Gelir Vergisi Beyan Dönemi İçindeyken, 7162 Sayılı Kanun'la Gelir Vergisi Kanunu'na Eklenen Geçici 89. Madde ile İşçilere Getirilen Vergi İadesi Ne Anlama Gelmektedir?
MEHMET FİL - VERGİ MÜFETTİŞİ - 26 Şubat 2019
MDERGI/8746A.009
(Mart 2019 Sayı 183)
GELİR VERGİSİ BEYAN DÖNEMİ İÇİNDEYKEN, 7162 SAYILI KANUN'LA GELİR VERGİSİ KANUNU'NA
EKLENEN GEÇİCİ 89. MADDE İLE İŞÇİLERE GETİRİLEN VERGİ İADESİ NE
ANLAMA GELMEKTEDİR?
Mehmet FİL
Vergi Müfettişi
Özet
30/01/2019 tarih ve 30671 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 7162 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile bazı vergi kanunlarında değişiklik yapılmıştır.
7162 sayılı Kanunun 4. maddesi ile 193 sayılı Kanuna geçici 89.madde eklenmiştir. Bu madde ile, karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında işten ayrılma karşılığında yapılan ödemelerden kesilen gelir vergisinin iadesine ilişkin düzenle-meler yapılmıştır.
Bu makalemizde; karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında işten ayrılma karşılığında yapılan ödemelerden kesilen gelir vergisinin iadesine ilişkin düzenlemeler ve bu düzenlemelerin etkileri üzerinde durulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Karşılıklı sonlandırma sözleşmesi, ikale sözleşmesi, ücret, tazminat, iade, zamanaşımı
1. Giriş
İkale sözleşmesi yasalarımızda açıkça düzenlenmemiştir. Anayasadaki sözleşme özgürlüğünden kaynaklı böyle bir sözleşme türü ortaya çıkmıştır. İkale sözleşmesi, iş sözleşmesini sona erdirmek için işçi ve işveren arasında yapılan sözleşme olarak literatürde karşımıza çıkmaktadır.
Karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında işçiye yapılan kıdem tazminatı ödemelerinin GVK 25/7. maddedeki istisnadan yararlanıp yararlanmayacağı konusunda bir belirsizlik bulunmakta idi. Bu belirsizlik idarenin vermiş olduğu özelgelerde de kendini göstermektedir.
Bu makalemizde; karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında işten ayrılma karşılığında yapılan ödemelerden kesilen gelir vergisinin iadesine ilişkin düzenlemeler ve bu düzenlemelerin etkileri üzerinde durulacaktır.
2. Yasal Mevzuat
193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 1. maddesinde gerçek kişilerin gelirlerinin gelir vergisine tabi olduğu, gelirin bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olarak belirlendiği; 2. maddesinde gelire giren kazanç ve iratların ticari kazançları, zirai kazançlar, ücretler, serbest meslek kazançları, gayrimenkul sermaye iratları, menkul sermaye iratları ve diğer kazanç ve iratlar olarak tadat edildiği açıklanmıştır. Aynı Kanun'un 61. maddesinde, ücretin, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler olduğu; ikinci fıkrasında, ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olmasının veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartıyla kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunmasının onun mahiyetini değiştirmeyeceği belirtilmiştir. Aynı Kanun'un 94. maddesinin 1. fıkrasının 1. bendinde de, hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61. maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç) 103 ve 104. maddelere göre tevkifat yapılacağı öngörülmüştür.
193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 61/7.maddesi 21.03.2018 tarihli ve 7103 Sayılı Kanun'un 7. maddesi ile değiştirilmiş olup; yapılan değişiklik 27.03.2018 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. Kanun maddesinin değiştirilmiş son hali; "Hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra; karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında ödenen tazminatlar, iş kaybı tazminatları, iş sonu tazminatları, iş güvencesi tazminatları gibi çeşitli adlar altında yapılan ödemeler ve yardımlar ücret sayılır" Şeklindedir.
193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 25/7 maddesi 21.03.2018 tarihli ve 7103 Sayılı Kanun'un 5. maddesi ile değiştirilmiş olup; yapılan değişiklik 27.03.2018 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. Kanun madde-sinin değiştirilmiş son hali "25/8/1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanunu ve 20/4/1967 tarihli ve 854 sayılı Deniz İş Kanununa göre ödenmesi gereken kıdem tazminatlarının tamamı ile 13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanuna göre ödenen kıdem tazminatlarının hizmet erbabının 24 aylığını aşmayan miktarları (Hizmet ifa etmeksizin ödenen ücretler tazminat sayılmaz.)" şeklindedir.
7162 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile 193 sayılı Kanun'a geçici 89. madde eklenmiştir. Geçici 89. maddeye göre; 27/3/2018 tarihinden önce karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında ödenen tazminatlar, iş kaybı tazminatları, iş sonu tazminatları, iş güvencesi tazminatları gibi çeşitli adlar altında yapılan ödemeler ve yardımlar üzerinden tevkif edilerek tahsil edilen gelir vergisi, hizmet erbabının düzeltme zamanaşımı süresi içerisinde tarha yetkili vergi dairelerine başvurmaları ve dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri şartıyla 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun düzeltmeye ilişkin hükümleri uyarınca red ve iade edilir.
