Makaleler


Cumhuriyetimizin 100. Yılı Özelinde Gümrük Tarihimiz ve Gelecek Gümrük Politikamız


İlker ÇOLAKVERMİŞ - - 03 Ekim 2023

İlker Çolakvermiş / Gümrük ve Dış Ticaret Direktörü

Özet 

Kökleri asırları aşan koca bir çınarın yüzüncü yılını kutladığımız büyük bir medeniyet olan cumhuriyetin 100.yılı hiç kuşkusuz hepimiz için çok özel bir yıldır. Osmanlı’nın mirası ve cumhuriyetin kazanımları ile taçlandırdığımız Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılını doldurduğunu tüm dünyaya böylelikle ilan etmiş oluyoruz. İnsanlık tarihinin ilk yıllarından bu yana, özellikle coğrafi keşifler, devletlerin oluşması, sanayi devrimi ve kapitülasyonlar, gümrük duvarlarının genişletilmesi uygulamaları günümüzde gümrük vergileri ve ticaret savaşları halini almıştır. Diğer bir deyişle gümrük uygulamaları, tarihi, coğrafi ve siyasi şartların etkisiyle şekillenmiş ve günümüzde etkisini artırarak devam etmektedir.  

Özellikle sanayi devrimi ile birlikte insan gücünden makine gücüne dayalı seri üretime geçilmesi üretilen ürünler için yeni pazarlar bulma yarışı halini almış, üretilen ürünlerin, satabilen devletler ayakta kalırken, açık pazar haline gelen ve sanayileşmesini tamamlayamayan devletler ise ayakta kalamamışlardır. Bunun etkilerini hem ülkemizde hem de dünyada, yerli üretimi koruma şeklinde ticaret politikası önlemleri ile, hammadde temininde ve üretim için kullanılan araçların alımında ise teşvik uygulamaları ile görmekteyiz. 

Dünya tarihinde yaşanılan dış ticaret uygulamaları bilinmeli, tarihimizde yaşanılan ve milletimiz üzerinde olumlu ve olumsuz etkilerini analiz edebildiğimiz geçmiş gümrük uygulamalarımızı gözden geçirmeli ve bu doğrultuda geleceğe yönelik politikaların hazırlanması gerekir. 

Bu doğrultuda, ülkemizin ekonomik hedeflerine ulaşabilmesinin sağlanması için kapsamlı bir kamu ve özel sektör reformu yapılmalıdır. Gümrük ve dış ticaret reformu da bu reformların arasında yerini almalı ki, anlamlı ve işlevini yerine getiren amaçlara ulaşılan ve sonuç alınan bir reform olsun. Yapılması gereken gümrük reformu; eğitim, hukuki, teknoloji, lojistik ve kaçakçılıkla mücadele alt yapılarının iyileştirilmesi ve kapasitelerinin artırılması konularını kapsamalıdır. 

Bu ayki makalemizin konusu, akademik bir çalışma yapmak ve bilgilendirmeden ziyade, cumhuriyetimizin 100. Yılına özel olarak cumhuriyet tarihimiz bağlamında gümrük uygulamaları ve dünyanın yeni ekonomik düzeninde gümrük ve dış ticaret politikamıza katkı sağlamak adına görüşlerimizin olduğu özel bir makale olacaktır. 

Anahtar Kelimeler 

Cumhuriyet, Gümrük Politikaları, Gümrük Uygulamaları. 

1. Osmanlı’dan Cumhuriyete Gümrük Uygulamalarımız 

Tanzimat öncesi dönemde Osmanlı Devleti’nde alınan gümrük vergilerine Ezmine-i Atika Gümrükleri denilmiştir. Gümrük vergileri genellikle kıymet esasına göre tespit edilmiş, bu nedenle tüccarlarla gümrükçüler arasında eşyanın değeri konusu devamlı tartışmalara sebep olmuştur. Buna ilaveten yabancı devletlerle ticaret anlaşmaları yapılıncaya ve gümrük tarifeleri konuluncaya kadar her yerde eşit gümrük vergisi uygulanmamıştır. Bu durum ise vergilerin toplanmasında büyük karışıklıklar çıkarmıştır.

