafın son cümlesi (kırmızı renkli) yürürlükten kaldırılmış ve aşağıdaki cümleler eklenmiştir:
“Alıcı mükelleflerin mücbir sebep halinden çıkmak istemeleri ve buna ilişkin İdareye yaptıkları başvuru neticesinde mücbir sebep halinin sona erdirilmesi durumunda da mücbir sebep halinin ortadan kalktığı tarihten itibaren genel hükümler çerçevesinde tevkifat uygulanır. Öte yandan, işleme taraf olan satıcı mükellef ile alıcı mükellefin her ikisinin de mücbir sebep kapsamında bulunması halinde, söz konusu alımlarda genel hükümler çerçevesinde tevkifat uygulamasına devam olunur.”
Böylece yapılan değişiklik sonrasında artık Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin “Kısmi Tevkifatın Mahiyeti ve Tevkifat Uygulayacak Alıcılar” başlıklı (I/C-2.1.3.1.) bölümünün son paragrafının son hali aşağıdaki şekle dönüşmüştür:
“213 sayılı Kanuna göre, mücbir sebebin başladığı tarihten sona erdiği tarihe kadar geçen sürede, mücbir sebepten yararlanan mükelleflerin vergi ödevleri ertelenmektedir. Bu kapsamda beyanname verme yükümlülükleri ileri tarihe ertelenen mükelleflerin, mücbir sebep halinde bulunduğu süre içerisinde kısmi tevkifat kapsamındaki alımlarında tevkifat uygulanmaz. Alıcı mükelleflerin mücbir sebep halinden çıkmak istemeleri ve buna ilişkin İdareye yaptıkları başvuru neticesinde mücbir sebep halinin sona erdirilmesi durumunda da mücbir sebep halinin ortadan kalktığı tarihten itibaren genel hükümler çerçevesinde tevkifat uygulanır. Öte yandan, işleme taraf olan satıcı mükellef ile alıcı mükellefin her ikisinin de mücbir sebep kapsamında bulunması halinde, söz konusu alımlarda genel hükümler çerçevesinde tevkifat uygulamasına devam olunur.”
Yapılan Bu Değişikliklerin Özeti ve Getirilen İmkanlar?
Yapılan değişiklik sonrasında YENİLİKLER aşağıda maddeler halinde belirtilmiştir.
Mücbir sebep kapsamına alınmış ALICILAR, vergi idaresine yapacakları müracaat ile MÜCBİR SEBEP HALİNİN SONA ERDİRİLMESİNİ TALEP ETME imkânına kavuşmuşlardır.
Mücbir sebep kapsamından çıkan ALICILAR, tevkifat kapsamındaki mal ve hizmet alımlarında TEVKİFAT YAPABİLİR HALE GELECEKLERDİR.
Tevkifat yapabilir hale gelen ALICI, artık kendisine mal ve hizmet satan SATICI’ya ilk aşamada hesaplanan KDV’nin tamamını ödemek zorunda kalmayacak, tevkifat oranına tekabül eden kısmını kendisi sorumlu sıfatıyla vergi dairesine beyan etme ve koşulları oluşması halinde ödemiş olduğu toplam KDV’yi (indirim KDV) hesaplanan KDV tutarından tenzil etme ve hatta daha kısa sürede (mücbir sebep halinin sona ermesinden önceki tarihlerde) iade başvurusu yapma hakkına kavuşacaktır.
SATICI ile birlikte ALICI’nın mücbir sebep halinde bulunması durumunda, aynı mücbir sebep kapsamında olmayan SATICI ve ALICILAR da olduğu gibi tevkifat işlemi yapılmaya devam olunacaktır.
Bu Değişiklikler Neden Yapılmış Olabilir?
Kanaatimce yapılan değişiklik, depremin geniş bir alana yayılmış olması, çok sayıda mükellefe etki etmesi ve ülkemiz milli gelirinin yaklaşık %10 unu oluşturan büyüklüğünün bulunması nedeniyle bu illerdeki ekonomik faaliyetlerin bir an önce NORMAL koşullarına döndürülmesine ve başta iş dünyası ve sivil toplum kuruluşları tarafından iletilen görüş ve önerilerin hızlıca dikkate alınmasına yönelik önemli bir düzenleme.
Bu yönüyle, iş dünyası ve sivil toplum kuruluşlarının görüş ve önerilerini hızlı bir şekilde dikkate alarak, ilgili düzenlemeleri gecikmeksizin hayata geçiren Gelir İdaresi Başkanlığı yetkilileri ile Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkililerine ve ilgili önerileri geliştiren taraflara teşekkürlerimizi iletiyoruz.
