Personal Training Hizmetlerinin Vergilendirilmesi
MEHMET SARI - VERGİ MÜFETTİŞ YRD. - 24 Temmuz 2018
MDERGI/8753A.007
(Ağustos 2018 Sayı 176)
PERSONAL TRAINING HİZMETLERİNİN VERGİLENDİRİLMESİ
Mehmet SARI
Vergi Müfettiş Yardımcısı
Özet
Gündelik hayatta giderek yaygınlaşan "Personal Training" hizmetlerinin; mesleki bilgi ve ihtisas gerektirmesi nedeniyle bir serbest meslek işi olduğu açık olmakla birlikte Gelir Vergisi Kanunu açısından elde edilen kazancın ne olduğu konusu hizmetin yapılış şekli ve kapsamına göre farklılık gösterebilmekte; dolayısıyla GVK, KDV ve VUK açısından farklı sonuçlar doğurabilmektedir. Hal böyleyken spor salonlarında ve internet ortamında sunulan ve de kayıt dışılığın yaygın olduğu bu hizmetlerin karşılığında vergilendirme süreci hakkında bilgisi olmayan personal trainerlerin Vergi Usul Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ve Katma Değer Vergisi Kanunu açısından cezai müeyyidelere maruz kalmaması için konuya hassasiyet göstermeleri önem arz etmektedir.
Anahtar Kelimeler: Personal training, personal trainer, spor, fitness, serbest meslek kazancı, arızi serbest meslek kazancı.
1. Giriş
Fitness, gym (jimnastik) adları altında kurulan spor salonlarında salon üyelerine genel olarak kardiyo çalışması, ağırlık çalışması, pilates, crunch dersleri ve zumba gibi alanlarda spor yapma seçeneği sunulmaktadır. Daha profesyonel bir destek almak isteyen üyeler ise aylık veya yıllık olarak ödedikleri üyelik aidatı dışında ek bedel dahilinde personal training hizmeti talep edebilmektedirler. Personal Training (Kısaltılmış ismiyle PT olarak da anılmaktadır) kelime anlamıyla "Kişiye Özel Antrenman" ya da "Bireysel Antrenman" olarak bilinmektedir. Profesyonel eğitmen desteği ile birebir uygulanan egzersiz programlarına "Personal Training" denirken, desteği sağlayan eğitmene de "Personal Trainer" yani "Kişiye Özel Antrenör" denir. Personal trainerlar, sporcu beslenmesi ve egzersiz programları konusunda belirli seviyede eğitim almış kişilerdir. Yani bu işin üniversitesini (BESYO ve denklikleri) okumuş, anatomi, kinesiyoloji (hareket sistemi ve iskelet bilimi), insan fizyolojisi gibi konularda uzman olmuş veya sertifika almış kişilerden olmaları esastır. Bu sistem yakından eğitim diyebileceğimiz spor salonu içerisinde bire bir danışmanlık şeklinde gerçekleştirilebildiği gibi uzaktan (online) eğitim şeklinde de gerçekleştirilebilmektedir. Online eğitimden kasıt; cep telefonundan direkt iletişim, whatsapp, facebook, skype vs. gibi sosyal medya araçlarıyla eğitimin yürütülmesi ve kişinin yönlendirilmesidir.
Personal trainerlar tarafından verilen personal training hizmetleri ile kişilerin hedeflerine yönelik olarak bir antrenman programı ve beslenme programı düzenlenmektedir. Bu programlar kişiye yönelik özel olarak hazırlanmaktadır. Programın hazırlık sürecinde kişinin yaş, cinsiyet, boy, kilo, vücut yağ oranı, stres seviyesi, spor geçmişi ve günlük fiziksel aktivite durumu gibi unsurlar göz önüne alınarak vücut analizleri yapılmakta ve bu doğrultuda bir antrenman, beslenme programı düzenlenmektedir. Gerekli programlar yapıldıktan sonra kişinin bu programa harfiyen uyabilmesi için personal trainerlar kişiyi sıkı takip altına alırlar. Antrenörler egzersizlerin yapılış şeklinden (egzersiz formu) besin makrolarına (protein, karbonhidrat, yağ) ve beslenmede günlük alınması gereken kalori miktarına kadar ayrıntılı olarak her detaya dikkat ederler ve tüm eğitim sürecince kişinin motivasyonunu artıracak ve koruyacak şekilde gerekli desteği sağlarlar.
Günümüzde özellikle fitness salonlarında ve internet ortamında giderek yaygınlaşan personal training hizmetlerinin vergilendirilmesi bu makalenin konusunu oluşturmaktadır. Konu ile ilgili olarak Gelir Vergisi Kanunu 1 ve Katma Değer Vergisi Kanunu'nda 2 yer alan hükümler doğrultusunda vergilendirme sürecinin nasıl olması gerektiği hususlarına açıklık getirerek, Vergi Usul Kanunu 3 açısından dikkat edilmesi gereken hususlara yer vereceğiz.
2. Vergi Mevzuatı Açısından Değerlendirme
2.1. Gelir Vergisi Kanunu Yönünden
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'na göre; gerçek kişilerin gelirleri gelir vergisine tâbidir. Gelir, bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarıdır. Mükellefler, ikinci maddede yazılı kaynaklardan bir takvim yılı içinde elde ettikleri kazanç ve iratları bu kanunda aksine bir hüküm olmadıkça yıllık beyanname ile bildirime konu ederler. Bu kanuna göre beyanı gereken gelirlerin yıllık beyannamede toplanması zorunludur. Beyanı gerekmeyen gelirlerin istisna kapsamına girmediği durumlarda ise tevkif usulüyle vergilendirilmesi söz konusu olabilmektedir.