Osmanlı Devleti’nin ilk gümrük vergisi Osman Gazi’nin Karacahisar Kalesinde mal satan yabancılardan sattıkları malların karşılığında 1 akçe ‘‘pey’’ alınması ile başlamıştır. Yine 1. Murat döneminde Cenovalılar Pera’dan yaptıkları ihracat ve ithalat için gümrük vergisinden muaftırlar. Buna karşılık malların %8’i oranında Bac-ı Pazar ödemiştir.

Osmanlı Devleti’nin yaptığı savaşlar ve ortaya çıkan isyanlar ekonomik yapıya zarar verdiğinden hazinenin gelir kaybının önlenmesi amacıyla vergiler artırılmaya çalışılmış ancak bu durum yabancı tüccarlar tarafından olumlu karşılanmamış ve Balta Limanı Anlaşmasına giden zemini oluşturmuştur. Balta Limanı Anlaşması ile İngiltere lehine gümrük vergileri düşürülmüş ve Osmanlı açık bir pazar halini almıştır. 

Birinci Dünya savaşı arefesinde siyasi ortamın gerginliğinden faydalanmak isteyen Osmanlı Devleti %8 olan gümrük vergilerini %13’e çıkarmak istemiş hatta bu konuda İngiltere’nin onayını da almıştır. 10 Temmuz 1914 de %13’lük vergi uygulanmaya başlanmıştır.

Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlı Devleti ile Mondros Anlaşması imzalanmıştır. Mondros Anlaşması’nın 8. Maddesi ile itilaf Devletleri Osmanlı Devletlerine ait tersane ve limanlardaki bütün gemi ve onarım araçlarını kullanabileceklerdir. İşgalci Devletlerin gümrükler üzerindeki denetimi gelir kaybına da neden olmuştur. Örneğin, Karaköy Rıhtımındaki bina ve depolar İngiliz askeri kuvvetleri tarafından işgal edilmiş olduğu için vapurların yanaşmasına izin verilmemiş, mallar ve yolcular gümrükten geçemedikleri için ciddi gelir kaybı yaşanmıştır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kurulması ile birlikte; gümrük vergisi ile ilgili ilk düzenleme TBMM’nin 24 Haziran 1920 tarihli oturumunda yapılmıştır. Dönemin Maliye Vekili Ferit Bey gümrük vergisini %5 oranında arttırmak için teklif sunmuştur. Bunun için üç farklı komisyona incelemeye gönderilmiştir.  

Tartışılan diğer bir konu ise, gümrük vergisinin nakit ya da altın üzerinden alınması olmuştur. Bu görüşmelerde milletvekilleri arasında itiraz söz konusu olmuş, kıymet üzerinden alınması teklif edilmiştir. Maliye Vekili, altın ve nakdi olarak alınan gümrük vergisinin eski bir uygulama olduğunu, çoğu devletin bu uygulamayı kullanmadığını ve belirli bir tarife üzerinden alındığını belirterek, verginin sıklet üzerinden alınması için yeni düzenlemeler yapılmaya başlandığını ifade etmiştir. Ferit Bey’in sunduğu teklif üç komisyon tarafından kabul edilmiş ve üç komisyondan da sorunsuz geçmiş ve 26 Temmuz 1920 tarihinde 8 ret oyuna karışlık 171 evet oyu ile kabul edilmiştir.5 