Bu yapılan değişikliğin sahada bu işlemlere muhatap olan mükellefler ile bunların mali müşavirleri veya yeminli mali müşavirleri tarafından anlaşıldığını düşünmekle birlikte, konuya değişiklik öncesinde mücbir sebep kapsamında olan bir alıcı ile değişiklik sonrasında mücbir sebep kapsamından çıkan bir alıcının, kısmi tevkifat kapsamında bir mal veya hizmet alım-satımını gerçekleştirmesi durumunda karşı karşıya kalacağı finansal yüklerinde gerçekleşebilecek değişikliği bir örnek yoluyla ile analiz ederek ortaya koymak yararlı olabilecektir.
Örnek:
(X) Ltd.Şti. depremler nedeniyle mücbir sebep hali ilan edilen Hatay ilinde inşaat demiri alım ve satımı işi ile uğraşmaktadır. Alıcı X şirketi inşaat demiri alımını yine Hatay ilinde bulunan (Y) A.Ş. fabrikasından yapmakta, bu aldığı malları da deprem nedeniyle mücbir sebep hali ilan edilen iller ve diğer illerdeki alıcılara satmaktadır.
Hiçbir kâr marjı olmadan 1.000.000 TL tutarındaki inşaat demirini fabrikadan alıp, Mersin’deki (mücbir sebep halinde bulunmayan il) bir inşaat firmasına sattığı varsayımı altında:
NOT: Demir-çelik ve alaşımlarından mamullerin KDV Genel Uygulama Tebliğinin (I/C-2.1.3.1/a ve b) bölümlerinde sayılanlara tesliminde (5/10) oranında KDV tevkifatı uygulanmaktadır.
Tebliğ Değişikliği Öncesinde Oluşabilen Dezavantajlı Durum
ALIM işlemi: X Şirketi Y fabrikasına aldığı inşaat demiri için; 1.000.000 + % 18 KDV olmak üzere toplam 1.180.000 TL ödeme yapacaktır. Alıcı mücbir sebep halinde olduğu için KDV tevkifatı yapamayacaktır. KDV’nin tamamı satıcı Y fabrikasına ödenecektir. Mücbir sebep süresince KDV beyannamesi verme süresi uzatıldığı ve bu nedenle KDV beyannamesi verilmeyeceği için, ödemiş olduğu 180.000 TL KDV tutarını mücbir sebep hali süresince, satışları nedeniyle hesaplayacağı KDV tutarından da indirim konusu yapamayacaktır. Keza, mücbir sebep hali nedeniyle beyanname verme süresi uzatıldığı için ayrıca Hesaplanan KDV tutarlarını da beyan edemeyecektir.
SATIM işlemi: X şirketi KDV dahil toplam 1.180.000 TL’ye aldığı inşaat demirini, Mersin’deki inşaat firmasına sattığı için alıcı KDV tevkifatı yapacaktır ve X şirketine 1.000.000 TL + %18 KDV’nin YARISI olan tutarı (90.000 TL) olmak üzere 1.090.000 TL ödeyecektir. Mersin’deki alıcı, tevkif ettiği 90.000 TL KDV tutarını sorumlu sıfatıyla 2 no.lu KDV beyannamesi ile beyan edecek ve ödemiş olduğu toplam (mükellef ve sorumlu sıfatıyla ödemiş olduğu) 180.000 TL KDV’yi vereceği aylık 1 no.lu KDV beyannamesinde hesaplayacağı KDV tutarlarından indirim konusu yapabilecektir.
Bu işlemler sonucu özetle; mücbir sebep halinde bulunan bir alıcı KDV dahil 1.180.000 TL ödeyerek satın alabildiği bir malı hiçbir kâr marjı olmadan dahi sattığında KDV dahil 1.090.000 TL tahsil edebilecek ve tahsil edemediği 90.000 TL KDV’yi vergi iadesi yoluyla vergi idaresinden alıncaya kadar ilave bir finansman yüküne katlanmak durumunda kalınacaktı. Mücbir sebep halinde olmak bu durumdaki bir mükellef için bir avantajdan ziyade dezavantaj haline dönüşmekteydi.
Dezavantajlı Durumun Ortadan Kaldırılması İçin Neler Önerildi?
İşte bu yolla oluşan dezavantajlı durumun da ortadan kaldırılmasına yönelik olarak, iş dünyasının önemli bir paydaşı olan Türkiye Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler ile Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB), kendisine gerek iş dünyası yetkililerinden gerekse mesleki faaliyetini yürüten mali müşavir ve yeminli mali müşavirlerden ve mesleki odalardan iletilen görüş ve önerilerini, “Deprem Yaralarının Sarılmasına Yönelik Mali ve Sosyal Güvenlik Tedbir Önerilerimiz” konulu çalışmasında tüm kamu oyu ile paylaştı.
