7186 Sayılı "Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun" ile Yapılan Değişiklikler
MEHMET YÜCEL - VERGİ MÜFETTİŞİ - 27 Ağustos 2019
MDERGI/8740A.011
(Eylül 2019 Sayı 189)
7186 SAYILI "GELİR VERGİSİ KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA
KANUN" İLE YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER
Dr. Mehmet YÜCEL |
Vergi Müfettişi |
Özet
Torba kanun birbirinden farklı konularda çok sayıda kanun maddesinin olağan yasama süreci dışında meclis tarafından değiştirilmesi, düzenlemesidir. Torba kanun, kanun hazırlık süreci ile parlamentodaki kanun görüşme sürecinde tasarruf sağlamak amacıyla yasama pratiğimize girmiş olan ve çok sayıda kanunda değişiklik yapan kanunlar için kullanılan bir kavramdır. Bu kanunlar genellikle "Bazı/ Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun" adı altında çıkarılmaktadır. Kısaca kamuoyunda "Torba Kanun" olarak nitelenen kanun tasarısı, olağan yasama süreci dışında birbirinden farklı konuda ve dolayısıyla birçok kanunda değişiklik öngören bir kanun yapım yöntemidir. Torba kanun, genelde "vergi, kamuya olan borçların yeniden yapılandırılması, sosyal güvenlik ve temel hak ve özgürlüklerle" ilgili konuları düzenlemek, değiştirmek amacıyla hazırlanmaktadır. İşbu yazımızda bir torba kanun niteliğinde olan 7186 sayılı Kanunla yapılan değişikliklere yer verilecektir.
Anahtar Kelimeler:7186 Sayılı Kanun, Hasılat Esaslı Vergileme, Varlık Barışı, Merkez Bankası İhtiyat Akçeleri, Değersiz Alacak, Finansal Yeniden Yapılandırma, Yurt Dışı Çıkış Harcı, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu
1.Giriş
Yürütme ve yürürlük maddeleriyle birlikte toplam 35 maddeden oluşan 7186 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun 19.07.2019 tarih ve 30836 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.7186 sayılı Kanunla; Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Yurt Dışına Çıkış Harcı Hakkında Kanun ile Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve diğer bazı Kanunlarda değişiklikler yapılmıştır.
Bu bağlamda söz konusu Kanunda; varlık barışı uygulaması; tahsil imkanı kalmaması nedeniyle kayıttan düşülen kredilerin değersiz alacak sayılması; faktoring şirketleri tarafından ayrılan özel karşılık tutarının gider olarak dikkate alınabilmesi; finansal yeniden yapılandırma düzenlemesinde vergi istisnaları; elektrik motorlu otomotiv üretilmesi/tercih edilmesinin vergisel yönden desteklenmesi; yurt dışı çıkış harcının artırılması; hasılat esaslı vergilemeye ilişkin vergi düzenlemelerine yer verilmiştir.
2.Hasılat Esaslı Vergilemeye Yönelik Düzenleme
Hasılat esaslı vergileme ilk olarak 6 Nisan 2018 tarihinde yayımlanan 7104 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 178 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 12nci maddesiyle, Katma Değer Vergisi Kanunu'nun mülga 38'inci maddesi yeniden düzenlenerek küçük ölçekli mükelleflere yönelik olarak getirilmiştir. Bu hükümden faydalanan katma değer vergisi mükellefleri, hasılatları üzerinden belirlenen oranda katma değer vergisi beyan edip ödeyerek yükümlülüklerini yerine getirmektedir.
7186 sayılı Kanun'un 1'inci maddesiyle benzer bir düzenleme şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan ve bu faaliyetlerinden kaynaklanan hasılatlarının tamamını elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla elde eden mükelleflerden talep edenlere de getirilmiştir. 7186 sayılı Kanunun 1'nci maddesiyle 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun mülga 113'üncü maddesi başlığıyla birlikte yeniden düzenlenmiştir. Buna göre, söz konusu mükelleflerin şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetlerinden elde ettikleri gayrisafi hasılatlarının (Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 38'inci maddesi kapsamında hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre vergilendirilen mükellefler için hesapladıkları KDV dahil tutarın) %10'u bu faaliyetlerine ilişkin vergiye tabi kazanç olarak esas alınacaktır. Vergiye tabi kazancınbusuretletespitindeilgilifaaliyeteilişkingiderlerdikkatealınmayacakvebukazanca herhangi bir indirim veya istisna uygulanmayacaktır.
