Makaleler


Sürdürülebilirlik ve İklim Krizi


Diğer    

Nazan Didem SAMURKAŞ - - 03 Ekim 2022

Özet 

İnsan ırkı olarak yaşama ihtiyaçlarımızı karşılayamazsak ölürüz, en temel ihtiyaçları tedariğini nerden nasıl yaptığımıza bakmalıyız. Doğa olmadan yaşam çevrimimizi tamamlayamama gerçeğiyle çok çabuk yüzleşiriz. Dünya’nın Mother Earth olarak anılması anne formunda somutlaştırılması ve kişileştirilmesi de bu sebeptendir. Bu nokta üzerinden hareketle Birleşmiş Milletler ’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, fakir, zengin ve orta gelirli tüm ülkeler tarafından gezegeni koruyarak refahı arttırmayı sağlamak için bir eylem çağrısıdır. Bu hedeflerle Dünya üzerinde yoksulluğu sona erdirmeye çalışırken, yaşam döngümüzdeki en büyük sorunlardan biri olan iklim değişikliği ve çevre korumayla nasıl mücadele edilmelidir sorusuna yanıtlar aranmaktadır, gelecek nesiller için yönelinmesi gereken yollar nelerdir, diğer yandan eğitim, sağlık, sosyal koruma ve iş hayatı da dahil olmak üzere ekonomik büyümeyi inşa eden stratejilerle el ele gidilmesi gerçeği de atlanmamalıdır. 

Anahtar Kelimeler 

Sürdürülebilir kalkınma hedefleri, iklim krizi, yeşil ekonomi, yeşil geçiş. 

1. Giriş 

1.1. İklim-Tarım-Gıda ve Dünya İlişkisi 

İnsan olarak hayatımıza devam edebilmemiz, bu gezegende sürdürülebilir bir şekilde birlikte yaşamayı öğrenmemize bağlıdır. Maslow’un piramidine göre Fizyolojik ihtiyaçlarımızı karşılamadan toplumsal hayatı oluşturamayız (Bkz.Şekil1) 

Nefes almamız, beslenmemiz ve su ihtiyacımızın karşılanması, bizim için zorunluluktur. Tüm bunları da üzerinde yaşadığımız Dünya’dan sağlarız. Dünya nefes almamız için havayı, beslenmemiz için toprağı ve suyu sağlar. Dünya ile aramızdaki ilişki doğrudandandır,  

Artık tüm toplumlar olarak çevreyle ve doğayla kurduğumuz ilişkiyi nasıl yaşadığımızı ve yönettiğimizi fark etmemiz gerekmektedir. Bu doğrultuda ilerleyebilmek için hem bireyler olarak hem de şirketler hem de ülkeler olarak görevlerimiz vardır.  

 

 

 

Şekil1: https://tr.wikipedia.org/wiki/Maslow_teorisi 

1.2. Dünya’da Sürdürülebilir bir şekilde Yaşama Hedefleri Nelerdir?  

Bu amaçla Birleşmiş Milletlerin tüm Dünya ülkeleri için 2030 yılını hedef alarak belirlediği 17 madde bulunmaktadır; (https://www.un.org/sustainabledevelopment/development-agenda/) 