Gelir Vergisi Kanunu'nun 37. maddesinde; her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtilmiş olup, söz konusu maddede bentler halinde sayılan fıkralarda ticari kazancın elde edilip edilmediğinde devamlılık unsurundan bahsedilmektedir. Devamlılık unsuru devamlılık kasıt ve niyeti ve muamelede çokluk ilkeleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Maliye idaresine göre devamlılık unsurundan kasıt; bir takvim yılında aynı faaliyetin birden fazla kez yapılması veya bir takvim yılında bir kez yapılmasına rağmen ertesi takvim yıllarında da aynı faaliyetin varlık göstermesidir. Devamlılık unsuru olmasa bile ticari işletmelerin kazanç sağlama amacı veya kazanç sağlama potansiyeli varsa elde edilen kazancın ticari kazanç olarak kabul edilmesi icap eder. Eğer yapılan faaliyet organizasyon gerektiriyorsa devamlılık unsurunun olup olmadığına bakılmaksızın elde edilen kazanç ticari kazanç olacaktır. Ticari organizasyondan kasıt; faaliyetin icra edilmesi için işyeri açılması, işçi çalıştırılması ve ticaret siciline kaydolunması gibi emarelerin bulunmasıdır. Son olarak yapılan faaliyetin emek ve sermaye faktörlerine de dayanıyor olması gerekmektedir. Sadece sermayeye bağlı olarak doğan gelir unsurları menkul sermaye iradı ve gayrimenkul sermaye iradı; emeğe bağlı olarak doğan gelir unsurları ücret ve serbest meslek erbabı olup, ticari ve zirai kazançlar emek ve sermaye karışımı bir kaynağa bağlı olarak doğar. 4 Ticari kazançta elde etme tahakkuk ilkesine dayanmaktadır. Yani yapılan faaliyet sonucunda tahsilat yapılmasa bile gelir ve giderin mahiyet ve tutar itibariyle kesinleşmesi, hukuken o gelire alacaklı olmak o gelirin elde edilmiş sayılması için yeterlidir. Saymış olduğumuz bu özellikler (devamlılık kriteri, ticari organizasyon, emek-sermaye bileşimi) bulunmuyorsa yapılan ticari faaliyetten elde edilen gelirin Gelir Vergisi Kanunu'nun 82/1. maddesine göre arızi ticari kazanç olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Bilindiği üzere Gelir Vergisi Kanunu'nun 82. maddesinin 1,2,3 ve 4 numaralı bentlerinde yazılı olan kazançlar (henüz başlamamış olan ticari, zirai, veya mesleki bir faaliyete hiç girişilmemesi ile ihale, artırma ve eksiltmelere iştirak edilmemesi karşılığında elde edilen kazançlar hariç) toplamının 27.000,00 5 liralık kısmı (2018 yılı) gelir vergisinden müstesnadır.
Gelir Vergisi Kanunu'nun 61. maddesinde, ücretin işverene tabi belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler olduğu, ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunmasının ücretin mahiyetini değiştirmeyeceği belirtilmiştir. Ayrıca ücretlerin Gelir Vergisi Kanunu'nun 94, 101 ve 103. maddelerine göre vergilendirilmesi esastır. Ücretlerde elde etme hukuki ve ekonomik tasarruf ilkesine dayanmaktadır. Hukuki tasarruf; gelir sahibinin hukuken o alacağa yönelik talepte bulunma hakkını, ekonomik tasarruf ise; o gelirin sahibinin emrine amade kılınmasını ifade eder. 6
Gelir Vergisi Kanunu'nun 65. maddesinde ise, her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançların serbest meslek kazancı olduğu, serbest meslek faaliyetinin sermayeden ziyade şahsi mesaiye ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılarak gerçekleştiği, aynı Kanun'un 66. maddesinde serbest meslek faaliyetini mutat meslek halinde ifa edenlerin serbest meslek erbabı olduğu, serbest meslek faaliyetinin yanında meslekten başka bir iş veya görev ile devamlı olarak uğraşılmasının bu vasfı değiştirmeyeceği belirtilmiştir. 221 No'lu Gelir Vergisi Genel Tebliği'ne göre; bir faaliyetin serbest meslek faaliyeti olarak kabul edilebilmesi için, yapılan faaliyetin sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi ve mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanması, bir işverene bağlı olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yerine getirilmesi ve devamlılık arz etmesi gerekmektedir. Ayrıca bir kimsenin serbest meslek erbabı olabilmesi için hem serbest meslek faaliyetinde bulunması hem de bu faaliyeti mutad meslek halinde yapması gerekmektedir. Serbest meslek kazançları, aynı Kanun'un 67. maddesine göre bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan fark olduğu, serbest meslek erbabının mesleki kazançlarını Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tuttukları serbest meslek kazanç defterine istinaden tespit edecekleri belirtilmiştir. Serbest meslek kazancında elde etme tahsil esasına (fiili tasarrufa) dayanmaktadır. Bir hizmet verilmiş ve tamamlanmış olsa da serbest meslek erbabı söz konusu hizmet karşılığını tahsil etmediği sürece elde etme gerçekleşmiş olmaz. Eğer ki yapılan serbest meslek faaliyeti arızi nitelik taşıyorsa elde edilen kazanç Gelir Vergisi Kanunu'nun 82 maddesinin 4. fıkrasına göre diğer kazanç ve irat olarak vergilendirilecektir. Daha önce arızi ticari kazanç ile ilgili hükümlerde de bahsettiğimiz üzere elde edilen arızi serbest meslek kazancının 27.000,00 liralık kısmı vergiden müstesna olacaktır. Maliye idaresi yayınlamış olduğu 221 No'lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde ve cevaplamış olduğu özelgelerde serbest meslek kazancı ile arızi serbest meslek kazancı ayrımını "devamlılık" ve "mutatlık" unsurlarına göre belirlemektedir. Yapılan serbest meslek faaliyeti devamlı olarak yapılıyorsa ve mutat meslek halinde ifa ediliyorsa başka bir gelir türü elde edilip edilmediğine bakılmaksızın elde edilen kazanç serbest meslek kazancı olacaktır. Eğer yapılan faaliyet devamlılık içermiyorsa veya mutat meslek şeklinde ifa edilmiyorsa yapılan faaliyet serbest meslek faaliyeti olması olmasına rağmen elde edilen kazanç arızi serbest meslek kazancı olacaktır. Devamlılık unsuru ile ilgili açıklamalarımızı daha önce yaptığımızdan ötürü tekrardan bu bölümde yer verilmeyecektir. Mutatlık ise; kişinin geçimini esasen o işten sürdürüyor olması ve asıl işinin o olması anlamına gelmektedir.