Vergi uygulamalarının basitleştirilmesi, mükelleflerin vergiye uyum maliyetlerinin azaltılması bakımından 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nda yapılan bu düzenlemeyle; şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan ve bu faaliyetlerinden kaynaklanan hasılatlarının tamamını elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla elde eden mükellefler için hasılat esaslı kazanç tespiti yoluyla vergiye tabi kazancın tespitinin sağlanması amaçlanmaktadır. Bu düzenleme, şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan ve bu faaliyetlerinden kaynaklanan hasılatlarının tamamını elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla elde eden kurumlar vergisi mükellefleri için de geçerli bulunmaktadır.
Şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinden elde edilen hasılatların etkin bir şekilde kavranması ve vergilendirilmesinde geçmişten günümüze ciddi sorunlar ve zorluklar yaşanmaktaydı. Diğer bir ifade ile vergi idaresi bakımından şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinin hakkaniyetli bir şekilde vergilendirilememesi vergi sisteminin sorunlu alanlarından birisini oluşturmaktaydı. Bu bağlamda ş ehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinin hakkaniyetli bir şekilde vergilendirilebilmesi için ve söz konusu mükelleflerin vergiye gönüllü uyumlarının sağlanması içim çok önemli bir düzenlemedir. Ancak herkes tarafından bilindiği üzere, ülkemizde kayıtdışı ekonominin oranı çok yüksektir. Kayıtdışı ekonominin çok yüksek olması hasılat esaslı vergilendirme için en temel handikabını oluşturmaktadır. Zira hasılat esaslı vergilendirmenin belgesiz satışları yaygınlaştırma tehlikesi söz konusudur. Bundan dolayı faturasız satışları önlemek için ödemelerin mutlaka banka kanalıyla yapılması sağlanmalı ve nakit ödemelerde sınır çok daha aşağılara düşürülmelidir.
3.Varlık Barışına İlişkin Düzenleme
Ülkemizde son yıllarda vergi affı uygulamaları gibi varlık barışı uygulamaları da süreklilik kazanmıştır. Daha önceki dönemlerde 5811, 6111, 6486, 6736, 7143 sayılı Kanunlar ile gündeme gelen varlık barışı uygulaması şimdi de 7186 sayılı Kanun ile yine gündemdedir. Varlık barışı uygulaması ile gerçek veya tüzel kişilerin yurt dışında ve yurt içinde bulunan varlıklarının ülke ekonomisine kazandırılması ve bu varlıkların kayıt altına alınarak izlenebilir olması amaçlanmaktadır.
Varlık barışına ilişkin bundan önceki en son düzenleme, 18.05.2019 tarihinde yayımlanan 7143 sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun ile getirilmişti. Bir önceki varlık barışında beyan edilen varlıkların değeri üzerinden %2 oranında vergi tarh edilirken, bu düzenleme kapsamında %1 oranında vergi tarh edilmesi düzenlenmiştir. Son varlık barışı uygulamasına ilişkin olarak, 7186 sayılı Kanunun 2'nci maddesiyle 193 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici 90. madde eklenmiştir. Böylece 7143 sayılı Kanunun 13. maddesinde düzenlenen ve yapılan uzatmalarla 31.05.2019 tarihinde sona eren Yurtiçi ve Yurt Dışı Varlık Barışı Uygulaması, 7186 sayılı Kanunla 31 Aralık 2019 tarihine kadar uygulanmak üzere yeniden getirilmiştir.
3.1.Varlık Barışına İlişkin Düzenlemenin Kapsamı
Yeni varlık barışı kapsamına;
- Yurt dışında bulunan; para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları,
- Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sahip olunan ve yurt içinde bulunan ancak kanuni defter kayıtlarında yer almayan; para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazlar girmektedir.
