Değersiz Alacak Olarak İndirim Konusu Olacak KDV'ye, Elektronik Ortamda Verilen KDV Beyannamesinde, Tarh Zamanaşımı Nedeniyle İzin Verilmemesi
FERHAT FAHRAN - YMM, E. BAŞ HESAP UZMANI - 29 Temmuz 2020
MDERGI/8729A.004
(AĞUSTOS 2020 Sayı 200)
DEĞERSİZ ALACAK OLARAK İNDİRİM KONUSU OLACAK KDV'YE,
ELEKTRONİK ORTAMDA VERİLEN KDV BEYANNAMESİNDE,
TARH ZAMANAŞIMI NEDENİYLE İZİN VERİLMEMESİ
" Gerçeği Bulan, Başkaları Başka Düşünüyor Diye, Onu Haykırmaktan Çekiniyorsa, Hem Aptal Hem de Alçaktır." Daniel DEFOE
Ferhat FAHRAN
YMM, Maliye E. Baş Hesap Uzmanı
Özet
7104 sayılı Kanunla KDV Kanunu'nun 29'uncu maddesine, 4'üncü fıkra eklenmiştir. Bu fıkraya göre, VUK'un 322'inci maddesine göre değersiz hale gelen KDV alacağının indi-riminin mümkün olacağı hüküm altına alınmıştır. Yaşanan somut bir olayda, 2013 yılında düzenlenen faturalara ilişkin alacaklar, 2019 yılında VUK'un 322'ıncı maddesine göre, de-ğersiz alacak haline gelmiştir. Ancak, 2019 yılı Aralık ayında elektronik ortamda düzenle-nen kasım ayına ilişkin KDV beyannamesinde, söz konusu KDV'nin indirimine müsaade edilmemiştir. Yukarıda da belirtildiği üzere programda, 2013 yılına ilişkin değersiz hale gelen faturaların bildirim tablosuna yazılmayacağı belirtilmiştir.
Anahtar Kelimeler: 7104 sayılı Kanun, değersiz alacaklar, KDV Kanunu 29/4'üncü Fıkra, KDV İndirimi, şüpheli alacak karşılığı, Türk Borçlar Kanunu zamanaşımı süreleri, V.U.K. 114 tarh zaman aşımı, elektronik ortamda verilen KDV beyannamesi, vergi alacağı, vergi doğuran olay.
1. Genel Açıklamalar
8 Nisan 2018 tarihli, 30383 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 7104 Sayılı Kanun'un 8'ıncı maddesinin (c) bendi; KDV Kanunu'nun 29'uncu maddesinin 3'numaralı fıkrasından sonra gelmek üzere, aşağıdaki fıkra eklenmiş ve mevcut (4) numaralı fıkra da buna göre teselsül ettirilmiştir. Eklenen fıkra aynen şöyledir; "VUK'un 322 inci maddesine göre değersiz hale gelen alacaklara ilişkin hesaplanan ve beyan edilen katma değer vergisi alacağın zarar yazıldığı vergilendirme döneminde indirim konusu yapılabilir. (Şu kadar ki Vergi Usul Kanununun 323'üncü maddesine göre, karşılık ayrılmak suretiyle gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınan katma değer vergisinin, bu fıkra kapsamında indirim konusu yapılabilmesi için, gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gelir olarak dikkate alınması şartıyla.)"
Öte yandan bilindiği üzere, VUK'un 322'ıncı maddesinde, "Değersiz Alacaklara" ilişkin hükümler yer almıştır;
Yasal düzenleme aynen şöyledir; "Kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkan kalmayan alacaklar değersiz alacaktır.
Değersiz alacaklar, bu mahiyete girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybederler ve mukayyet kıymetleriyle zarara geçirilerek yok edilirler.
İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin bu madde hükmüne giren değersiz alacakları, gider kaydedilmek suretiyle yok edilirler."
Yasa metninden de anlaşılacağı üzere, bilanço esasında kazancını tespit eden mükelleflerin, tahakkuk ettirdikleri alacaklarını zarar yazabilmeleri için, iki durumda imkan tanınmıştır. Birincisi; Kazai bir hüküm veya ikincisi; Kanaat verici vesikalardır. "Kazai bir hüküm" açık olmakla birlikte, Kanaat verici vesikaların tanımı ve ölçütleri yasada yer almamıştır.