Gelir İdaresi Başkanlığı'nın, 15.12.2010 tarih ve B.07.1.GİB.4.99.16.02-GVK-94-53 sayılı Özelgesinde; "ödenen kıdem tazminatının, çalışanın geçmişte işverene verdiği hizmet karşılığı yıpranmasının bedeli olarak ödenen bir tazminat niteliğinde olduğu düşünüldüğünde, tarafların iş sözleşmesini karşılıklı olarak anlaşmak suretiyle sona erdirmesi dolayısıyla, çalışana genellikle o işyerindeki çalışma süresi de dikkate alınarak yapılan ödemenin, aynı mahiyette bir kıdem tazminatını içerdiğinin kabulü gerekir. Dolayısıyla, iş akdinin taraflarca karşılıklı
olarak anlaşılmak suretiyle sona erdirilmesi dolayısıyla çalışana ödenmesi öngörülen tutarın; İş akdinin 1475 sayılı Kanunun 14 üncü maddesi uyarınca fesh edilmesi halinde aynı çalışanın hak edeceği kıdem tazminatına tekabül eden kısmının Gelir Vergisi Kanununun 25 inci maddesinin 7 nci bendi uyarınca kıdem tazminatı olarak dikkate alınması ve bu çerçevede söz konusu tutarın gelir vergisinden istisna edilmesi gerekmektedir." denmektedir.
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın, 03.06.2008 tarih ve 12268 sayılı Özelgesinde; işçiyle işveren arasında karşılıklı anlaşmalı olarak yapılacak ikale sözleşmesi neticesinde ödenen kıdem tazminatının eski İş Kanunu'nun 14. maddesinde tanımı yapılan kıdem tazminatı kapsamına girmediği belirtilerek GVK'nın 25/7. maddesine göre vergiden istisna edilmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle, anlaşmalı olarak yapılan ikale sözleşmesiyle verilen kıdem tazminatlarının ücret olarak değerlendirilerek GVK'nın 61, 94, 103 ve 104. maddeleri gereğince tevkif suretiyle vergilendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Davacının iş akdinin işverenle aralarında düzenlenen protokol sona erdirilmesi nedeniyle iş güvencesi tazminatı adı altında ödenen tutar üzerinden kesilen gelir vergisinin iadesi istemiyle yapılan şikayet başvu-rusunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır. İstanbul 5. Vergi Mahkemesinin 26.12.2013 gün ve E:2013/2099, K:2013/3025 sayılı kararıyla; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesine göre, ücret ve ücret sayılan ödemelerin çalışanın işverene bağlılığı ve hizmet karşılığı sağlanan para ve parayla temsil edilebilen ödemeler olduğu ve ancak ücret veya ücret niteliği taşıyan ödemelerden tevkifat yapılacağı, dava konusu kesintinin ait olduğu tazminat, davacının çalıştığı şirketin işçi azaltma yoluna gitmesi sonucu iş akdinin fesh edilmesi nedeniyle yasal bir zorunluluk olmaksızın davacıya işsiz kalması sebebiyle yardım amaçlı yapılan bir ödeme olduğundan ücret sayılan ödemelerin ortak özelliğini taşıdığından bahsedilemeyeceğinden, yapılan kesintide açık bir vergilendirme hatası olduğundan tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Gelir İdaresi Başkanlığı'nca, Kararın hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenmiştir. Danıştay 4. Dairesi'nin Esas 2014/3676, 13.12.2016 tarih ve 2016/4376 Sayılı kararında; Gelir İdaresi Başkanlığı haksız bulunarak idarenin temyiz talebi reddedilmiştir.
3. Değerlendirme
İkale sözleşmesi yasalarımızda açıkça düzenlenmemiştir. Anayasadaki sözleşme özgürlüğünden kaynaklı böyle bir sözleşme türü ortaya çıkmıştır. İkale sözleşmesi, iş sözleşmesini sona erdirmek için işçi ve işveren arasında yapılan sözleşme olarak literatürde karşımıza çıkmaktadır.
7162 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile 193 sayılı Kanun'a geçici 89.madde eklenmiştir. Geçici 89. maddeye göre; 27/3/2018 tarihinden önce karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında ödenen tazminatlar, iş kaybı tazminatları, iş sonu tazminatları, iş güvencesi tazminatları gibi çeşitli adlar altında yapılan ödemeler ve yardımlar üzerinden tevkif edilerek tahsil edilen gelir vergisi, hizmet erbabının düzeltme zamanaşımı süresi içerisinde tarha yetkili vergi dairelerine başvurmaları ve dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri şartıyla 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun düzeltmeye ilişkin hükümleri uyarınca red ve iade edilecektir.