Söz konusu varlıkların, hangi tarih itibariyle sahip olunduğunun bir önemi bulunmamaktadır. Diğer taraftan, yeni varlık barışı kapsamına, öncekilerden farklı olarak tam mükellefiyete tabi gerçek kişiler ile kurumların;
- Kanuni ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan kurumlara ilişkin iştirak hisselerinin satışından doğan kazançları,
- Kanuni ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan kurumlardan elde ettikleri iştirak kazançları,
- Yurt dışında bulunan iş yeri ve daimi temsilcileri aracılığıyla elde ettikleri ticari kazançları girmemektedir.
3.2. Yurt Dışında Bulunan Varlıklar
Yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarını, bu maddedeki hükümler çerçevesinde, 31/12/2019 tarihine kadar Türkiye'deki banka veya aracı kuruma bildiren gerçek ve tüzel kişiler, sözkonusu varlıkları serbestçe tasarruf edebileceklerdir. Banka ve aracı kurumlar, kendilerine bildirilen varlıklara ilişkin olarak %1 oranında hesapladıkları vergiyi, bildirimi izleyen ayın 15. günü akşamına kadar vergi sorumlusu sıfatıyla bir beyanname ile bağlı bulunduğu vergi dairesine beyan edecek ve aynı sürede ödeyeceklerdir. Bildirilen varlıkların, bildirimin yapıldığı tarihten itibaren 3 ay içinde Türkiye'ye getirilmesi veya Türkiye'deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi şarttır.
Bu varlıklar, yurt dışında bulunan banka veya finansal kurumlardan kullanılan ve 19/07/2019 tarihi itibarıyla kanuni defterlerde kayıtlı olan kredilerin en geç 31/12/2019 tarihine kadar kapatılmasında kullanılabilecektir. Bu takdirde, defter kayıtlarından düşülmesi kaydıyla, borcun ödenmesinde kullanılan varlıklar için Türkiye'ye getirilme şartı aranmaksızın bu madde hükümlerinden yararlanılabilecektir. 19/07/2019 tarihi itibarıyla kanuni defterlerde kayıtlı olan sermaye avanslarının, yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce Türkiye'ye getirilmek suretiyle karşılanmış olması hâlinde, söz konusu avansların defter kayıtlarından düşülmesi kaydıyla bu madde hükümlerinden yararlanılabilecektir. Vergi Usul Kanunu uyarınca defter tutan mükellefler, bu madde kapsamında Türkiye'ye getirilen varlıklarını, dönem kazancının tespitinde dikkate almaksızın işletmelerine dâhil edebilecekleri gibi aynı varlıkları vergiye tabi kazancın ve kurumlar için dağıtılabilir kazancın tespitinde dikkate almaksızın işletmelerinden çekebilirler.
3.3. Yurt İçinde Bulunan Varlıklar
Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sahip olunan ve Türkiye'de bulunan ancak kanuni defter kayıtlarında yer almayan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazlar, 31/12/2019 tarihine kadar vergi dairelerine beyan edilecektir.
Beyan edilen söz konusu varlıklar, 31/12/2019 tarihine kadar, dönem kazancının tespitinde dikkate alınmaksızın kanuni defterlere kaydedilebilecektir. Bu takdirde, söz konusu varlıklar vergiye tabi kazancın ve kurumlar için dağıtılabilir kazancın tespitinde dikkate alınmaksızın işletmeden çekilebilecektir.
Ayrıca, bu kapsamda beyan edilen taşınmazların ayni sermaye olarak konulmak suretiyle işletme kayıtlarına alınması hâlinde, sermaye artırım kararının beyan tarihi itibarıyla alınmış olması ve söz konusu kararın beyan tarihini izleyen onuncu ayın sonuna kadar ticaret siciline tescil edilmesi kaydıyla, bu madde hükümlerinden faydalanılabilecektir.
Vergi dairelerine beyan edilen varlıkların değeri üzerinden %1 oranında vergi tarh edilecek ve bu vergi, tarhiyatın yapıldığı ayı izleyen ayın sonuna kadar ödenecektir.
3.4. Ödenen Verginin Gider Yazılamaması
Bu kapsamda ödenen vergi, hiçbir suretle gider yazılamayacak ve başka bir vergiden mahsup edilemeyecektir. Türkiye'ye getirilen veya kanuni defterlere kaydedilen varlıkların elden çıkarılmasından doğan zararlar, gelir veya kurumlar vergisi uygulaması bakımından gider veya indirim olarak kabul edilmeyecektir.
