Makaleler


Anayasa Mahkemesi'nin Ortaklığın Giderilmesi Dava Dilekçesinin Unsurlarına İlişkin Güncel Kararı


Hukuk     Hukuk Makaleleri    

Mehmet Akif İlhan - - 10 Aralık 2024

Özet

Anayasa Mahkemesi'nce yakın zamanda yayımlanan kararda ortaklığın giderilmesi (izale-i şuyu) davalarında dava dilekçesinde davalıların gösterilmeyen adres ve kimlik numaralarının verilen kesin süreye rağmen dosyaya bildirilmemesi nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin mahkemeye erişim hakkının ihlali niteliğinde olduğu belirtilmiştir. Bu yazımızda kararın içeriği ve söz konusu kararın uygulamada dava açacak kişilerin mahkemeye erişim hakkına nasıl katkılarda bulunacağı hususları değerlendirilecektir.

Anahtar Kelimeler

Ortaklığın giderilmesi, dava dilekçesi, mahkemeye erişim hakkı.

1. Giriş

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 119/1. maddesinde dava dilekçesinde bulunması gerekli olan zorunlu unsurlar belirtilmiş olup tarafların kimlik ve adres bilgileri de bu zorunlu unsurlar arasında yer almaktadır. İlgili madde uyarınca dava dilekçesinde tarafların kimlik ve adres bilgilerinin eksik olması halinde hâkim tarafından söz konusu eksikliğin giderilmesi için taraflara 1 haftalık kesin süre verilmesi ve 1 haftalık kesin sürede bu eksikliğin giderilmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekmektedir. İlgili kanun maddesinde davacının T.C. Kimlik numarası zorunlu unsur olarak sayılmış ise de davalı T.C. kimlik numarasına ilişkin herhangi bir zorunluluğa yer verilmemiştir. Anayasa Mahkemesi de yakın zamanda yayımladığı güncel kararında ortaklığın giderilmesi davasında davalıların T.C. kimlik numaralarının belirtilmesi zorunluluğu bulunmadığını belirterek dava dilekçesindeki bu eksiklik nedeniyle davanın açılmış sayılmasına karar verilmesinin hukuki dayanağının olmadığına karar vermiştir. Anayasa Mahkemesi, aynı kararında dava dilekçesinde zorunlu unsur olarak yer alan taraf adres bilgilerinin eksik olması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini de ortaklığın giderilmesi davalarında taraf sayılarının çokluğu, tarafların adreslerine ulaşmanın zorluğu ve kişisel veri niteliğinde olan bu bilgilere ulaşmanın kolay olmadığı gibi nedenlere bağlı olarak adil yargılanma ve mahkemeye erişim hakkının ihlali olarak kabul etmiştir. Anayasa Mahkemesi'nin bu kararının, ortaklığın giderilmesi davalarında kişisel veri niteliğindeki bilgilere ulaşmakta zorluk yaşayacak tarafların mahkemeye erişimlerini kolaylaştıracağını ve uygulamaya yönelik bir kısım tereddütleri gidereceğini düşünmekteyim.

2. Ortaklığın Giderilmesi Davaları ve Taraf Teşkili

Ortaklığın giderilmesi diğer adıyla izale-i şuyu davaları, elbirliği veya paylı mülkiyete tabi bir taşınır veya taşınmazın mahkeme kararıyla aynen taksimi veya satışı suretiyle pay edilmesi ve neticesinde kişisel mülkiyet sağlayan davalardır. Uygulamada çok sık görülen bir dava olup genellikle bu davanın konusunu taşınmazlar oluşturmaktadır. Bu davalar iki taraflı davalar olup, davacılar aynı zamanda davalıdırlar. Bu dava türünde taraflardan biri feragat etse bile davaya devam olunur. Yine taraflardan birinin dava açması yeterli olup tüm tarafların birlikte dava açması zorunlu değildir. Ancak taraf teşkili sağlanmadan bu davalara devam edilmesi mümkün değildir. Davacı paydaşlardan biri veya birkaçı olabileceği gibi tüm paydaşlar da olabilir. Davalılar ise davacı veya davalılar dışındaki diğer paydaşlar olacaktır.

Uygulamada özellikle mirasçılar arasındaki ortaklığın giderilmesi uyuşmazlıklarında taraf sayısı bazen onlarca bazen ise yüzlerce olabilmektedir. Bu durumda dava açacak kişilerin davalıların adreslerine ulaşması imkânsız bir hal almaktadır. Tarafların adreslerinin öğrenilmesi için ilgili kurum ve kuruluşlara başvurulması durumunda ise KVKK kapsamında engellerle karşılaşılabilmektedir. Bu yönüyle tarafların hak arama özgürlüklerini, ulaşması zor ve imkânsız olan veya ulaşıldığında hukuki yaptırımlarla karşılaşılabilecek bilgilere dava dilekçesinde yer verilmediği gerekçesiyle sınırlamak, adil yargılama hakkının ihlali niteliği taşımakta olup Anayasa Mahkemesi kararının bu yönüyle ortaklığın giderilmesi davalarındaki mahkemeye erişim hakkının önündeki engelleri kaldıracağını ve kararın isabetli olduğunu düşünüyoruz.