Kazai bir hükmün varlığı ile ilgili bir tartışma söz konusu değildir. Zira, alacağın değersiz sayılması mahkeme kararı ile sabit olmuştur. Burada kazai bir hükümle kastedilen, yargının tüm aşamaları sonunda ulaşılan nihai hüküm kastedilmektedir. Öte yandan, değersiz alacak sayılmanın diğer alternatifi de, "Kanaat Verici Vesikadır." Kanaat verici vesikanın ne olduğu konusunda, VUK'ta net ve açık bir tanımlama mevcut değildir. Kanaat verici vesikaların neler olabileceği konusunda, gerek idarenin görüşü( verilen muktezalar), gerekse, yargının konuya ilişkin kararları ve değerlendirmelerimiz hakkında, Yaklaşım Dergisinin Eylül/2019 sayısında; "Alacağın Değersiz Hale Geldiğinin İspatında Kanaat Verici Vesikalar Sorunu" isimli makalemizde ayrıntılı açıklamalar ya-pıldığı için, bu yazımızda, konuya ilişkin bir açıklama yapmayacağız.
Karşılık ayrılıp da, daha sonra değersiz hale gelen veya doğrudan, doğruya değersiz hale gelen alacaklara ilişkin KDV'nin yukarıda anılan 7104 Sayılı kanunla, KDVK'nın 29'uncu maddesinde getirilen indirim hakkı, 322'ıncı maddenin uygulamasına büyük bir önem kazandırmıştır. Yaşanılan ekonomik kriz nedeniyle de, söz konusu alacağın kısmen de olsa, vergi tasarrufu yönünden telafisi, Kanun'un uygulamasını cazip hale getirmiştir.
Değersiz alacak sıfatını kazanmış ve Kanun'a göre indirim konusu olacak bir K.D.V. tutarı, elektronik ortamda verilen KDV beyannamesinde, aşağıda ayrıntılarını açıklayacağımız olayda, Kanuna göre indirim konusu olacak K.D.V.; 2013 yılına ilişkin faturalarda yer aldığı için, indirimine izin verilmemiştir. Oysa, 2014 yılına ilişkin faturalarda yer alan KDV tutarlarının ise, 2019 yılı beyannamesinde indirimine izin verilmiştir. Anlaşılıyor ki, bilgisayarın programlamasında hata yapılmıştır. Zira, VUK'un 114'üncü maddesindeki TARH ZAMANAŞIMI ile alacağın doğduğu tarih arasında hiçbir illiyet bağı yoktur. İşte yazımızın konusu; bu yanlışlığın mevzuat yönünden değerlendirilmesine ve İdarenin bu yanlışlığı düzeltmesi için gerekli açıklamaları içermektedir.
2. Olay
Limited Şirketi, mükellefi olduğu, ... Vergi Dairesi'ne yazdığı 25.12.2019 tarihli dilekçesinde özet olarak aynen şu açıklamalara yer vermiştir; 2013 yılında müşteriye kesilen faturalarda yer alan toplam ... TL tutarında hesaplanan KDV'Ller, ilgili dönemlerin KDV beyannamelerinde beyan edilmiş ve ödenmesi gereken KDV'lerde sürelerinde ödenmiştir. Yine ayni şekilde, 2014 yılında, ayni müşteriye kesilen faturalarda yer alan toplam ... TL hesaplanan KDV tutarları da, ilgili dönemin beyannamelerinde beyan edilmiş ve ödenmesi gereken KDV'ler de sürelerinde ödenmiştir.
Anılan limited şirket, 2016 yılında söz konusu alacaklı olduğu şirketten 2013 yılı ve 2014 yılına ilişkin alacaklarını gerek cari hesap, gerekse çekler olarak tahsil edememiştir. Bunun üzerine, söz konusu alacaklara ilişkin icra takipleri başlatarak VUK'un 323'üncü maddesi uyarınca, ayni yıl içinde şüpheli alacak karşılığı ayırmış ve zarar yazmıştır.
Keza, şirket tahsil edemediği alacaklar için şüpheli alacaklar karşılığı ayırıp, zarar yazarken, VUK'un 334 Seri no.lu Tebliği uyarınca da, faturalarda hesaplanan KDV'ler için de karşılık ayrılarak zarar yazılmıştır.
2019 yılında söz konusu alacakların; VUK 322'inci maddesine göre kanaat getirici vesikalara istinaden tahsilinin imkansız hale geldiği saptanmıştır. Bunun üzerine şirket, 2019 yılı aralık ayında ELEKTRONİK ORTAMDA verdiği kasım ayı KDV BEYANNA-MESİNDE, 7104 Sayılı Kanunla 29'uncu maddesine eklenen 4'üncü fıkrasına istinaden, İNDİRİM hakkını kullanmak istemiş, ancak, söz konusu KDV İNDİRİMİNE İZİN VERİLMEMİŞTİR. Öte yandan ayni beyannamede, yine kanaat verici vesikalara göre değersiz alacaklar sıfatını kazanan 2014 yılına ilişkin faturalarda yer alan söz konusu toplam KDV tutarının ise, İNDİRİMİNE İZİN VERİLMİŞTİR. Bunun üzerine şirket, karşılık ayrılarak zarar yazılmış 2014 Yılına ilişkin faturalarda yer alan, toplam KDV tutarını da gelir yazarak karşılık hesabını kapatmıştır.