Gelir Vergisi Kanunu'nun "Toplama Yapılmayan Haller" başlıklı 86. maddesinde, aşağıda belirtilen gelirler için yıllık beyanname verilmeyeceği, diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde bu gelirlerin beyannameye dahil edilemeyeceği açıklanmıştır:
"1. Tam mükellefiyette;
a) Gerçek usulde vergilendirilmeyen zirai kazançlar, bu kanunun 75. maddesinin (15) ve (16) numaralı bentlerinde yazılı menkul sermaye iratları, kazanç ve iratların istisna hadleri içinde kalan kısmı,
b) Tek işverenden alınmış ve tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretler (birden fazla işverenden ücret almakla beraber, birden sonraki işverenden aldıkları ücretlerinin toplamı, 103. maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı aşmayan mükelleflerin, tamamı tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretleri dahil),
c) Vergiye tabi gelir toplamının [(a) ve (b) bentlerinde belirtilenler hariç] 103. maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı aşmaması koşuluyla, Türkiye'de tevkifata tabi tutulmuş olan; birden fazla işverenden elde edilen ücretler, menkul sermaye iratları ve gayrimenkul sermaye iratları,
d) Bir takvim yılı içinde elde edilen ve toplamı 1.800,00 7 lirayı aşmayan, tevkifata ve istisna uygulamasına konu olmayan menkul ve gayrimenkul sermaye iratları,
2. Dar mükellefiyette, tamamı Türkiye'de tevkif suretiyle vergilendirilmiş olan; ücretler, serbest meslek kazançları, menkul ve gayrimenkul sermaye iratları ile diğer kazanç ve iratlar.
Vergi tevkifatının 94. madde kapsamına giren kişi ve kurumlar tarafından nakden veya hesaben yapılan ödemelere uygulanacağı, hesaben ödeme deyiminin, vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratları ödeyenleri istihkak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemleri ifade ettiği, vergi tevkifatının ücretler dışında kalan ödemelerde gayrisafi tutarlar üzerinden yapılacağı, kesilmesi gereken verginin ödemeyi yapan tarafından üstlenilmesi halinde bu vergi, bilfiil ödenen miktar ile ödemeyi yapanın yüklendiği verginin toplamı üzerinden hesaplanacağı belirtilmiştir.
Konu ile ilgili yasal mevzuatta geçen hususlara yer verdikten sonra personal training hizmetlerinin gelir vergisi boyutuna geçebiliriz. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki personal training; giriş bölümünde yaptığımız açıklamalardan da anlaşılacağı üzere mesleki bilgi ve ihtisasa dayanan, özel nitelik gerektiren bir hizmettir. Bu husus, verilen hizmetin serbest meslek faaliyeti olduğunu açık olarak ortaya koymaktadır. Gelgelelim söz konusu faaliyet, elde edilen kazancın serbest meslek kazancı olduğunu tek başına kanıtlayamaz. Pratikte özellikle ticari kazanç, serbest meslek kazancı ve ücret ayrımında bazı karışıklıklar meydana gelebilmektedir. Gelir vergisi mevzuatı ilgili yer verdiğimiz kanuni açıklamalarda da görüleceği üzere elde edilen kazancın ticari kazanç mı, serbest meslek kazancı mı, ücret mi olduğu ayrımını kanuni tanımlarında yatan bazı ufak detaylar belirlemektedir. Bu detayları kısaca açıklayacak olursak; belirli bir işyerine bağlı olma ve işverene tabilik ücret geliri ile serbest meslek kazancı arasındaki temel ayrımı sağlamaktadır. Gerçekten de bir kişinin serbest meslek kazancı mı ücret geliri mi elde ettiği kişinin çalışma yöntemi açısından belirlenmektedir. Şöyle ki ücret geliri etme de kişinin bir işverene tabi olması, onun emir ve direktifleri doğrultusunda çalışması söz konusu olup ortada hiyerarşik bir bağ vardır. Eğer ki ortada bir işçi işveren ilişkisi olmayıp, yapılan iş şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yürütülüyorsa elde edilen kazanç serbest meslek kazancı olacaktır. Ticari kazanç ile serbest meslek kazancı ayrımındaki temel kriter ise serbest meslek kazancının tanımında belirtildiği üzere yapılan faaliyetin serbest meslek faaliyeti niteliğinde olması, sermayeden ziyade mesleki bilgiye ve ihtisasa dayanması, ticari mahiyette olmayıp şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yürütülmesidir. Fakat ticari kazanç ile serbest meslek kazancı ayrımı pratikte bazen daha zor olabilmektedir. Şöyle ki bazı serbest meslek faaliyetleri emek ve sermaye unsurunu bir arada taşıyabilmektedir. Sermaye unsuru esasen ticari kazancın bir göstergesi olmasına rağmen gelişen ve değişen ekonomik şartlar sonucu bazı serbest meslek faaliyetleri de ciddi tutarlarda sermaye gerektirebilmektedir ve yapılan işin ticari mahiyette olup olmadığı konusunu muğlak bırakmaktadır. Örneğin; bir diş doktorunun kendi muayenesini açması ve bazı teknik ekipmanlar kurması ciddi bir maliyet gerektirmektedir. Tabiidir ki burada elde edilen kazanç mutat meslek olarak ifa edildiğinden ve mesleki bilgi ve ihtisas gerektirdiğinden serbest meslek kazancı olacaktır; fakat sermaye ve ticari mahiyet taşıyıp taşımama unsurları tek başına bu ayrımı sağlama konusunda yeterli olamayabilmektedir. Bu karışıklıklar özellikle özel okul ve özel hastane işleten mükellefler yönünden karşımıza çıkmaktadır. Bu faaliyetlerinin niteliği ihtisas gerektirmekle beraber bir ticari organizasyonu da beraberinde getirdiği aşikardır. Dolayısıyla kanun koyucu bu tür karışıklıkların önüne geçmek için Gelir Vergisi Kanunu'nun 37. maddesinin 3. fıkrasıyla duruma netlik kazandırarak elde edilen kazancın ticari kazanç olduğunu ve gene aynı maddenin son fıkrasında özel okul ve hastanelerle benzeri yerleri işleten serbest meslek erbabının elde ettiği serbest meslek kazançlarını da ticari işletmenin kayıtlarına ithal edebileceğini vurgulamıştır. Böylece özel okul ve özel hastanelerde elde edilen gelirin ne olduğu konusundaki ihtilafların önüne geçilmekle birlikte "benzeri yerleri işleten" ifadesiyle de ilerleyen süreçte yaygın hale gelebilecek aynı kapsamdaki benzer işletmelerin elde edeceği kazançların da ticari kazanç olacağı mesajı verilmiştir.