05.04.2023 tarihli ve 32154 sayılı Resmî Gazete 'de yayımlanan 28.03.2023 tarihli ve 7445 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 37. maddesi ile 01.09.2023 tarihinden itibaren, ortaklığın giderilmesi davası açmadan önce arabuluculuk yoluna başvurulması zorunlu hale getirilmiştir. Yani bu tarihten itibaren ortaklığın giderilmesi davası açılmadan önce tüm paydaşların taraf olarak yer alacağı arabuluculuk sürecinin tamamlanmasının ardından şayet anlaşma sağlanamaması durumunda anlaşamama son tutanağına dayalı olarak ortaklığın giderilmesi davası açılabilecektir. Ortaklığın giderilmesi uyuşmazlıklarında arabuluculuk yolu açılmasından sonra düzenlenen son tutanaklarda taraf kimlik ve adres bilgilerine yer vermek bazen mümkün ise de arabulucu tarafından bu bilgilere ulaşmak da çoğu durumda imkânsız olabilmektedir. Bu yönüyle de arabulucu sıfatına sahip bir kamu erkinin ulaşmakta zorluk çektiği bilgilere taraf veya taraf vekillerinin ulaşmasını beklemek hukuki güvenlik ve adil yargılanma ilkeleri ile de bağdaşmayacaktır.

3. Dava Dilekçesi ve Eksiklik Yaptırımı

Dava dilekçesinin hangi unsurları içermesi gerektiği 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 119'uncu maddesinde düzenlenmiştir. İlgili maddenin Anayasa Mahkemesi kararına da konu olan b) bendinde davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri ve c) bendinde davacının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, dava dilekçesinin zorunlu unsurları olduğu emredici şekilde kanunda belirtilmiştir. Dikkat edileceği üzere davacının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası dava dilekçesinin zorunlu unsurunu oluştururken davalı kimlik numarası yönünden böyle bir zorunluluk öngörülmemiştir. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 119'uncu maddesinin b) ve c) bentlerinde belirtilen unsurların eksik olması halinde hâkim tarafından 1 haftalık kesin süre verileceği ve eksiklik tamamlanmazsa davanın açılmamış sayılacağı aynı kanun maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir. Ezcümle dava dilekçesinde adres ve kimlik numaralarına ilişkin eksikliklerin süresi içerisinde giderilmemesi halinde ilgili mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilecek ve huzurdaki dava hiç açılmamış sayılacaktır. Davanın açılmamış sayılmasının da vekalet ücreti, yargılama gideri, yargılamanın uzaması gibi birçok olumsuz sonucu olacaktır.

4. Anayasa Mahkemesi'nin Ortaklığın Giderilmesi Dava Dilekçesinin Unsurlarına İlişkin Güncel Kararı

Ortaklığın giderilmesi davalarında taraf sayılarının çokluğu nedeniyle tarafların adreslerine ulaşmak zorluk teşkil edebiliyor. Özellikle tapu kayıtlarına istinaden açılan davalarda tapudan alınan kayıtlarda tarafların açık adresleri görünmediğinden davayı açan kişi veya vekilinin bu kayıtları edinmesi güçlük teşkil edebiliyor. Zira diğer kurum ve kuruluşlara herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın yapılan taraf adreslerine yönelik bilgi edinme başvurularında Kişisel Verilerin Korunması Kanunu hükümleri çerçevesinde ilgili kurum ve kuruluşlarca engeller çıkarılmaktadır. Bu noktada özellikle taraf sayısının çok olduğu ortaklığın giderilmesi davalarında bazen kamu erkinin dahi ulaşmakta zorluk yaşayacağı bilgilere davacı asil veya vekillin kolayca ulaşmasını beklemek hak arama hürriyeti ve mahkemeye erişim hakkı ile bağdaşmamaktadır.

Bu husus 22.10.2024 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 2022/31465 başvuru numaralı (Elif Yaylı Başvurusu) ve 22.05.2024 karar tarihli Anayasa Mahkemesi Kararı'nda gündeme gelmiştir. İlgili güncel karara göre başvurucu tarafından yerel mahkemede açılan ortaklığın giderilmesi davasında bir kısım davalıların adres ve kimlik bilgilerinin gösterilmemesi ve verilen bir haftalık kesin süreye rağmen eksikliğin giderilmemesi nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiği iddiasıyla başvuruda bulunulmuştur. Anayasa Mahkemesi'nce kabul edilebilir bulunan başvurunun yapılan esastan incelemesinde davalıların kimlik numaralının eksikliğine ilişkin yapılan değerlendirmede; "6100 sayılı Kanun'un 119. Maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca dava dilekçesinde bulunması zorunlu olmayan, buna rağmen başvurucudan tamamlanması istenen davalıların T.C. kimlik numaraları bilgisinin kişisel veri olduğu hususu tartışmasızdır.