Şirket ortaya çıkan bu durum üzerine, bağlı bulunduğu vergi dairesine yukarıda özet olarak açıklanan olayı dilekçe ile bildirerek, konunun açıklığa kavuşturulmasını istemiştir.
Dilekçe, 25.12.2019 tarihinde İlgili Vergi Dairesi'ne intikal ettirilmiş, yazının cevabı 29.06.2020 tarihinde gelmiştir.
3. Değerlendirmelerimiz ve Yapılması Gereken İşlem
Yukarıda açıklanan olaydan anlaşılacağı üzere, 2013 yılına ilişkin, değersiz alacak haline gelen ve karşılık ayrılarak zarar yazılan söz konusu KDV tutarının, 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren kanunla indirimine imkan verilmesi gerekirken verilmemesi, keza ayni mahiyette olan 2014 yılı KDV tutarlarının ise, 2019 yılında indirimine imkan verilmesi bize göre, BİR PROGRAM HATASIDIR. Zira, VUK'un 114'üncü maddesi tarh zamanaşımı olup, 2013 yılında, beş yıllık zaman aşımı süresi, 31.12.2018 tarihinde sona ermiştir. 2014 yılına ilişkin zaman aşımı süresi de 31.12.2019 yılında sona ermiştir. Anlaşılan o ki; bilgisayar programında; 2013 yılında tarh ve tahakkuk eden KDV'lerin idare tarafından tahsili için öngörülen beş yıllık zaman aşımı süresi, değersiz hale gelip, indirim konusu yapılabilecek KDV'lere de teşmil edilmiştir. Diğer bir deyişle programda, 7104 sayılı Kanunla, KDV Kanunu'nun 29'uncu maddesinde getirilen değişikliğe paralele bir düzenleme yapılmamıştır. Aşağıda ayrıntılı olarak açıklayacağımız üzere, bir alacağı değersiz kılan şartların tekemmülü ile kanundaki beş yıllık zaman aşımı süresi arasında hiçbir illiyet bağı mevcut değildir. Zira, VUK'taki zaman aşımı süresinin başlangıcı, şartları ve süresi kanun tarafından belirlenirken, bir alacağın değersiz alacak sıfatını kazanmasını tamamen koşullar belirler. Örneğin, borçlunun yurt dışına kaçması, alacağı değersiz hale getirirken, elbette, söz konusu şahsın yurt dışına hangi tarihte kaçacağı belli değildir. Bu tarih, hukuken talep edilebilir alacağın doğumundan hemen kısa bir süre olabileceği gibi, 15 yıl sonra da olabilir.
Olayın teorik olarak zamanaşımı yönünden analizini yapabilmemiz için, hem özel hukukta, hem de vergi hukukunda zamanaşımına ilişkin düzenlemeleri belirtmek yerinde olacaktır.
3.1. Türk Borçlar Kanunu'nda Zamanaşımı
3.1.1. Mahiyeti
Bilindiği gibi özel hukuk ilişkilerine ilişkin ZAMANAŞIMI; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 146 ila 161'inci maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bilindiği üzere, Zaman aşımı, alacaklının, alacağını yürürlükte olan hukuk düzeni içinde dava etme hakkını yitirmesi demektir. Diğer bir deyişle, alacak hakkının, belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Ödenmesi mümkün, fakat dava edilmesi mümkün olmayan alacaklardır. Hakimin zamanaşımını re'sen dikkate alması söz konusu değildir. Borçlu, zamanaşımı def'isinde bulunarak borcunu ödemekten imtina edebilir. Bu kaçınmaya karşı uygulanacak, her hangi bir hukuki yaptırım ve prosedür yoktur. Hukuk literatüründe bu tür borçlar, EKSİK BORÇ olarak tanımlanmaktadır. Zamanaşımına uğramış borçlar, kumar ve bahis ve bunlarla aynı nitelikte sayılan Borç ilişkileri, Evlenmeye aracılık simsarın ücreti, bu tür borçlara örnek olarak gösterilir. Bu tür borçların ödenmesi yerine, ifası kaim olmuştur. Ancak, ifa tamamen borçlunun ihtiyarına bağlıdır. Borçlu, zamanaşımına uğrayan borcunu kendi rızası ile öderse, borcun ifası gerçekleşmiş olur. Zamanaşımı Def'i ile borcunu ödemekten imtina ederse, alacaklının hukuken yapabileceği bir şey yoktur.