Personal trainerlerin spor salonlarında veya salon dışında kendi nam ve hesabına şahsi sorumluluk altında mesleki bilgi ve ihtisasa dayanarak mutat meslek şeklinde ifa ettiği personal training hizmetlerinden elde ettiği kazanç serbest meslek kazancı olacaktır. Burada personal trainer Gelir Vergisi Kanunu'nun 66. maddesine göre serbest meslek erbabı sayılır ve personal trainerin başka bir gelir türü elde edip etmediğine bakılmaksızın elde ettiği kazanç serbest meslek kazancı olur. Personal trainerin elde ettiği bu kazanç yanında ticari kazanç veya ücret geliri elde etmesi, yapılan faaliyetin serbest meslek faaliyeti olması niteliğini değiştirmeyeceği gibi elde edilen kazancın serbest meslek kazancı olduğu sonucunu da değiştirmez. Söz konusu kazanç ise Gelir Vergisi Kanunu'nun 67, 68 ve 85. maddelerine göre vergilendirilecektir. Sunulan hizmetin yakından birebir verilmesi ile uzaktan (online) eğitim şeklinde verilmesi arasında vergilendirme prensibi açısından bir farklılık bulunmamaktadır.
Personal trainerlerin spor salonları içerisinde salon üyelerine sunduğu personal training hizmetleri, bazen salon üyeleri tarafından spor salonu işletmesine aidat ücreti ile beraber ödenebilmektedir. Spor salonu işletmesi ise kendi çalışanı olan personal trainer aracılığıyla sunulan bu hizmetin karşılığı olarak personal trainere ek bir ücret ödemesi yapmaktadır. Dolayısıyla personal trainerin burada elde ettiği gelir ücret olup, Gelir Vergisi Kanunu'nun 86/1-b, 94/1, 101 ve 103. maddelerine göre vergilendirilecektir. Spor salonu işletmesinin üyelerinden her ne ad ve nam ile olursa olsun elde ettiği kazanç ise serbest meslek kazancı olmayıp ticari kazanç olacaktır. Şöyle ki spor salonu işletmesi ticari bir organizasyon (işyeri varlığı, spor ekipmanları, spor hocaları vs.) çerçevesinde işletilen ve kazanç sağlama amacıyla yürütülen bir ticari işletmedir. Kaldı ki çokça kişi tarafından pek bilinmese de spor salonlarında bulunan makineler ve ağırlık ekipmanları (dumbell, olympic bar vs.) ciddi tutarlarda sermaye gerektirmektedir. Aynı durum bir işverene bağlı olarak uzaktan (online) eğitim hizmeti sunan personal trainerlar içinde geçerli olup, işveren tarafından personal trainere ödenen bedeller ücret olarak vergilendirilecektir.
Personal trainerlerin söz konusu hizmetleri devamlılık içermeden ve mutat meslek şeklinde ifa etmeden sunmaları halinde elde ettikleri kazançlar Gelir Vergisi Kanunu'nun 82/1-4. maddesine göre arızi serbest meslek kazancı (diğer kazanç ve irat) olarak vergilendirilecektir. Personal trainerlerin elde ettiği bu kazançlar 2018 yılı için belirlenen istisna sınırını (27.000,00 TL) aşmadığı takdirde aynı Kanun'un 86/1-a maddesine göre beyan edilmeyecektir. Elde edilen kazançların 27.000,00 TL'lik sınırı aşması halinde ise 27.000,00 TL'yi aşan kısım beyan edilerek vergilendirilecektir.
2.2. Katma Değer Vergisi Yönünden
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'na göre; Türkiye'de yapılan ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu, ticari, sınai, zirai faaliyet ile serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliği Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre, Gelir Vergisi Kanununda açıklık bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit edileceği belirtilmiştir.
Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 4. maddesine göre; hizmetin, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu, bu işlemlerin bir şeyi yapmak ve işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği, hizmetin Türkiye'de yapılması veya hizmetten Türkiye'de faydalanılması durumunda işlemlerin Türkiye'de yapıldığının kabulünün gerektiği açıklanmıştır. Aynı Kanunun 8. maddesinde mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde bu işleri yapanların katma değer vergisi mükellefi olacağı, 9. maddesinde mükellefin Türkiye içinde ikametgahının, işyerinin kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla vergiye tabi işlemlere taraf olanların verginin ödenmesinden sorumlu tutulabileceği, fakat 28.11.2017 tarihinde yapılan kanun değişikliğiyle Türkiye'de ikametgahı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmayanlar tarafından katma değer vergisi mükellefi olmayan gerçek kişilere elektronik ortamda sunulan hizmetlere ilişkin katma değer vergisinin, bu hizmeti sunanlar tarafından beyan edilip ödeneceği belirtilmiştir. 8
Ayrıca mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, vergi doğuran olayın malın teslimi veya hizmetin yapılması anında gerçekleşeceği, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın bu işlemlerin karşılığı olan bedel olduğu, bedel deyiminin malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği, bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemler ile bedelin mal, menfaat, hizmet gibi paradan başka değerler olması halinde matrahın işlemin mahiyetine göre emsal bedeli veya emsal ücreti olacağı açıklanmıştır.