Hedef 1: Tüm Biçimlerde Yoksulluğun Olmaması 

Hedef 2: Sıfır Açlık 

Hedef 3: Sağlıklı Yaşam 

Hedef 4: Kaliteli Eğitim 

Hedef 5: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği 

Hedef 6: Temiz Su ve Sanitasyon 

Hedef 7: Temiz Enerji 

Hedef 8: İnsana Yakışır İş ve Ekonomik Büyüme 

Hedef 9: Sanayi, İnovasyon ve Altyapı 

Hedef 10: Eşitsizliğin Azaltılması 

Hedef 11: Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar 

Hedef 12: Sürdürülebilir Tüketim ve Üretim 

Hedef 13: İklim Eylemi 

Hedef 14: Okyanuslar 

Hedef 15: Biyolojik Çeşitlilik, Ormanlar, Oluşan Çölleşme  

Hedef 16: Barış ve Adalet ve Sağlayıcı Güçlü Kurumlar 

Hedef 17: Tüm Hedefler İçin Birliktelik 

Bu hedefler insanların ve Dünya’nın refahı için bir eylem planıdır. İnsan ırkını ve Dünyayı sürdürülebilir bir yola sokmak için acilen ihtiyaç duyulan cesur ve dönüştürücü adımlar olarak tanımlanmıştır. Bu yolculuk hep birlikte ve sağduyuyla yapılması gereken bir zorunluluktur. 

Ancak Covid-19 virüsün hızla yayılması, küresel sağlığı etkilemiş ve en kötü uluslararası krizlerden birine dönüştürmüştür ve bildiğimiz şekliyle dünyayı tümden değiştirmiştir. Ülkemizde de durum farklı değildir özellikle küresel ekonomik kriz etkilerini göstermeye başlamıştır.  

1.3. COVID-19 sonrası Yoksulluk, Açlık  

COVID-19'dan önceki tahminlerde küresel nüfusun yüzde 6'sının 2030'da hala aşırı yoksulluk içinde yaşayacağı ve yoksulluğu sona erdirme hedefinin de kaçacağı öne sürülmekteydi.  

Küresel olarak, aşırı yoksulluk içinde yaşayan insan sayısı 1990'da yüzde 36'dan 2015'te yüzde 10'a düştü. Ülkemizdeki değerlere bakıldığında benzer sonuçlar görülmektedir. (Şekil2)  

Toplumun genel düzeyine göre belirli bir sınırın altında gelire sahip olan bireyler göreli anlamda yoksul sayılmaktadır. Eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert medyan gelirinin %50'si dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre, yoksulluk oranı 2021 yılında 0,6 puan azalarak %14,4 olmuştur. Medyan gelirin %60'ı dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre yoksulluk oranı ise son yılda 0,6 puan azalarak %21,3 olarak gerçekleşti.  

Eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert medyan gelirinin %40'ı dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre, yoksulluk oranı bir önceki yıla göre 0,4 puanlık azalış ile %8,5 olarak gerçekleşti. Medyan gelirin %70'i dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre ise yoksulluk oranı bir önceki yıla göre 0,3 puanlık azalış ile %28,7 oldu. 

tablo içeren bir resim

Açıklama otomatik olarak oluşturuldu 

Şekil2:(https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Gelir-ve-Yasam-Kosullari-Arastirmasi-2021-45581) 

Birleşmiş milletler araştırmasına göre yoksulluğun değişimin hızı COVID-19 pandemi krizi ile yavaşladı ve hatta tersine çevirme riski oluşmaya başladığı görülmektedir. 

Birleşmiş milletlere göre gelişmekte olan ülkelerde gelir kayıpları 220 milyar doları aşacaktır. Halen Dünya nüfusunun tahmini yüzde 55'inin herhangi bir sosyal koruması bulunmamaktadır. 

Bu ekonomik kayıplar temel gıda güvenliği ve beslenmeyi etkileyecektir. Azalmaya başlayan yoksulluk artacak yoksul ve muhtaç kesimin temel gıdaya erişiminde sorunlar görülecektir. 

Gıda Güvenliği ve beslenme iklim kriziyle birlikte tüm Dünya için en önemli sorun olarak yerini almıştır. Salgın ve Ukrayna savaşının ekonomik ve gıda güvenliği üzerindeki etkilerine ilişkin analizler, durumu daha da pekiştirmiştir. Gıda ve tarım sektörü üzerindeki etkileri azaltmak için gıda tedarik zincirlerinin canlı tutulmasını sağlanmalıdır.  

a) Küresel gıda ticaretini devam ettirilmesi, 

b) Yerli tedarik zincirini harekete geçirilmesi, 

c) Küçük ölçekli çiftçilerin gıda üretiminin arttırılmasının desteklenmesinin zorunlu olduğunu göstermiştir. 