3.5. Vergi İncelemesi ve Vergi Tarhiyatı Yapılmaması
Bu kapsamda bildirilen veya beyan edilen varlıklar nedeniyle hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmayacaktır.
Bu hükümden faydalanılabilmesi için; bildirilen veya beyan edilen tutarlara ilişkin tarh edilen verginin vadesinde ödenmesi, bildirilen varlıkların, bildirimin yapıldığı tarihten itibaren üç ay içinde Türkiye'ye getirilmesi veya Türkiye'deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi şarttır.
Türk vatandaşlarını yurt dışında 200 milyar dolardan fazla parası oluğu tahmin edilmektedir. Özellikle ekonomik krizin yaşandığı bir konjonktürde bu paraların ülke ekonomisine kazandırılması büyük önem arz etmektedir. Yurt dışından varlıkların getirilmesi veya yurt içi varlıkların defterlere kaydedilmesi nedeniyle; vergi incelemesi ve tarhiyatı, herhangi bir araştırma, inceleme, soruşturma ve kovuşturma yapılmayacak, vergi cezası ve idari para cezaları kesilmeyecek olması, mükellefleri bu yönde teşvik etme, cesaretlerini artırma ve gönüllü uyum düzeylerini artırma açısından son derece önemlidir. Ancak geçmişte çeşitli defalarca gündeme getirilen varlık barışı uygulamalarından hedeflenen sonuçların tam olarak elde edilemediği de aşikardır.
4.Merkez Bankası İhtiyat Akçelerinin Hazine'ye Aktarılmasına Yönelik Düzenleme
7186 sayılı Kanunun 6'ncı maddesiyle Merkez Bankası ihtiyat akçelerinin Hazine'ye aktarılmasına ilişkin bir düzenleme yapılmıştır. Söz konusu düzenleme ile 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu'na aşağıdaki geçici madde 12 eklenmiştir:
"GEÇİCİ MADDE 12 – Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar ayrılmış bulunan ihtiyat akçelerinin tamamı, birikmiş fevkalade ihtiyat akçelerinin ise son yılın kârından ayrılan kısmı hariç tamamı Genel Kurul kararı aranmaksızın Hazineye verilir."
Yapılan bu düzenlemeye göre; T.C. Merkez Bankasının düzenlemenin yürürlüğe girdiği 19 Temmuz 2019 tarihine kadar ayrılmış bulunan
- İhtiyat akçelerinin tamamı,
- Birikmiş fevkalade ihtiyat akçelerinin ise son yılın kârından ayrılan kısmı hariç tamamı Genel Kurul Kararı aranmaksızın Hazine'ye aktarılacaktır.
Yapılan bu yasal düzenleme Hükümet'in ekonomide yaşanan sıkıntılara uzun vadeli, yapısal çözümler aramak yerine, var olan Merkez Bankası kaynaklarını kısa vadeli amaçlarla kullanması nedeniyle eleştirilmektedir 1. Yine bu uygulama, para arzını ve buna bağlı olarak enflasyonu artıracağı ve bu kaynakların bütçe açığının kapatılması için kullanılacağı gerekçesiyle eleştirilmekte, hatta kefen parasının harcanması olarak değerlendirilmektedir.
5.Tahsil İmkanı Kalmaması Nedeniyle Kayıttan Düşülen Kredilerin/Alacakların Değersiz Alacak Sayılmasına Yönelik Düzenleme
7186 sayılı Kanunun 16. maddesiyle, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 53. maddesinde yapılan değişiklik ile özel karşılık ayrıldıktan sonra tahsil imkânı kalmaması nedeniyle kayıttan düşülen krediler, Vergi Usul Kanunu'nun 322nci maddesi hükümleri kapsamında değersiz alacak sayılacaktır.
Benzer şekilde, yine bu Kanunun 26'ncı maddesiyle, 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanununun 16 ncı maddesine eklenen 3 üncü fıkra ile özel karşılık ayrıldıktan sonra tahsil imkânı kalmaması nedeniyle kayıttan düşülen alacaklar, Vergi Usul Kanununun 322nci maddesi hükümleri kapsamında değersiz alacak sayılacaktır.