2.3. Vergi Usul Kanunu Yönünden
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 232. maddesine göre; birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler; birinci ve ikinci sınıf tüccarlara, serbest meslek erbabına, kazancı basit usulde tespit olunan tüccarlara, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere ve vergiden muaf esnafa sattıkları emtia ve yaptıkları işler için fatura vermek mecburiyetindedir. Aynı Kanunun 236. maddesine göre serbest meslek erbabı, mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatı için iki nüsha serbest meslek makbuzu tanzim etmek ve bir nüshasını müşteriye vermek zorundadır. Serbest meslek faaliyetini arızi olarak yapanların defter tutma ve belge düzenleme zorunlulukları bulunmamaktadır. Ancak, bu kimselerin yaptıkları hizmetler karşılığında kendilerine yapılan ödemelerin Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 257. maddesinin Maliye Bakanlığı'na verdiği yetkiye istinaden aynı Kanun'un 234. maddesi hükmü çerçevesinde "Gider Pusulası" ile tevsik edilmesi uygun bulunmuştur. Diğer taraftan, Vergi Usul Kanunu'nun 242. maddesi uyarınca, arızi olarak yapılan serbest meslek faaliyeti ile ilgili giderleri ispat edecek belgelerin muhafaza edilmesi gerekmektedir. Mezkur Kanun'un 238. maddesine göre işverenler her ay ödedikleri ücretler için ücret bordrosu tutmaya mecburdurlar. Gelir Vergisi Kanunu'na göre vergiden muaf olan ücretlerle diğer ücret üzerinden vergiye tabi hizmet erbabına yapılan ücret ödemeleri için bordro tutulmaz.
Vergi Usul Kanunu'nun 210. maddesine göre; her serbest meslek erbabı bir kazanç defteri tutar. Bu defterin bir tarafına giderler, diğer tarafına da hasılat kaydolunur. Defterin gider tarafına, yapılan giderlerin nevi ile yapıldığı tarih ve hasılat tarafına ise ücretin alındığı tarih ve miktarı ile kimden alındığı yazılır. Aynı Kanun'un 220. maddesine göre yevmiye, envanter ve serbest meslek kazanç defterlerinin tasdik edilmesi mecburidir.
3. Konu ile İlgili Örnekler
Konunun daha iyi anlaşılması için aşağıdaki örnekleri vermekte fayda görüyoruz:
Örnek 1: Kütahya Dumlupınar Üniversitesi 3. Sınıf BESYO öğrencisi olan Kaan KAYA uzaktan (Online Personal Training) eğitim şeklinde internet ve whatsapp üzerinden antrenman ve beslenme konularında öğrencilerine profesyonel destek sağlamaktadır. Söz konusu hizmetler karşılığında öğrencileri tarafından 2018 yılı içerisinde toplamda 6.000,00 TL ödeme yapıldığı Kaan KAYA'nın Akbank hesap ekstresinden öğrenilmiştir. Kaan KAYA'nın başkaca bir gelir getirici faaliyeti bulunmamakta olup, geçimini esasen bu işten sağlamakta ve böylece üniversite eğitimini sürdürmektedir. (Not: Kaan KAYA'nın vergi dairesi müdürlüğünde gelir vergisi ve katma değer vergisi mükellefiyet kaydı bulunmamaktadır.)
Söz konusu veriler doğrultusunda Kaan KAYA'nın 2018 takvim yılı içerisinde gerçekleştirdiği işlemleri 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümleri çerçevesinde değerlendiriniz.
Cevap 1: Kaan KAYA tarafından sunulan personal training hizmeti; mesleki bilgi ve ihtisasa dayandığından Gelir Vergisi Kanunu'nun 65. maddesine göre serbest meslek faaliyetidir. Ayrıca söz konusu hizmet 2018 yılı içerisinde devamlı olarak ve mutat meslek (geçimini bu şekilde sürdürmektedir) olarak ifa edildiğinden Kaan KAYA Gelir Vergisi Kanununun 66. maddesine ve 221 No'lu Gelir Vergisi Genel Tebliğine göre serbest meslek erbabıdır. Dolayısıyla Kaan KAYA'nın elde ettiği kazancın serbest meslek kazancı olarak kabul edilmesi ve aynı kanunun 67 ve 85. maddelerine göre başkaca bir kazanç elde edilip edilmediğine ve zarar olup oluşmamasına bakılmaksızın yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmesi gerekmektedir. Bilindiği üzere serbest meslek kazancını elde etmede tahsil esası geçerli olup, sunulan hizmetin bedellerinin tahsil edilmesi halinde serbest meslek kazancı elde edilmiş olacaktır. Söz konusu hizmet karşılığında elde edilen gelirler mükellefin banka hesabına yatırılmış olup, Kaan KAYA söz konusu durumu banka hesap ekstresinden öğrenmiştir. Gelir Vergisi Kanunu'nun 67. maddesine göre ıttıla (haberdar olma) hasıl edilmeleri kaydıyla bankaya para yatırılması tahsil etme hükmünde olduğundan tahsil etme şartı da gerçekleşmiştir.
Kaan KAYA tarafından sunulan personal training hizmeti; Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 1/1. maddesine göre KDV'ye tabi olup, söz konusu hizmet için kanunda tanınan herhangi bir istisna bulunmadığından ve yapılan işlem indirimli orana tabi bir işlem olmadığından söz konusu hizmetten elde edilen kazanç genel hükümler çerçevesinde (%18) vergilendirilecek ve vergilendirme dönemleri itibariyle (aylık) KDV beyannamesi verilecektir. Sunulan hizmete ilişkin alınan bedel, mesleki teşekküllerce belirlenen herhangi bir tarife varsa ve bu tarifede belirlenen tutarlardan daha düşük bir bedel alınmışsa Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 27. maddesine göre emsal bedel KDV matrahı olacak ve bunun üzerinden vergilendirme yapılacaktır.