En son tahminlere göre, küresel nüfus 2030'da yaklaşık 8,5 milyara, 2050'de 9,7 milyara ulaşabilir. Mevcut yaşam tarzlarını sürdürmek için ihtiyaç duyulan doğal kaynakları sağlamak için neredeyse üç gezegenin eşdeğeri gerekecektir. Bu durumda İklim-Tarım-Gıda üçlemesinde başlangıç noktası iklim krizinin doğru şekilde yönetilmesi gerekmektedir. 

1.4. İklim Krizi Nedir?  

İklim değişikliği her kıtadaki her ülkeyi etkilemektedir. Ulusal ekonomileri bozmakta ve yaşamları etkilemektedir. Hava düzenleri değişmekte, deniz seviyeleri yükselmekte ve hava olayları daha aşırı hale gelmektedir. 

Dünyanın sıcaklığı 1880'den beri her on yılda 0,14° Fahrenheit (0,08° Santigrat) artmıştır, ancak 1981'den bu yana ısınma oranı bunun iki katından fazla, on yılda 0,32° F (0,18° C) olmuştur. 2021 yılı, Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesinin (NOAA National Oceanic and Atmospheric Administration) sıcaklık verilerine göre kaydedilen en sıcak altıncı yıl olmuştur. (Şekil 3) 

 

 

 

Şekil3: 1880-2021 arasındaki 20. yüzyıl ortalamasına kıyasla yıllık yüzey sıcaklığı. Mavi çubuklar, ortalamadan daha soğuk yılları gösterir; kırmızı çubuklar ortalamadan daha sıcak yılları göstermektedir.  

(https://www.climate.gov/media/12885) Karada ve okyanusta ortalaması alındığında, 2021 yüzey sıcaklığı, yirminci yüzyıl ortalaması olan 57,0 °F (13.9 °C) değerinden 1,51 °F (0,84 °C) daha sıcaktı ve sanayi öncesi (1880-1900) döneme göre 1,87 °F (1,04 °C) daha sıcaktır. 2013'ten 2021'e kadar olan dokuz yıl, kaydedilen en sıcak 10 yıl arasında yer almaktadır.  

Gelecekte Dünya'nın yaşayacağı ısınmanın miktarı, önümüzdeki on yıllarda ne kadar karbondioksit ve diğer sera gazı salındığına bağlı bulunmaktadır. Bugün, fosil yakıtları kullanmak ve ormanları azaltmak gibi faaliyetler her yıl atmosfere yaklaşık 11 milyar metrik ton karbon (40 milyar metrik tondan biraz fazla karbon dioksite eşdeğer) eklemektedir. Bu, halen devamlılığı sağlayan doğal süreçlerin kaldırabileceğinden daha fazla karbon olduğu için, atmosferik karbondioksit her yıl artmaktadır. (Şekil4) 

 

 

 

Şekil4: https://www.climate.gov/news-features/understanding-climate/climate-change-global-temperature 

1.5. Covid19 Sonrası İklim Krizine Bakış 

COVİD-19 pandemisinden kaynaklanan seyahat yasakları ve ekonomik yavaşlamalar nedeniyle 2020'de sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 6 oranında düşeceği tahmin edilmektedir, bu iyileşme yalnızca geçici bir durumdur. İklim değişikliği duraklamada değildir aslında. Küresel ekonomi pandemiden toparlanmaya başladığında, emisyonların daha yüksek seviyelere dönmesi beklenmektedir. Pandemi sonrası durum hem iklim durumunu kurtarmak için acil eylem planlarını tekrar gözden geçirme fırsatı yaratmıştır. Diğer bir deyişle fosil yakıt sübvansiyonlarının sona erdirilmesi acil gereklidir. Kirleticilerin kirliliklerini ödemesi, kamu fonlarının çevre ve iklim yanlısı projelerle birlikte sürdürülebilir sektörlere yatırılması gereklidir. Gri ekonomiden yeşil ekonomiye geçiş hızlanmalıdır.  