3.1.2. Zamanaşımı Süreleri
Öte yandan, iki zaman aşımı süresi vardır. Birincisi; 10 yıllık zaman aşımı, diğeri de 5 yıllık zamanaşımıdır. 10 yıllık zamanaşımı, TBK'nın 146'ıncı maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, her alacak 10 yıllık zaman aşımına tabiidir. Örneğin konumuza ilişkin olarak; Satış bedeline ilişkin alacağın zamanaşımı on yıldır. Diğer bir deyişle; fatura karşılığı borçlanılan tutar için, zamanaşımı 10 yıldır. Yine taşınmaz satışından, satış vaadi sözleşmelerinden kaynaklanan anlaşmazlıklarla ilgili zamanaşımı on yıldır.
Diğer zamanaşımı süresi 5 yıl olup, B.K. unun 147'ıncı maddesinde düzenlenmiştir. Kira bedelleri, anapara faizleri ve ücret gibi diğer dönemsel edimler ve yüklenicinin yükümlülüklerini ağır kusuruyla hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi, eser sözleşmesinden doğan alacaklar,( Müteahhit ile işveren arasındaki taahhüt sözleşmesi) beş yıllık zamanaşımına tabii alacaklara örnek olarak gösterilebilecek alacaklardır.
3.2. Vergi Hukukunda Zamanaşımı ve Süresi
Vergi Usul Kanunu'nun 2'inci bölümünde, "Zamanaşımı ve Terkin" başlığı altında, 113'üncü maddesinde, Zaman aşımının mahiyeti açıklanmıştır. Buna göre; Zaman aşımı süresi geçmesi suretiyle vergi alacağının kalkmasıdır. Zamanaşımı mükellefin bu hususta müracaatı olup, olmadığına bakılmaksızın hüküm ifade eder." Dikkat edilirse, VUK'taki zamanaşımının mahiyeti, Borçlar hukukundaki zamanaşımının hukuki sonucundan farklıdır. Zira, Borçlar hukukunda, zamanaşımı eksik borç hüviyetini kazanarak, mutlaka surette borcun def'i için borç-lunun ileri sürmesi şartı varken, Vergi Hukukunda, vergi alacağının def'i için, borçlunun zamanaşımı def'inde bulunmak zorunda değildir.
Yine, aynı Kanun'un, "Zamanaşımı Süreleri" başlığı altında düzenlenen 114'üncü maddesinde; " Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar." hükmü yer almıştır.
Yine ayni Kanun'un, 19'uncu maddesinde, vergi alacağının tanımı yapılmıştır. Buna göre Vergi alacağı, vergi kanunlarının vergiye bağladıkları olayın vukuu ve hukuki durumun tekemmülü ile doğar. Vergi alacağı, mükellef bakımından vergi borcunu teşkil eder." 20'ıncı maddesinde," Verginin tarhı ise, vergi alacağının kanunlarda gösterilen matrah ve nispetler üzerinden, vergi dairesi tarafından hesaplanarak, bu alacağı miktar itibariyle tespit eden idari muameledir." şeklinde tanımlanmıştır.
Öte yandan, VUK'un 2'inci maddesine göre, KDV'nin de, VUK'un hükümlerine tabii olduğu hüküm altına alınmıştır. Yine, KDV Kanunun 45'inci maddesinde, KDV sinin, beyannamenin verildiği günde beyanname posta ile gönderilmişse, vergiyi tarh edecek daireye geldiği tarihi takip eden yedi gün içinde tarh edilir. Ayni Kanun'un 41'inci maddesinde ise, beyanname verme zamanını, vergilendirme dönemini takip eden ayın 26'ıncı günü akşamına kadar verilip, ayni gün içinde de ödenmesi gerekir.