Söz konusu değişikliğe ilişkin madde gerekçesinde; tahsil imkânı kalmayan kredilerin zamanında kayıttan düşülmesinin özel karşılıkların takipteki kredilere oranı ve takipteki kredilerin toplam kredilere oranına ilişkin olarak finansal tablo kullanıcılarına daha doğru bilgi sunulmasını sağlayacağı; 1.1.2018 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren finansal araçlara ilişkin 9 numaralı Türkiye Finansal Raporlama Standardının da (TFRS 9) bir finansal varlığın tümüyle ve kısmen tahsil edilmesine ilişkin makul bir beklentinin bulunmadığı durumlarda, finansal varlığın defter değerinin doğrudan azaltılmasını gerektirdiği dikkate alınarak belirtilen hükmün karşılık mevzuatı ile ilişkisinin kurulması; kayıttan düşülen tutarların Vergi Usul Kanunu'nun 322'nci maddesi kapsamında değersiz alacak olarak kabul edilmesi ve mevzuatın, uluslararası standartların kayıttan düşmeye ilişkin kriterlerine uyumlu hale getirilmesi amacıyla değişiklik yapıldığı belirtilmektedir.
6.Faktoring Şirketleri Tarafından Ayırılan Özel Karşılık Tutarının Gider Olarak Dikkate Alınabilmesine Yönelik Düzenleme
1.1.2019 tarihinden geçerli olmak üzere, 5.12.2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 7061 sayılı Bazı Vergi Kanunları İle Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile finansal kiralama ve finansman şirketlerine, ayırdıkları özel karşılık tutarlarını gider yazmalarına imkan sağlanmış; ancak faktoring şirketleri bu kapsama dahil edilmemişti. 7186 sayılı Kanunun; 26'ncı maddesiyle, 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanununun 16'ncı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "Finansal kiralama ve finansman şirketleri" ibaresi "Şirket" şeklinde değiştirilerek, faktoring şirketlerine de ayırdıkları özel karşılık tutarını, kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alabilmelerine imkan tanınmıştır.
7.Finansal Yeniden Yapılandırma Uygulamasına Yönelik Düzenleme
7186 sayılı Kanunun 17'nci maddesiyle, 5411 sayılı Bankacılık Kanununa eklenen geçici 32'nci madde ile finansal yeniden yapılandırma düzenlemesi getirilmiştir. Buna göre,Türkiye'de faaliyette bulunan bankalar, finansal kiralama şirketleri, faktoring şirketleri ve finansman şirketleri ile bu maddede tanımlanan diğer finansal kuruluşlarla kredi ilişkisinde bulunan ve Kurum tarafından çıkarılan yönetmeliğe göre hazırlanan Çerçeve Anlaşmalarda belirlenen borçlular, bu kuruluşlar tarafından kullandırılmış olan kredilere ilişkin olarak alınacak tedbirlerle, geri ödeme yükümlülüklerini yerine getirebilmelerine ve istihdama katkıda bulunmaya devam etmelerine imkân verilmesini sağlamak amacıyla, dahil oldukları risk grubundaki diğer borçlularla bir bütün olarak veya kısmen yeniden yapılandırmaya tabi tutulabilecektir.Bu madde uyarınca yapılacak finansal yeniden yapılandırmalara ilişkin usul ve esaslar Kurum tarafından çıkarılan yönetmelik hükümleri çerçevesinde hazırlanan Çerçeve Anlaşmalar ile belirlenecektir. Bu madde hükümleri bu maddenin yayımı tarihinden itibaren iki yıl süreyle uygulanacaktır.
Bu maddeye göre yapılan Çerçeve Anlaşmaları ve bu Anlaşmalar kapsamında düzenlenen sözleşmelerde belirlenen esaslar uyarınca;
a)Yapılacak işlemler Harçlar Kanununa göre alınan harçlardan (yargı harcı dahil) ve düzenlenecek kâğıtlar (Çerçeve Anlaşmaları ve Sözleşmeler dahil) Damga Vergisi Kanununa göre alınan damga vergisinden,
b)Alacaklı kuruluşlar tarafından her ne nam altında olursa olsun tahsil edilecek tutarlar banka ve sigorta muameleleri vergisinden(BSMV),
c)Kullandırılan ve kullandırılacak krediler kaynak kullanımını destekleme fonundan (KKDF) istisna tutulmuştur.