İklim bozulması tehdidinden korumak için kararlı davranılmalıdır. Pandemi iklimle ilgili aksiyonların yeniden düzenlenerek gelecek için doğru şeyler yapmaya bir fırsat olarak görülüp; pandemi sonrası ekonomileri toparlamaya büyük paralar harcanırken yeni işlerle ve işletmelerde yeşil ve temiz ve sürdürülebilir bir Dünya için planlamalar yapılmalıdır.  

1.6. Yeşil Ekonomi Nedir? Yeşil Geçiş İçin Neler Yapılabilir?  

2015 yılında kabul edilen Paris Anlaşması, bu yüzyılda küresel sıcaklık artışını sanayi öncesi seviyelerin 2 santigrat derecenin oldukça altında tutarak iklim değişikliği tehdidine verilen küresel tepkiyi güçlendirmeyi amaçlamıştır. Anlaşma ayrıca, ülkelerin uygun finansal akışlarla, yeni bir teknoloji çerçevesi aracılığıyla iklim değişikliğinin etkileriyle başa çıkmasını güçlendirmeyi hedeflemiştir. 

Avrupa Yeşil Anlaşması, 2050 yılına kadar Avrupa'yı iklimi nötr hale getirmeyi, yeşil teknoloji yoluyla ekonomiyi güçlendirmeyi, sürdürülebilir sanayi ve ulaşım yaratmayı ve kirliliği azaltmayı hedeflemektedir. İklim ve çevresel zorlukları fırsatlara dönüştürmek, geçişi herkes için adil ve kapsayıcı halde olmalıdır. 

Ülkeler COVID-19'dan sonra ekonomilerini yeniden inşa etme yolunda ilerlerken, planlarını 21. yüzyıl ekonomisini temiz, yeşil, sağlıklı, güvenli ve daha şekillendirebilir. Mevcut kriz, hem insanlar hem de gezegen için daha sürdürülebilir bir ekonomiye sistematik bir geçiş için bir fırsat olarak kullanılmalıdır. 

Pandemi sonrasında BM Genel Sekreteri, hükümetlerin ekonomilerini ve toplumlarını yeniden inşa etmeye başladıklarında almaları için iklim açısından olumlu altı eylem önermiştir. Yeşil geçişle yapılan yatırımlarda, ekonominin tüm yönlerinin karbondan arındırılmasını hızlandırmalıdır. 

  • Yeşil işlerle ve sürdürülebilir ve kapsayıcı büyümeler olmalıdır 

  • Yeşil ekonomi: Herkes için adil olan ve kimseyi geride bırakmayan bir geçiş yoluyla toplumları ve insanları daha dayanıklı hale getirilmeye çalışılmalıdır. 

  • Sürdürülebilir çözümlere yatırım yapılmalı: fosil yakıt sübvansiyonları sona ermeli ve kirleticiler kirliliklerinin bedelini ödemeleri sağlanmalıdır. 

  • Tüm iklim riskleriyle yüzleşilmelidir. 

  • Tüm ülkeler İş birliği halinde olmalıdır, hiçbir ülke tek başına başarılı olamaz. 

 

2. Sonuç 

Baktığımız zaman eskiden olduğu gibi değildir güneş ve rüzgâr enerjisi gibi birçok sıfır karbon teknolojisinin maliyetleri düşmüştür. Güneş ve rüzgâr enerjisi, enerji depolama maliyetleri hesaba katıldığında bile artık fosil yakıtlarla rekabet etmektedir. Elektrikli araçlar ve ısı pompaları fosil yakıtların kullanımının yerini alır hale gelmeye başlamıştır. 