21/3/2018 tarihli ve 7103 sayılı Kanun'la 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 61. maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen 7 numaralı bent ile hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra, karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında ödenen tazminatlar, iş kaybı tazminatları, iş sonu tazminatları, iş güvencesi tazminatları gibi çeşitli adlar altında yapılan ödemeler ve yardımların 193 sayılı Kanun'un uygulamasında ücret sayılacağı, 27/3/2018 tarihinden itibaren yürürlüğe girmek üzere hüküm altına alınmıştı. Aynı şekilde, 7103 sayılı Kanun'la 193 sayılı Kanun'un 25. maddesinin birinci fıkrasının 7 numaralı bendinde yapılan değişiklikle de bu tazminatlara uygulanacak istisna açıklığa kavuşturul-muştu. Ancak, 7103 sayılı Kanun'un yayımından önceki dönemler için bu ödemeler üzerinden gelir vergisi kesintisi yapılıp yapılmayacağı konusunda bir belirsizlik bulunmakta idi. Bu belirsizlik, makalemizin yasal mevzuat bölümünde belirtildiği üzere idarenin vermiş olduğu özelgelerde de kendini göstermektedir. Bu ödemeler üzerinden yapılan gelir vergisi kesintilerinin iadesine yönelik olarak çok sayıda dava açılmış ve açılmaya da devam etmektedir. Açılan davalarda yargı organlarınca idare aleyhine verilen kararlar müstakar hale gelmiştir. Danıştay 4. Dairesi'nin Esas 2014/3676, 13.12.2016 tarih ve 2016/4376 Sayılı kararında da Gelir İdaresi Başkanlığı haksız bulunarak idarenin temyiz talebi reddedilmiştir. Yapılan bu düzenlemeyle, mükelleflerle idare arasındaki bu ihtilafların sonlandırılması, idarenin ve yargının iş yükünün azaltılması, bütçeye yük oluşturan faiz, yargılama giderleri ve vekalet ücreti ödemelerinin önüne geçilmesi amacıyla, 27/3/2018 tarihinden önce işten ayrılan hizmet erbabına, karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında yasal haklarına ek olarak ödenen tazminatlar, iş kaybı tazminatları, iş sonu tazminatları, iş güvencesi tazminatları gibi çeşitli adlar altında yapılan ödemeler ve yardımlardan yapılan gelir vergisi kesintisinin red ve iadesi sağlanmıştır. Karşılıklı sonlandırma sözleşmesi ve ikale sözleşmesi kapsamında yapılsa dahi ek tazminat niteliğinde olmayan ihbar tazminatı, normal ücret, yıllık izin ücreti, geçmiş veya mevcut dönemdeki çalışmalar karşılığı yapılan hizmet primi ve ikramiye ödemeleri ile ücret kapsamında olan benzeri ödemelerden kesilen gelir vergisinin iade edilmesi söz konusu değildir. Ayrıca, maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirleme konusunda Hazine ve Maliye Bakanlığı'na yetki verilmiştir. Bakanlık bu madde kapsamında kesilen gelir vergisinin iadesi konusunda henüz düzenleyici bir işlem ortaya koymamıştır.
4. Sonuç
27 Mart 2018'den önce karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında ödenen tazminatlar, iş güvencesi tazminatları gibi çeşitli adlar altında ödenen tutarlar üzerinden kesilen gelir vergisi iade edilecektir. İade talebinde bulunacak olan kişilerin dava açmamaları, dava açmışlarsa açılmış davalardan vazgeçmeleri gerekmektedir. Düzenlemeden yararlanmak isteyenlerin vergi dairelerine başvurması ve iadeyi talep etmesi gerekmektedir. Beş yıllık zamanaşımı süresi dikkate alınarak başvuru yapanların iadesi gerçekleştirilecektir. Hazine ve Maliye Bakanlığı bu kapsamda kesilen gelir vergisinin iadesi konusunda henüz düzenleyici bir işlem ortaya koymamış ve iadenin nasıl yapılacağı konusunda usul ve esasları belirlememiştir. Binlerce vatandaşı, işçi ve işvereni ilgilendiren uyuşmazlık konusu bu olayın yasal düzenlemeyle çözüme kavuşturulması, mahkemelerdeki yoğunluğu azaltacak ve vatandaşlarımıza herhangi bir dava ikame etmeye gerek kalmaksızın 27.03.2018 tarihinden önce kesilen gelir vergilerini geri alma imkanı sağlayacaktır.
Kaynakça
- 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu
- 7103 Sayılı Vergi Kanunları İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
- 7162 sayılı Gelir Vergisi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
- İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın, 03.06.2008 tarih ve 12268 sayılı Özelgesi
- Gelir İdaresi Başkanlığı'nın, 15.12.2010 tarih ve B.07.1.GİB.4.99.16.02-GVK-94-53 sayılı Özelgesi
- T.C.Danıştay 4. Dairesi'nin Esas 2014/3676, 13.12.2016 tarih ve 2016/4376 Sayılı Kararı
----------o----------