Mecliste 1922 senesi bütçe görüşmesi yapılırken üzerinde en çok durulan konu gümrükler olmuştur. Devlete en çok gelir getiren vergiler arasında olan gümrük, kontrol edilmesi en zor olan vergidir. Çünkü kara ve deniz sınırı boyunca gümrük birimlerinin olması ve memurların işlerini tam olarak yapması önemlidir. Sınır boylarında gümrük birimlerinin olmaması ve tarifede olan karışıklıklar kaçakçılık için uygun şartlar sağlamaktadır. Gümrüklerdeki en büyük problem ise eşyanın kıymeti üzerinden alınan tarife uygulamasıdır. Ziynet eşyalarındaki zaafiyeti ortadan kaldırmak için düzenleme yapılmış ancak eşya kıymeti üzerine ortak bir noktaya varılamamıştır. Ziynet eşyaları ile ilgili karışıklığı dönemin Maliye Vekili Hasan Fehmi Bey şu şekilde açıklamıştır “ziynet eşyasında olduğu gibi gümrük resmine tabi olmayan diğer eşya üzerinde de maatteessüf kaçakçılık vardır.6 Lozan Antlaşmasının imzalanmasından sonra, mecliste 1923 yılı bütçe görüşmeleri yapılırken üzerinde en çok durulan konu savaştan ciddi manada etkilenmiş hatta işgal yaşamış olan İstanbul gümrüklerinin %5 oranında arttırılması olmuştur7 Gümrük tarihimizi özetledikten sonra geçmişimizi gelecekle sentezlemek ve dünyanın yeni ekonomik düzeninden olabildiğince ülkemiz lehine sonuçlar alınabilmesi için yeni politikaların oluşturulmasına ihtiyaç duyulmaktadır. 

2. Yeni Ekonomik Düzen ve Gümrük Politikaları 

2.1. Kamu Güvenliğinin Korunmasına ve Kaçakçılığının Önlenmesine Yönelik Politikalar 

Gümrük politikası ile dış ticaret politikası bir bütün olarak değerlendirilmeli ancak, gümrük idarelerin icra yetkisi nedeniyle uygulayıcı bir rolünün olduğu ve gümrük politikası uygulama araçlarının gümrük idarelerinin işlemleri bağlamında da ele alınması gerekir. Ülkemize giren ve ülkemizden çıkan eşya, insan ve taşıtlara uygulanması gereken işlem ve tedbirlerin belirlenmesi amacıyla tarife ve tarife dışı önlemler birlikte ele alınarak bir bütün olarak değerlendirilmelidir.  

Önemli bir diğer nokta ise ülkeye giren eşya, insan ve taşıtların ekonomik düzenin devamı açısından da kontrole tabi tutulması ülke yararınadır. Bu çerçevede konu iki alt başlık altında ele alınacaktır. İlk olarak toplum ve çevre sağlığı yönünden tehlikeli olan ürünlerin ülkemize yasa dışı olarak sokulmasının engellenmesine yönelik geliştirilmesi gereken durumlar irdelenecek, diğer bir konu ise ülkemize girmesi yasak olmayan ancak gümrük vergileri hiç ödenmeden ya da eksik ödenmek suretiyle ekonomik dengeleri bozmaya yönelik fiillerin tespit edilip engellenmesine yönelik geliştirilmesi gereken faaliyetler ele alınacaktır. 

2.1.1. Ülkeye Giren Eşya, Kişi ve Taşıtların Kontrolü 

Ülkemizin egemenlik hakkı gereği, ülkemize giriş ve çıkış yapan eşya, insan ve araçlar kontrole tabi tutulur. Ülkemize giren eşya, insan ve taşıtların ilk kontrolleri gümrük personelleri ile yapılmaktadır. Bu bağlamda dış ticaretin güvenliği ve kaçakçılığın önlenmesine yönelik çalışmalar gümrük eksenli olarak değerlendirilmeli nitelikli insan kaynağı artırılarak teknolojiden daha fazla yararlanılmalı, istihbarat/ihbar dışında risk analizine göre yapılan kontroller daha yoğun olmalıdır. Bu konuda; Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü bünyesine kaçakçılık ve risk analizi dairesi kurularak daha eşya, insan ve taşıtların Türkiye Gümrük Bölgesine gelmeden risk analizleri yapılmalı ve elde edilen sonuçlara göre kontrollerin artırılması gerekmektedir. Yine bulunduğumuz coğrafya itibari komşu ülkelerde bulunan iç karışıklık sebepleri ile yoğun bir insan göçü ile karşı karşıya kalınmıştır. Sınırlarımızdan yasa dışı olarak ülkemize gelen kişilerin üzerlerinde ya da beraberinde bulunan toplum ve çevre sağlığı yönüyle zarar verici maddelerin ülkemize girişinin engellenmesi gerekmektedir. Bu çerçevede muhafaza ekiplerinde uzmanlaşma gerçekleştirilerek sınırlarımızda oluşacak insan kaçakçılığının önlenmesinin daha etkin hale getirilmesi mümkündür. 