Ayrıca; Kurumlar Vergisi Kanununun 5-1/(f) bendinde yer alan istisna hükmünün, kanuni takibe alınma şartı aranmaksızın alacaklı kuruluşlara ilgili varlıklarını Çerçeve Anlaşmaları ve düzenlenen Sözleşmeler kapsamında devreden kurumlar ile bu suretle ilgili varlıkları devralan söz konusu alacaklı kuruluşların bu varlıkları satışından doğan kazançları hakkında da uygulanması,
Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 17-4/(r) bendinde yer alan istisna hükmünün, ilgili varlıkların Çerçeve Anlaşmaları ve düzenlenen Sözleşmeler kapsamında alacaklı kuruluşlara devir ve teslimi ile bu suretle ilgili varlıkları devralan alacaklı kuruluşların bu varlıkları devir ve tesliminde de uygulanması düzenlenmiştir.
8.Ülkemizde Elektrik Motorlu Otomotiv Markası/Markalarının Üretilmesi ve Bu Araçların Yurt İçinde Tercih Edilirliğinin Vergisel Yönden Desteklenmesine Yönelik Düzenleme
7186 sayılı Kanunun 19. maddesiyle, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'na eklenen geçici 12. madde ile ülkemizde elektrik motorlu otomotiv markası/markalarının üretilmesinin ve bu araçların yurt içinde tercih edilirliğinin vergisel yönden desteklenmesi amacıyla düzenleme yapılmıştır. Buna göre, 6745 sayılı Kanun'un 80'inci maddesi kapsamında teşviklerden yararlanmasınakararverilenvebukapsamdaseraetkisiyaratanegzozgazısalimimintamamen ortadan kaldıracak teknolojilerin geliştirilmesi için münhasıran Türkiye'de gerçekleştirdikleri Ar-Ge faaliyetleri sonucunda geliştirdikleri elektrik motorlu taşıt araçlarını Türkiye'de imal eden mükelleflerin, bu yatırımları dolayısıyla Kanunun 32/A maddesi kapsamında hak kazandıkları yatırıma katkı tutarını, söz konusu malların ilk iktisabı dolayısıyla 31/12/2035 tarihine kadar vergi dairesine ödenen özel tüketim vergisinin (ÖTV), takvim yılının üçer aylık dönemleri itibarıyla bu mükelleflere kısmen veya tamamen, nakden ya da vergi borçlarına mahsuben ödenmesi suretiyle kullandırabilme hususunda Cumhurbaşkanına yetki verilmektedir.
9.Yurt Dışı Çıkış Harcı Tutarının Artırılmasına Yönelik Düzenleme
7186 sayılı Kanunun 20'nci maddesiyle, 8/3/2007 tarihli ve 5597 sayılı Yurt Dışına Çıkış Harcı Hakkında Kanun ile Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 1'inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "15 Türk Lirası" ibaresi "50 Türk lirası" şeklinde, "bu miktarı" ibaresi "bu miktarı üç katına kadar artırmaya veya" şeklinde ve yedinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir 2.Buna göre yapılan bu değişiklikle yurt dışına çıkış yapan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından çıkış başına alınan 15 TL harç miktarı 50 TL'ye çıkarılmış ve bu miktarın üç katına kadar artırılabilmesi hususunda Cumhurbaşkanına yetki verilmiştir.Ayrıca alınan harcın çıkış başına 15 lirasının Toplu Konut İdaresine aktarılması, kalan tutarın ise genel bütçeye gelir kaydedilmesi öngörülmüştür.
Başlangıçta geçici bir vergisi olarak ihdas edilen ve kaldırılması beklenen yurtdışı çıkış harç bedelinin, 15 liradan 50 liraya çıkartılmış olması, özellikle sürekli olarak yurt dışına gidip gelenlerin tepkisine neden olacağı aşikardır.