Bu itibarla Mahkemenin dava dilekçesinde bulunması zorunlu olmayan ve hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi halinde suç teşkil eden davalıların T.C. kimlik numaralarının bildirilmesi için başvurucuya kesin süre vermesi ve bu eksikliğin tamamlanmaması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin kanuni dayanağının bulunmadığı sonucuna varılmıştır." ifadelerine yer verilmiştir. Anayasa Mahkemesi tarafından ihlal olarak değerlendirilen buradaki husus kanun hükmünün ilgili mahkemece yanlış değerlendirilmesidir. Zira kararda da belirtildiği üzere dava dilekçesinde zorunluluk arz eden husus davacının T.C. kimlik numarası olup kanunun açık lafzından davalının T.C. kimlik numarasına ilişkin herhangi bir zorunluluğa yer verilmemiştir.

Anayasa Mahkemesi'nce başvurunun esastan incelenmesinde davalıların adres bilgilerindeki eksikliğe ilişkin yapılan ve uygulama için önem arz eden değerlendirmede; "Her ne kadar hukuk yargılamasında taraflarca hazırlanma ilkesi geçerli ise de tapu kaydında çok fazla hissedar olduğu ve tapu kayıtlarında bu kişilerin adreslerinin tümünün bulunmadığı durumlarda davacı tarafa dava dilekçesinde hissedar olan tüm davalıların adreslerini gösterme yükümlülüğünün yükletilmesi ağır sonuçlar doğurabilmektedir. Özellikle taşınmazlardaki hissedarlığın yapılan imar sonucu oluştuğu bazı durumda ise hissedarlar, birbirlerini tanımamakta; sadece tapu kaydından birbirlerinin adı ve soyadını öğrenmektedir. Öte yandan ortaklığın giderilmesi davasında mahkemenin dava konusu tapu kaydında görülen hissedarların adreslerini çeşitli kurumlardan araştırabileceği hususu ise tartışmasızdır.

Bu bağlamda tapu kayıtlarında yaptığı araştırma sonucu bir kısım davalının adreslerini bildiren, diğer bir kısım davalının adreslerini tespit edemediğinden bildiremeyen başvurucuya davanın niteliği de gözetildiğinde ağır bir külfet yükletildiği değerlendirilmiştir. Bu itibarla başvurucunun katlanmak zorunda kaldığı külfetin hedeflenen meşru amaçla orantısız olduğu, dolayısıyla müdahalenin ölçülü olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. Maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir." ifadelerine yer verilmiştir.

Kararın, genellikle taraf sayısı fazla olan ortaklığın giderilmesi davalarında taraf adreslerinin belirlenmesinin davacı taraftan beklenmesinin hak arama hürriyeti ve mahkemeye erişim hakkının ihlali niteliğinde olması ve bu bilgilere mahkemece ilgili kamu kurum ve kuruluşlara yazılacak müzekkerelerle kolayca ulaşılabilecek olması nedeniyle isabetli olduğunu düşünmekteyim. Aksi durumda davanın açılmamış sayılması hukuki yaptırımı ile karşılaşacak olan davacıların dava açması sınırlanmış ve bir nevi dava açma özgürlüğü kısıtlanmış olacaktır.

5. Sonuç

Anayasa Mahkemesi'nin güncel nitelikteki bu kararının sadece ortaklığın giderilmesi davası yönünden değil taraf sayısı fazla olan diğer davalarda da emsal olarak uygulanması gerektiği görüşündeyim. Zira taraflarca getirilme ilkesinin davanın tarafları yönünden sınırsız olarak uygulanması hak arama hürriyetinin ve mahkemeye erişim hakkının önüne bir set çekebilir. Ortaklığın giderilmesi davalarının dava şartı arabuluculuk kapsamına alınmasından sonra taraf adres bilgilerine arabulucuların ulaşabilmesinin daha kolay olduğu düşünülebilir ise de özellikle yurt dışında yaşayan ya da kayıtlı adres bilgisi olmayan kişilerin adres bilgilerine arabulucuların dahi ulaşması imkansızdır. Bu nedenlerle yüksek yargı kararının uygulamada taraf adreslerinin bildirilmesi için verilen kesin sürelerde emsal olarak dosyaya sunulmasının ve mahkemenin bu konuda aydınlatılmasının faydalı olacağını düşünüyorum.

Kaynakça

-2022/31465 başvuru numaralı (Elif Yaylı Başvurusu) ve 22.05.2024 karar tarihli Anayasa Mahkemesi Kararı

Yazar: Mehmet Akif İlhan

Kaynak: Lebib Yalkın Aylık Mevzuat Dergisi Aralık Sayısı

E-Bültenimizi İnceleyin