2.1.2. Ekonomik Düzenin Devamına Yönelik Politikalar 

Ülkemizin ekonomik politikasının işletilebilmesi, vergi gelirlerinin toplanması, iç piyasa dengelerinin korunması ve adil rekabet ortamının sürdürülebilmesi için mağduriyetlere sebebiyet vermeyecek ölçüde Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun etkin ve verimli uygulanması gerekir. Bununla birlikte, yasal mevzuat çerçevesinde dış ticaret yapan ticaret erbabının mağduriyetlerine sebebiyet verilmemesi temel amaçlardan biri olmalıdır. Devletin ceza verme gücünü ölçülü hale getirme ve tüccarların haklarını koruma açısından kamu düzenin bozucu niteliği birlikte ele alınmalıdır. Bu noktada Gümrük Kanunu, Kabahatler Kanunu ve Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nda yer alan yaptırımların yorum ya da kıyasa sebebiyet vermeyecek şekilde revize edilmesine ihtiyaç olduğu gözlemlenmiş olup, bu noktada yasal mevzuatın iyileştirilmesi reformuna gidilmelidir. 

Kaçakçılık eylemlerinin cezalandırılmasının temel nedeni bu fiillerin ekonomik düzeni bozucu niteliğidir. 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu sürekli olarak değişime ve dönüşüme uğramış ve halen de uğramaktadır. Bununla birlikte son yılarda ülkemizde görülen ekonomik daralma ve ile birlikte Türk Lirası’nın yabancı paralar karşısındaki değer kaybı ithal ürünlerinin maliyetini artırması kayıt dışılığın artması ihtimali göz önünde bulundurulmalıdır. 

2.2. Dış Ticaret İşlemlerinde Gümrük  Tarifleri ve Tarife Dışı Politikalar 

Dış ticaret politikasının ülke ekonomisi üzerinde gelir artırıcı ve ülke içerisindeki üreticileri koruyucu olma yönünden dengeleyici bir özelliği bulunmaktadır. Bu denge kurulurken kullanılan dış ticaret politikası araçlarından gümrük vergileri öne çıkmaktadır. Gümrük vergileri dış ticaret politikalarının tarihçesi bakımından çok eski olmakla birlikte en çok kullanılan araçların başında gelmektedir.  

Gümrük vergilerinin amacı, ülke bütçesine gelir sağlamak, yerli üreticileri rekabet edilebilir seviyeye getirmektir. Gümrük vergileri eşyalar üzerinden alınan ithalat ve ihracat vergileridir. Türkiye’nin ekonomik olarak önemli etkenlerden biri hiç kuşkusuz Avrupa Topluluğu ile imzalanan gümrük birliği olmuştur. Gümrük Birliği gümrük idarelerinin modernize edilmesi anlamında ülkemizde gümrük reformuna önemli bir ivme kazandırmıştır. 

Gümrük Birliği’nin temel özelliği ise AB ile gümrük vergilerinin karşılıklı olarak kaldırılması ve üçüncü ülkelere karşı aynı tip gümrük vergilerinin uygulanmasıdır. 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı’na göre gümrük birliğinin kapsamı ise sanayi ve ürünleri ve işlenmiş tarım ürünleridir. Bu bağlamda gümrük birliğinin kapsamına dahil olmayan eşyalar üzerinden değerlendirme yapılarak gümrük birliğinin kapsamının genişletilmesi üzerine karşılıklı çalışmalar yapılması yerinde ve uygun olacaktır. 

Gümrük politikası araçlarından olan gümrük vergilerinin hazineye gelir sağlama fonksiyonun yanında, ödemeler dengesini koruyucu fonksiyonu da bulunmaktadır. Özelikle tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemisi sonrası Türk Lirası’nın yabancı paralar karşısındaki değer kaybı, ülke içerisinde de dövize olan talebi artırmış ve döviz kurunun katlanarak artmasına etki eden etmenlerden biri olmuştur. 