İlgili çalışmaya https://online.fliphtml5.com/nitus/aazl/#p=1 linkinden ulaşabilecektir.
Bu çalışmada bütüncül bir yaklaşım açısıyla 31 maddelik görüş ve öneri paylaşılmıştır. Çalışmanın 7’nci maddesinde yer verilen öneri aşağıda şekildedir.
“7. Deprem Bölgesindeki İşletmelerin KDV İade Süreçleri Hızlandırılmalı ve KDV’de Kısmi Tevkifat Uygulaması Nedeniyle Mükelleflerin Uğrayacağı Finansal Yüklerin Azaltılmasına Yönelik Tedbirler Alınmalıdır
Depremden etkilenen mükelleflerce yapılmış ve yapılacak olan KDV iade taleplerinin hızlı bir şekilde yerine getirilmesi mükelleflere önemli maddi katkılar sağlayabilecektir. Bu nedenle, depremzede mükelleflerin vergi dairelerinden olan KDV ve diğer vergi iade alacak taleplerinin, herhangi bir limit ve şekil şartı aranmaksızın sadece KDV İade Kontrol Raporu sonucuna göre 15 gün içinde yerine getirilmesi için gerekli idari düzenlemelerin yapılmasında yarar görülmektedir.
Ayrıca Deprem felaketi nedeniyle defter ve belgeleri zayi olan mükelleflerin alış/satış belgelerinin tetkiki mümkün olmadığı gibi bunların kanuni defterleri üzerinden başka mükelleflerin iş ve işlemlerinin tetkiki de mümkün olamamaktadır. Bu nedenle, felaketinin yaşandığı 11 ilde bulunan vergi mükellefleri nezdinde gerek tanzim edilecek Yeminli Mali Müşavirlik tasdik raporları için gerekli olan karşıt inceleme çalışmalarının gerekse diğer illerdeki mükellefler hakkında tanzim edilecek tasdik raporları bakımından bu illerde bulunan mükellefler nezdinde yapılması gereken karşıt inceleme çalışmalarının, afet nedeniyle kanuni defter ve belgeleri zayi olan mükellefler bakımından, yapılması zorunluluğunun kaldırılması gerektiği ve bölgedeki mükelleflerden gerçekleştirilen mal ve hizmet alımlarına ilişkin KDV’nin beyanı mücbir sebep süresince uzadığından, diğer mükelleflerin KDV iadelerinin sonuçlandırılması sürecinde bölgedeki mükellefin söz konusu KDV yi beyan veya ödeme zorunluluğunun aranmaması ve KDV iade sistemlerinde bu yönde gerekli düzenlemelerin yapılması gerektiği değerlendirilmektedir.
Buna ilave olarak KDV Genel Uygulama Tebliğinin C.2.1.3. bölümünde yer alan açıklamalar gereğince; mücbir sebep ilan edilen deprem bölgesindeki illerde bulunan mükelleflerin, deprem bölgesi dışındaki illerdeki mükelleflerden kısmi tevkifat kapsamında mal (örneğin tevkifata tabi demir çelik ürünleri) satın almaları durumunda TEVKİFAT UYGULANMAYACAK, bir başka deyişle alıcı satıcıya KDV’yi tam olarak ödeyecektir. Ancak bu suretle tam KDV ödeyerek satın aldığı malları deprem bölgesi dışındaki mükelleflere satması halinde, hesaplayacağı KDV’nin bir kısmı alıcı (deprem bölgesi dışındaki) tarafından tevkif edilecek ve satıcıya ödenmeyecektir. Bu işlemler neticesinde; deprem bölgesindeki alıcı üzerinde tahsil edemediği KDV bir finansman yükü oluşturacaktır. Bu durumun bertaraf edilmesi için, ya bu durumdaki satışların da tevkifat kapsamından çıkarılması ve KDV’nin alıcıdan tam olarak tahsil edilmesi ya da deprem bölgesindeki ilk alıcının deprem bölgesi dışındaki mükelleflerden ilk alımı nedeniyle satıcının hesaplayacağı KDV’nin de tevkifat uygulaması kapsamına alınmasına (bir başka deyişle alıcının satıcıya KDV’yi tam olarak ödememesi bir kısmını tevkif etmesi) yönelik idari düzenlemelerin yapılmasında, özellikle deprem bölgesindeki mükellefler üzerinden KDV’nin finansman yükü olarak kalmasının önüne geçilmesi bakımından yarar görülmektedir.”