Bu bilgileri olayımıza teşmil ettiğimizde, Örneğin; 2013 yılının Ağustos ayında düzenlenen faturada, hesaplanan KDV, eylül ayının 26'ıncı günü akşamına kadar, beyannamede beyanı gerekmektedir. Bu durumda zamanaşımı, 2014 yılının eylül ayından itiba-ren başlayarak, 2018 yılının eylül ayında son bulacaktır. Olayımızda, değersiz hale gelen alacağa ilişkin KDV'nin 7104 sayılı Kanunla değişik 29'uncu maddesinin 4'üncü fıkrasına göre indirimine, 2019 yılının aralık ayında elektronik ortamda verilen KDV beyannamesinde izin verilmemiştir. Oysa, olayda yine ayni dönemde değersiz hale gelen, 2014 yılına ilişkin KDV'lerin ise, indirimine imkan verilmiştir. Görülüyor ki, GİB'in sitesinde, elektronik ortamda kabul edilen KDV beyannamesine ilişkin bilgisayar programında, bu kanuna ilişkin paralel bir düzenleme yapılmamıştır. Normal bir vergi alacağa ilişkin zamanaşımı mekanizması, değersiz alacaklara ilişkin indiriminde de çalışmaya devam etmektedir.
Öte yandan, yazımızın olay bölümünde de belirttiğimiz üzere, söz konusu sorun için ilgili Vergi Dairesine baş vurulan dilekçenin cevabı, Vergi Dairesi tarafından şirkete 29.06.2020 tarihinde yazı ve ekinde, GİB'in 24.06.2020 tarih ve E. 69317 sayılı yazısı ile cevaplanmıştır. Vergi Dairesi'nin cevabında, cevap yazısı ekinde GİB'in anılan yazısına atıf yapılarak işlem yapılması gerektiği bildirilmiştir. GİB'in yazısında özet olarak, KDV Kanunun değişik 29/4'üncü bendine göre, değersiz alacağa ilişkin indirim konusu yapılacak KDV'nin indiriminin mümkün olduğu, değersiz alacakların KDV indirimi uygulama-sında, ALACAĞIN DOGDUĞU TARİHİN BİR ÖNEMİNİN BULUNMADIĞI belirtilmiştir. Diğer bir deyişle, söz konusu faturadaki, değersiz alacak haline gelen KDV'nin indirimi ile VUK'taki ZAMANAŞIMI arasında herhangi bir İLLİYET bağı olmadığı ortaya konmuştur.
Ancak bu yazı üzerine, şirket tarafından söz konusu değersiz alacak olan KDV'nin indirimi için elektronik ortamda verilecek KDV beyanname programına girildiğinde, programda şu uyarı ile karşılaşılmıştır; " Ekler'de Değersiz Hale Gelen Alacaklara İlişkin Bildirim Tablosunun 1.Satırındaki Fatura Ve Benzeri Belgenin Tarih Alanına 2014'ten Önce Bir Tarih Gelemez"
Programda ortaya çıkan bu uyarının, yukarıda açıklanan VUK'un 114'üncü maddesiyle ilgili olduğu açıktır. Bu nedenle söz konusu programda, bu uyarının ortadan kaldırılması ve değersiz alacak konusu olan fatura ile ilgili bir tarih kısıtlaması olmaksızın indirim konusu olabilmelidir.
4. Sonuç
Yukarıdaki tespitlerimiz ve açıklamalarımızdan anlaşılacağı üzere, 7104 sayılı Kanunla KDV Kanunu!nun 29'uncu maddesine eklenen 4'üncü fıkrası ile VUK'un 322'ıncı maddesine göre değersiz alacak sıfatını kazanan, faturadaki hesaplanan KDV'nin indirimi mümkün hale gelmiştir. Ancak, elektronik ortamda verilen KDV beyannamesinde program, 2013 yılına ilişkin değersiz hale gelen KDV'nin indirimine imkan verilmemektedir. Program, yukarıda belirttiğimiz uyarıyı vermektedir. GİB'in yazısında da belirtildiği üzere, VUK'un 114'üncü maddesinde yer alan zamanaşımı ile değersiz alacak sıfatını kazanan KDV arasında bir illiyet bağı yoktur. Diğer bir deyişle, GİB'in ifade ettiği gibi, KDV indirimi uygulamasında, alacağın doğduğu tarihin bir önemi bulunmamaktadır.
Bu yazıyı yayımlanmak üzere Dergiye gönderdiğimizde, programda herhangi bir düzeltme olmamıştır. Yine programda ayni ibare yer almaya devam etmektedir.
Kaynakça
- Ferhat FAHRAN, Zamanaşımına Uğrayan Alacakların, Değersiz Alacaklar Sayılıp, Sayılmayacağı Konusunda Değerlendirmelerimiz." Lebib Yalkın Mevzuat Dergisi, 2019/KASIM, Sayı 191
- Ferhat FAHRAN, "Alacağın Değersiz Hale Geldiğinin İspatında Kanaat Verici Vesikalar Sorunu" Yaklaşım Dergisi, 2019/Eylül, Sayı-321
----------o----------