Yukarıda yapılan açıklamalara göre Kaan KAYA'nın elde ettiği kazançların gelir vergisi ve katma değer vergisine tabi olduğu anlaşılmıştır. Gelgelelim Kaan KAYA adına tesis edilmiş herhangi bir vergi mükellefiyeti kaydı bulunmamaktadır. Dolayısıyla ilk olarak Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre Kaan KAYA adına gelir vergisi ve katma değer vergisi mükellefiyeti tesis edilmesi gerekmektedir. Kaan KAYA elde ettiği serbest meslek kazançları için Vergi Usul Kanunu'nun 236. maddesine göre öğrencilerinin her biri adına ayrı ayrı iki nüsha serbest meslek makbuzu düzenlemesi ve düzenlediği makbuzların bir nüshasını ise müşterilerine göndermesi gerekmektedir. Ayrıca serbest meslek erbabı sayılan Kaan KAYA'nın Vergi Usul Kanunu'nun 210. maddesine göre serbest meslek kazanç defteri tutması ve söz konusu defteri aynı Kanunun 220. maddesine göre tasdik etmesi de gerekmektedir.
Örnek 2: GYM Factory Ltd. Şti'de antrenör olarak çalışan İlker ALKAN kendisiyle özel olarak ilgilenmesini talep eden bir salon üyesine antrenman ve beslenme konularında özel olarak hazırlamış olduğu programdan yararlandırmakla birlikte salonda kendisiyle birebir ilgilenmekte ve eğitim sürecini yakından takip etmektedir. Sadece 3 ay süreyle vereceği bu personal training hizmeti karşılığında kendisine salon üyesi tarafından banka kanalı aracılığıyla 250,00 TL ödeme yapılmıştır. İlker ALKAN verdiği bu hizmeti salon içerisinde ifa etmesine rağmen, tamamen kendi nam ve hesabına gerçekleştirmiştir. İlker ALKAN'ın 2018 takvim yılı içerisinde gerçekleştirdiği başkaca bir işlem bulunmamaktadır. (Not: İlker ALKAN' ın vergi dairesi müdürlüğünde gelir vergisi ve katma değer vergisi mükellefiyet kaydı bulunmamaktadır.)
Söz konusu veriler doğrultusunda İlker ALKAN'ın 2018 takvim yılı içerisinde gerçekleştirdiği işlemleri 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümleri çerçevesinde değerlendiriniz.
Cevap 2: İlker ALKAN'ın GYM Factory Ltd. Şti.'de antrenör olarak çalışması karşılığında elde ettiği gelir Gelir Vergisi Kanunu'nun 61. maddesine göre ücrettir ve elde edilen bu ücret aynı Kanunun 86/1-b, 94/1, 101 ve 103. maddelerine göre ücret olarak vergilendirilecektir. Burada elde edilen ücret tek işverenden elde edildiğinden, tutarı ne olursa olsun tevkifat yoluyla vergilendirilecek olup İlker ALKAN tarafından herhangi bir şekilde gelir vergisi beyannamesi verilmeyecektir. Buradaki tevkifat yükümlülüğü aynı kanunun 94. maddesine göre GYM Factory Ltd. Şti'ye aittir.
Diğer taraftan İlker ALKAN, elde ettiği ücret geliri dışında 2017 takvim yılında bir kereliğine salon üyelerinden birine birebir 3 aylık personal training hizmeti vermiş ve karşılığında 250,00 TL gelir elde etmiştir. İlker ALKAN'ın vermiş olduğu personal training hizmetinin serbest meslek faaliyeti olduğu aşikârdır. Daha önce birçok kez açıklandığı gibi yapılan hizmet mesleki bilgi ve ihtisasa dayanmaktadır. Ayrıca İlker ALKAN'ın verdiği hizmet kendi nam ve hesabına gerçekleştirilmiş olup geliri kendisi adına elde etmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta elde edilen kazancın serbest meslek kazancı mı, yoksa arızi serbest meslek kazancı mı (diğer kazanç ve irat) olduğudur. Çünkü bu ayrım kişinin tüm vergilendirme sürecini baştan sona etkileyecektir. Dolayısıyla elde edilen gelirin doğru teşhisi vergilendirme açısından büyük önem arz etmektedir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki İlker ALKAN GYM Factory Ltd. Şti'de antrenör olarak çalışmakta ve buradan elde ettiği ücretle geçimini sürdürmektedir. Söz konusu takvim yılında sadece bir kez personal training hizmeti vermiş ve kendi adına gelir elde etmiştir. Konu ile ilgili mevzuat hükümlerine göre İlker ALKAN'ın verdiği hizmet her ne kadar serbest meslek faaliyeti olsa da yapılan faaliyet devamlılık göstermemekte ve mutat meslek şeklinde ifa edilmemektedir.
Dolayısıyla elde edilen bu gelirin niteliği Gelir Vergisi Kanunu'nun 82/1-4. maddesine göre arızi serbest meslek kazancı (diğer kazanç ve irat) olacaktır. İlker ALKAN'ın elde ettiği bu kazanç 2018 yılı için belirlenen istisna sınırını (27.000,00 TL) aşmadığından ve bu kazanç dışında beyana tabi başkaca bir geliri bulunmadığından aynı Kanunun 86/1-a maddesine göre beyan edilmeyecektir.
İlker ALKAN tarafından sunulan personal training hizmeti; arızi serbest meslek kazancı niteliğindedir. KDV 1/1. maddesinden de anlaşılacağı üzere diğer kazanç ve iratlardan elde edilen gelirler KDV'nin konusuna girmemektedir.
Serbest meslek faaliyeti arızi olarak yapıldığından İlker ALKAN'ın defter tutma ve belge düzenleme zorunluluğu bulunmamakta ve dolayısıyla gelir ve katma değer vergisi mükellefiyet kaydına gerek bulunmamaktadır. Ancak, yapmış olduğu bu hizmet karşılığında kendisine yapılan ödeme için bir makbuz düzenlenmesi, bir vergi incelemesi esnasında konunun izahı adına Vergi Usul Kanunu bağlamında tevsik edici belge mahiyeti taşıyacaktır.