Yukarıda yer verdiğimiz ÖRNEĞİ Tebliğ değişikliği sonrasında analiz ettiğimizde:
Yapılan bu değişiklik ile özellikle deprem bölgesinde faaliyet gösteren mükelleflerin kısmi tevkifat kapsamında gerçekleştireceği mal ve hizmet alım-satımlarında ilk aşamalarda oluşabilecek KDV finansman yükünü bertaraf etmesi bakımından çok kıymetli bulduğumuzu ve bu çalışmanın yapılmasında emeği geçen başta Gelir İdaresi Başkanlığı yetkilileri ve ilgili önerilerde bulunan iş dünyası, sivil toplum kuruluşları, meslek örgütü yetkilileri büyük alkışı hak ediyor. Hepinizin emeğinize sağlık…
46 Seri No.lu Tebliğ ile yapılan düzenlemenin, yukarıda belirtilen oluşabilecek dezavantajlı durumu sona erdirmek ve normal koşullara bir an önce dönülmesi bakımından nasıl bir katkı sağlayacağını ortaya koyalım.
Örneğimizdeki alıcı X firması, vergi dairesine müracaatla mücbir sebep halinden çıkmayı talep ederek alım ve satım işlemlerini 1 Nisan 2023 tarihinden itibaren aşağıdaki şekilde yürütebilecektir:
ALIM işlemi: X Şirketi Y fabrikasından aldığı inşaat demiri için; 1.000.000 + %18 KDV’nin yarısı olan tutar olmak üzere 1.090.000 TL ödeme yapacaktır. Alıcı, mücbir sebep halini sona erdirdiği için KDV tevkifatı yapabilir hale geleceğinden, hesaplanan KDV’nin yarısını satıcıya ödemeyecek sadece geri kalan yarısını ilk aşamada ödeyecektir. Tevkif ettiği (ödemediği) 90.000 TL KDV’yi ise sorumlu sıfatıyla izleyen ay vergi dairesine vereceği 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan ederek ödeyecektir. Yapmış olacağı satışlara ilişkin hesaplanan KDV tutarından tevkifat sonrasında tahsil ettiği KDV tutarlarını (satım işleminde belirtilmiştir) 1 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edecek ve bu tutardan ödemiş olduğu toplam KDV’yi indirim konusu yapacaktır. Ayrıca indirim yoluyla telafi edemediği fazladan ödemiş olduğu KDV’yi de mücbir sebep halinin sona ermesini beklemeden, 1 No.lu KDV beyannamesini vereceği dönemde nakden veya mahsuben iade talebinde bulunarak finansman yükünü önemli ölçüde bertaraf edebilecektir.
SATIM işlemi: X şirketi KDV dahil toplam 1.090.000 TL ödeyerek ilk aşamada aldığı inşaat demirini, Mersin’deki inşaat firmasına sattığı için inşaat firması KDV tevkifatı yapacaktır ve X şirketine 1.000.000 TL + %18 KDV nin YARISI olan tutarı (90.000 TL) olmak üzere 1.090.000 TL ödeyecektir. Bu durumda X şirketinin alım sırasında ilk aşamada ödediği toplam tutar ile satış sırasında alıcıdan ilk aşamada tahsil ettiği toplam tutar aynı (1.090.000) olacaktır. Bu yönüyle ilk aşamada KDV tevkifatı nedeniyle X firması üzerinde ilave bir finansman yükü oluşturmayacak, ikinci aşamada sorumlu sıfatıyla ertesi ay 2 no.lu KDV beyannamesi ile fabrikaya ödemediği 90.000 TL tutarlı KDV’yi beyan ederek ödeyecek ve aynı ay 1 no.lu KDV beyannamesi ile bu tutarın kendisine iade edilmesine ilişkin vergi dairesine nakden veya mahsuben iade başvurusunu yapabilecek ve üzerindeki finansman yükünün bertaraf edilmesini talep edebilecektir.
Başka neler yapılabilir?
Deprem bölgesinde hayatın normale dönüşü için özellikle bölgedeki üretim potansiyelinin tekrar oluşmasını sağlamak üzere, bölgeden ayrılan iş gücünün bölgeye tekrar geri döndürülmesi ve bölgede ilave istihdamı teşvik edecek yeni uygulamaların da hayata geçirilmesinin elzem olduğunu paylaşmak isterim.
Bu konuda da ilgili idari düzenlemelerin bir kısmının (Kısa Çalışma Ödeneği vb.) yapılmış olduğunu ve halen yapılması gereken ilave çalışmaların bulunduğunu ve bunların ilgili kurum, kuruluş ve sivil toplum kuruluşları ile meslek örgütleri ile yapılacak ortak çalışmalarla hayata geçirilebileceğini düşünüyorum.
Sonraki yazımızda görüşmek dileğiyle…
Yazar: Abdullah Kiraz
Kaynak: https://www.ekonomim.com/