10.Yurtdışı Borçlanmasına Yönelik Olarak 3201 Sayılı Kanun'da Yapılan Düzenlemeler
Öte yandan 7186 sayılı Kanun'un 8, 9, 10,11,12 ve 13'üncü maddeleriyle 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkındaki Kanun'da bazı önemli değişiklikler yapılmıştır 3. 7186 sayılı Kanunla yapılan düzenlemelerle;
-Yurtdışı borçlanma prim oranı,
-Borçlanılan sürelerin kabul edileceği sigortalılık statüsü,
-Borçlanmada sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti,
ile ilgili değişiklik yapılmış ve belirtilen değişiklikler01.08.2019 tarihindeyürürlüğe girmiştir.
Yapılan bu değişikliklerle borçlanma prim oranı artırılmış ve borçlanılan sürelerin kabul edileceği sigortalılık statüsünde değişikliğe gidilerek yurtdışı borçlanması yoluyla SGK'dan emekli olma zorlaştırılmıştır. Yapılan bu düzenleme gurbetçilerimizin borçlanma ve emeklilik konularında hak kaybına uğramalarına neden olabilecektir.
11.Sonuç
7186 sayılıKanunla yapılan değişikliklerle;
- Bazı gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri için hasılat esaslı kazanç tespit usulü getirilmiştir.
- Yurt içi ve yurt dışı varlıklar için yeni bir barış imkânı getirilmiştir.
- Kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe giren 17'inci maddesiyle 5411 sayılı Bankalar Kanununa eklenen geçici 32'nci madde ile finansal güçlük içinde bulunan, ancak malî sisteme olan borçlarının yeniden yapılandırılması yoluyla faaliyetine devam etmesi olanak dahilinde olan firmalara, faaliyetlerini verimli bir şekilde sürdürebilecekleri bir ortamın sağlanması, bu şekilde ilgili firmaların ticarî faaliyetlerinin genişlemesi ve katma değer yaratmaya devam etmesi suretiyle ekonomiye yeniden kazandırılması, kapasite kullanımı ve istihdamın artırılması amaçlanmaktadır.
- Elektrik motorlu taşıt araçlarını imal edenlerin yatırıma katkı tutarlarının özel tüketim vergisine mahsubuna yetki verilmiştir.
- Yurt dışına çıkış harcı 50 TL'ye yükseltilmiş ve Cumhurbaşkanına bu miktarı üç katına kadar artırma yetkisi verilmiştir.
-Bankaların özel karşılık ayrıldıktan sonra tahsil imkânı kalmadığı için kayıttan düşülen kredileri değersiz alacak sayılacaktır.
-Yurt borçlanma prim oranı, borçlanılan sürelerin kabul edileceği sigortalılık statüsü, borçlanmada sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti ile ilgili değişiklik yapılmıştır ve belirtilen değişiklikler 01.08.2019 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Kaynakça
- 7186 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
- 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu
- 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu
- 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu
- 5411 sayılı Bankacılık Kanunu
- 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu
______________________________
1 Bu çerçevede Merkez Bankası ticari bankaların yürüttüğü bankacılık hizmetlerini de içermekle birlikte, bunları aşan ve ülkenin para, maliye politikalarına yön veren, enflasyon, Türk Lirası'nın değerini ve istikrarını korumayı hedefleyen faaliyetleri yürüten bir bankadır. Bu bankanın finansal yeterliliği, bağımsızlığı, uygulamalarındaki tutarlılık derecesi ülkeye ve ülke ekonomisine duyulan güveni/güvensizliği önemli ölçüde etkilemektedir.
2 Yurtdışı çıkış harcı, pul olarak verilmesi nedeniyle halk arasında bilinen adıyla yurtdışı çıkış pulu, 1999 Marmara depremi ve ardından 2001 yılında ülkemizde yaşanan ekonomik kriz döneminde getirilen vergilerinden biri olup daha sonra da kalıcı hale getirilmiştir. Yurtdışı çıkış harcı ödemeden yurtdışına çıkmanız mümkün değildir.
3 Türk vatandaşları ile doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybedenlerin Türk vatandaşı olarak yurt dışında geçen belli süreleri SGK'ya borçlanarak emekliliklerine saydırmaları şeklindeki uygulama yurtdışı borçlanması olarak nitelenmektedir.
----------o----------