Örnek 3: Profesyonel olarak bodybuilding (vücut geliştirme) ile ilgilenen Barış YILMAZ vücut geliştirme yarışmalarına katılmakta ve elde ettiği derecelere göre para ödülü kazanmaktadır. Ayrıca öteden beri personal training hizmeti sunarak öğrencilerine profesyonel destek sağlamaktadır. Serbest meslek erbabı olan Barış YILMAZ'ın bağlı bulunduğu vergi dairesine gelir ve katma değer vergisi mükellefiyet kaydı bulunmaktadır. Barış YILMAZ 2018 takvim yılı içerisinde kendisi ile aynı sektörde faaliyet gösteren ve kısa bir süre sonra profesyonel bir vücut geliştirme yarışmasına katılacak olan bir personal trainera antrenman, beslenme ve supplement (destekleyici gıdalar) kullanımı üzerine kurulu özel olarak tasarladığı 2 aylık bir definasyon (yağ yakma) programı ile vücut kas kütlesini büyük oranda koruyarak yağ yakabileceği konusunda güvence vermiş ve karşı tarafın onaylamasıyla bu programı kendisine sunmuştur. Alınan bu hizmet karşılığında Barış YILMAZ'a banka havalesi aracılığıyla 400,00 TL ödeme yapılmıştır. (Not: Hizmetten yararlanan personal trainerin vergi dairesi müdürlüğünde gelir vergisi ve katma değer vergisi mükellefiyet kaydı bulunmaktadır.)
Söz konusu veriler doğrultusunda Barış YILMAZ'ın 2018 takvim yılı içerisinde gerçekleştirdiği işlemleri 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümleri çerçevesinde değerlendiriniz.
Cevap 3: Barış YILMAZ tarafından sunulan personal training hizmeti; mesleki bilgi ve ihtisasa dayandığından Gelir Vergisi Kanunu'nun 65. maddesine göre serbest meslek faaliyetidir. Ayrıca söz konusu hizmet 2018 yılı içerisinde devamlı olarak ve mutat meslek (geçimini bu şekilde sürdürmektedir) olarak ifa edildiğinden Barış YILMAZ Gelir Vergisi Kanunu'nun 66. maddesine ve 221 No'lu Gelir Vergisi Genel Tebliği'ne göre serbest meslek erbabıdır. Dolayısıyla söz konusu hükümler doğrultusunda Barış YILMAZ'ın elde ettiği kazancın serbest meslek kazancı olarak kabul edilmesi gerekmektedir.
Burada dikkat edilmesi gereken nokta hizmeti alan tarafın da bir personal trainer olduğu ve dolayısıyla serbest meslek erbabı olduğudur. Haliyle elde edilen kazancın serbest meslek kazancı olduğu hususunda bir tereddüt olmamakla beraber elde edilen gelirin vergilendirilmesi açısından bir farklılık olacaktır.
Şöyle ki Gelir Vergisi Kanunu'nun 94. maddesinin ilk fıkrasında vergi tevkifatı yapacak kişiler bilahare sayılmış ve bu kişi/kurumlar tarafından istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben yapılacak olan nakden ve hesaben ödemelere alt bentlerde belirtilen oranlar dahilinde vergi tevkifatı uygulanacaktır. Serbest meslek erbapları da söz konusu madde içerisinde tevkifat yapacaklar arasında sayılmıştır. Aynı maddenin 2. fıkrasına göre; yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemeler için;
a) 18. madde kapsamına giren serbest meslek işleri dolayısıyla yapılan ödemelerden %17
b) Diğerlerinden % 20 oranında vergi kesintisi yapılır, denilmektedir. Ayrıca aynı madde de tüccar, serbest meslek erbabı ve çiftçilerin söz konusu hükümlere göre yapacakları tevkifatın ticari, mesleki ve zirai işleriyle ilgili ödemelerine münhasır olacağı açıklanmıştır.
Söz konusu mevzuat hükümleri doğrultusunda karşı tarafça Barış YILMAZ'a yapılan ödemeden Gelir Vergisi Kanunu'nun 94/2-b fıkrası kapsamında %20 oranında vergi tevkifatı yapılması gerekmektedir. Ayrıca Barış YILMAZ'a yapılan ödeme safi tutar kabul edilip aynı kanunun 96. maddesine göre brüte iblağ edilmesi gerekir; öyle ki vergi tevkifatı ücretler dışında kalan ödemelerde gayrisafi tutarlar üzerinden yapılacaktır. Kesilmesi gereken verginin ödemeyi yapan tarafından üstlenilmesi halinde bu vergi, bilfiil ödenen miktar ile ödemeyi yapanın yüklendiği verginin toplamı üzerinden yapılacaktır. Banka kanalı aracılığıyla ödenen miktar 400,00 TL (safi tutar) olup bu tutarın brüte iblağ edilmiş hali 400/0,80=500,00 TL (brüt tutar) olacaktır. Dolayısıyla Barış YILMAZ tarafından elde edilen brüt 500,00 TL Gelir Vergisi Kanunu'nun 65. maddesine göre serbest meslek kazancıdır ve aynı Kanunun 67 ve 85. maddelerine göre beyan edilmesi gerekmektedir. Personal training hizmetini alan serbest meslek erbabı ise yapmış olduğu gayrisafi ödeme üzerinden Gelir Vergisi Kanunu'nun 94/2-b maddesi uyarınca % 20 oranında yani 500 x 0,20= 100,00 TL vergi kesintisi yapıp bu tutarı aynı kanunun 98. maddesine göre muhtasar beyanname ile beyan edecektir. Ayrıca kendi beyan edeceği gelirin tespiti açısından almış olduğu bu hizmeti Gelir Vergisi Kanunu'nun 68/7. fıkrası uyarınca gider olarak dikkate alabileceği de tabiidir. Barış YILMAZ ise kendisinden yapılan bu vergi kesintisini 2018 takvim yılı için hesaplayacağı gelir vergisi üzerinden mahsup ederek ödemesi gereken gelir vergisine ulaşacaktır.