Enerji verimliliğiyle ilgili önemli gelişmeler olmuş; bu duruma piyasalar olumlu yanıt vermeye başlamıştır. Avrupa, Çin ve Kuzey Amerika'da enerji sektöründeki yeni yatırımların %20'sinden azı fosil tabanlı teknolojilere yapılmaktadır. Birtakım ülkelerin iklim politikalarını uygulamaya başladığı zaman işe yarayıp yaramayacağı bilinemiyordu. 2016 yılına kadar uygulanan politikalarda CO2 emisyonlarını yılda 6 milyar tona yakın azaldığı görülmüştür. Politikaların en çok ne zaman etkili olduğuna bakıldığında ise, politikaları gruplandırarak farklı ekonomik sektörlerde ortaya çıkan teknolojik ve davranışsal değişimin önündeki çoklu engelleri kaldırmada daha etkili olduğu fark edilmiştir. Ayrıca Paris Anlaşması gibi uluslararası anlaşmaların bir fark yarattığı, ülkeleri daha iddialı emisyon kesintileri yapmaya teşvik ettiğini ve bu hedeflere ulaşmalarına yardımcı olmak için finansal ve teknolojik desteklerin arttığı görülmüştür. 

Tüm bunlar, önümüzdeki yirmi yılda tamamen sıfır karbon teknolojilerine geçişi politik ve ekonomik olarak mümkün kılmaktadır. Sadece zengin ülkeler için değil gelişmekte olan ülkeler içinde hedeflerine ulaşmaları artık mümkündür. 

Küresel emisyonların hızla düşmeye ihtiyacı vardır, 2030 yılına kadar 1990 değerlerinin kabaca yarısına düşmeye başlamadıkça, küresel ısınmayı kritik bir değer olan 1.5°C'de tutma fırsatını kaçırılacakır. Kabaca şimdiye kadar görülen olumlu değişiklikler yeterli değildir. Bazı ülkelerde görülen emisyon düşüş hızı yeterli olmayıp, düşüşün tüm ülkelere yayılması gerekmektedir. Teknolojik, ekonomik ve büyük ölçüde politik engeller yıkılmıştır. 2030 yılına kadar emisyonları yarıya indirmenin ve 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşmanın – en önemlisi fosil yakıt kullanımını ortadan kaldırmayla mümkün olduğu görülmüştür. 

Gelecek nesillerin Dünyası güvenilir ve sürdürülebilir bir yaşam sürmeleri bu dönemlerde yaşayanların aksiyonlarına bağlıdır. Belki de en önemli ve her daim hatırlanması gereken nokta burasıdır.  

Ekonomi ve paranın yönetici ve belirleyici gücü herkes tarafından kabul edilmiştir. Ancak insan olarak Dünya’da sürdürülebilir bir şekilde yaşayamazsak ne yönetilecek insan ne de belirlenecek ekonomik politikalar kalacaktır. Toplumsal yaşam mottosunun değişme zamanı gelmiştir. Yaşatırsak yaşarız başka bir deyişle #Yaşayabilmek için önce Dünya’yı yaşatmalıyız. 

Kaynakça 

  • https://www.un.org/sustainabledevelopment/development-agenda/ 

  • https://www.un.org/sustainabledevelopment/poverty/ 

  • https://www.climate.gov/news-features/understanding-climate/climate-change-global-temperature 

  • https://tr.wikipedia.org/wiki/Paris_Anlaşması 

  • https://reform-support.ec.europa.eu/what-we-do/green-transition_en) 

  • https://www.un.org/sustainabledevelopment/climate-change/ 

  • https://reform-support.ec.europa.eu/what-we-do/green-transition_en 

  • https://www.un.org/sustainabledevelopment/climate-change/) 

  • https://ethz.ch/en/news-and-events/eth-news/news/2022/04/blog-wir-koennen-denklimawandel-eindaemmen.html 

E-Bültenimizi İnceleyin