Barış YILMAZ tarafından sunulan personal training hizmeti; Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 1/1. maddesine göre KDV'ye tabi olup, söz konusu hizmet için kanunda tanınan herhangi bir istisna bulunmadığından ve yapılan işlem indirimli orana tabi bir işlem olmadığından söz konusu hizmetten elde edilen kazanç genel hükümler çerçevesinde (%18) vergilendirilecektir. Ayrıca Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 9. maddesinde sorumluluk müessesesi açıklanmış olup, katma değer vergisi genel uygulama tebliğine göre tam tevkifat ve kısmi tevkifat kapsamına giren işlemler tek tek sayılmıştır. Tevkifat uygulaması ihtiyari bir uygulama olmayıp, bu kapsamdaki mükellefler tebliğde belirtilen oranlarda tevkifatlarını yaparak 2 Nolu KDV Beyannamesi vererek uygulamayı yönlendirmeleri gerekmektedir. Barış YILMAZ tarafından sunulan serbest meslek faaliyeti, Gelir Vergisi Kanunu'nun 18. maddesinde belirtilen telif hakları kazançları istisnası kapsamına girmediğinden tam tevkifat yapılmayacak olup aynı zamanda kısmi tevkifat yapılması gereken haller kapsamında da bulunmamaktadır.
Barış YILMAZ elde ettiği serbest meslek kazançları için Vergi Usul Kanunu'nun 236. maddesine göre karşı taraf adına iki nüsha serbest meslek makbuzu düzenlemesi ve düzenlediği makbuzların bir nüshasını ise karşı tarafa göndermesi gerekmektedir. Ayrıca serbest meslek erbabı sayılan Barış YILMAZ'ın Vergi Usul Kanunu'nun 210. maddesine göre serbest meslek kazanç defteri tutması ve söz konusu defteri aynı Kanunun 220. maddesine göre tasdik etmesi de gerekmektedir.
4. Sonuç
Gündelik hayatta giderek yaygınlaşan personal training hizmetleri sermayeden ziyade şahsi mesai, mesleki bilgi ve ihtisas gerektirdiğinden serbest meslek faaliyeti niteliği taşımaktadır. İcra edilen faaliyetin yapılış şekli ise buradan elde edilen gelirin niteliğini örneklerle de açıklandığımız üzere direkt olarak etkileyebilmektedir. Toparlayacak olursak;
- Personal training hizmeti devamlı olarak ve mutat meslek şeklinde ifa ediliyorsa, elde edilen kazanç GVK 65'e göre serbest meslek kazancı olacak ve VUK hükümleri doğrultusunda (eğer yoksa) mükellefiyet kaydı yapılması, serbest makbuzu düzenlenmesi ve serbest meslek kazanç defteri tutulması gerekmektedir. KDV açısından ise sunulan personal training hizmeti 1/1. maddesi kapsamına girdiğinden genel oranda (%18) vergilendirilecektir.
- Personal training hizmeti devamlı olarak ve mutat meslek şeklinde ifa edilmiyorsa, yapılan iş serbest meslek işi olsa da elde edilen kazanç GVK 82/4'e göre arızi serbest meslek kazancı (diğer kazanç ve irat) olacak ve GVK 86/1-a kapsamında istisna sınırı aşılmazsa beyana tabi olmayacaktır. Eğer söz konusu istisna sınırı aşılırsa aşan kısım beyana tabi olacak ve vergilendirme yapılacaktır. KDV açısından ise arızi olarak gerçekleştirilen faaliyetler, 1/1. ve müteakip fıkralarda sayılan haller kapsamında olmadığından KDV doğmayacaktır. Arızi olarak gerçekleştirilen serbest meslek faaliyetleri için VUK hükümlerine göre mükellefiyet kaydı, defter tutulması, belge düzenlenmesi mecburiyetleri de bulunmamakta, sadece hizmeti alanın hukuki niteliğine göre gider pusulası düzenlenmesi veya tevsik edici nitelikte bir belge düzenlenmesi durumu söz konusu olabilmektedir.
- Personal training hizmeti karşılığında hizmeti alan salon üyesi tarafından salona yönetimine ödenen bedel üyelik aidatı yanında ek olarak ödenmişse ve bu hizmetin karşılığı olarak salon yönetimi tarafından personal trainere bir ödeme yapılmışsa personal trainer açısından elde edilen bu gelir ücret olacaktır. Çünkü burada doğrudan elde edilen bir gelir değil işçi-işveren statüsü içerisinde elde edilen bir gelir söz konusudur. Salon yönetimi tarafından elden edilen bütün gelirler (üyelik aidatı, personal training hizmeti, supplement satışı vs.) her ne olursa olsun ticari organizasyon çerçevesinde sunulduğundan elde edilen kazançlar ticari kazanç olacaktır.
Kaynakça
- 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu
- 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu
- 213 sayılı Vergi Usul Kanunu
- 191 No'lu Gelir Vergisi Genel Tebliği
- 221 No'lu Gelir Vergisi Genel Tebliği
- 302 No'lu Gelir Vergisi Genel Tebliği
- Gelir İdaresi Başkanlığı, Ticari Kazançların Vergilendirilmesi Rehberi 2006
- www.fitnesscity.com.tr
------------------------------------------------
(1) 06.01.1961 tarih ve 10700 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.
(2) 02.11.1984 tarih ve 18563 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.
(3) 10.01.1961 tarih ve 10703-10705 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.
(4) Gelir İdaresi Başkanlığı, Ticari Kazançların Vergilendirilmesi Rehberi, 2006.
(5) 302 Sıra Nolu Gelir Vergisi Genel Tebliği.
(6) 191 No'lu Gelir Vergisi Genel Tebliği.
(7) 302 Sıra Nolu Gelir Vergisi Genel Tebliği.
(8) 28.11.2017 tarihli ve 7061 sayılı Kanunun 41. maddesiyle eklenen bu cümlelerin; 7061 sayılı Kanunun yayımlandığı 05.12.2017 tarihini izleyen ay başında yürürlüğe girmesi hüküm altına alınmıştır.
----------o----------