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası ’da ülke içerisindeki fiyat istikrarının sağlanması adına bünyesinde bulunan dövizleri piyasa sunarak döviz arzının artırılıp Türk Lirası’nın yabancı paralar karşısındaki değerinin daha da azalmaması adına uygulamaya gitmiştir. İthalat aşamasında alınan fonlardan biri de kaynak kullanımını destekleme fonudur (KKDF). Fonun kaynakları arasında; kabul kredili, vadeli akreditif ve mal mukabili ödeme şekline göre yapılan ithalat işlemlerinde eşya bedelinin %6’sı oranında fon ödemesi yer almaktadır. KKDF’nin ithalat ve ihracat işlemlerinden temin edilen vergi ve fonlar arasındaki payı ise çok az miktarda olduğu verilerden gözlemlenmektedir.  

Döviz arzının azalmasının engellenmesi ve dövizin ülke içerisinde daha fazla kalmasının sağlanması adına KKDF muafiyetini genişletilmesi uygun ve yerinde olacaktır. 

2.3. Güvenli ve Kolay Dış Ticaretin Geliştirilmesine Yönelik Politikalar 

Ülkemizde gümrük işlemlerinin paydaşları ile kamu ve özel sektör iş birliğinin artırılması gerekmektedir. Bu iş birliğinin bilgi birikimi bağlamında ele alındığında, gümrük ve dış ticaret işlemleri üzerinde olumlu etkisi yadsınamaz bir gerçektir. Bu çerçevede karşılıklı iş birliği yasal bir zemine oturtularak modernizasyonu sağlanmalı etkinliği arttırılmalıdır. 

Ülkemizin artan dış ticaret hacmi sonucu gümrük idarelerindeki iş ve işlem süreçlerinin de artması ve işlemlerin sorunsuz bir biçimde gerçekleşmesi için teknolojik gelişmelerin daha fazla kullanılması gerekir. Gümrük idareleri ile yükümüler arasındaki ihtilafların giderilmesi için kurulan uzlaşma müessesinin işlem sayıları bağlamında ele alındığında ihtilaflı konuların sürçlerinin azaldığı ve idarelerin işlem sayılarının azaldığı görülmektedir. Bununla birlikte; teknolojik alt yapı oluşturularak uzlaşma toplantılarının e-uzlaşma olarak gerçekleştirilmesi zaman kazandırıcı bir uygulama olarak yapılması zaman kazandırıcı bir unsur olacaktır. 

Özelikle ithal ikameci sanayi politikalarından vazgeçilerek, 24 Ocak 1980 Kararları ile ihracata dayalı büyüme ve dünya ülkeleri ile ekonomik entegrasyon politikasına yönelik eğilimlerin artması, bölgesel iktisadi birleşmelerin hedeflenmesi soncunda AB ile tam ekonomik birlik sağlanması açısından gümrük birliği önemli bir kazanım olmuştur. Yakın tarihe kadar ticaretin kolaylaştırılmasının sadece, gümrük tarifelerinin düşürülmesi olarak görülmesinin eksik bir düşünce olduğu, hem sınır gümrüklerinde geçişlerin hem de ithalat ve ihracat gümrüklerindeki iş ve işlemlerin dijitalleşmesi ve kağıtsız beyanname uygulamaların da ticaretin kolaylaştırılması için önemi göz önüne alındığında hızlı bir biçimde teknolojik alt yapının hazırlanarak, iş dünyasının zaman maliyetinin azaltılması ve üretim sürecinin hızlanmasına katkı sağlanmalıdır.  Böylece, ticaretim etkinliğinin artırılması için maliyet ve işlem sürecinin kısaltılması, gümrük işlemlerinin sadeleştirilmesi, ileri teknoloji kullanımı ve fiziki alt yapının iyileştirilmesi gerekmektedir. Ticaretin kolaylaştırılması ve güvenli yapılabilmesi için ise kağıtsız beyanname uygulaması gibi konuya ilişkin hukuki düzenlemelerin yapılması, gümrük kontrol ve denetimlerinin risk yönetimi ve sonradan kontrol esaslı yapılmasına ağırlık verilmesi ve gümrük idarelerinin modernizasyonu ve teknolojinin etkin kullanılması ve tüm bu süreçler gerçekleştirilirken kamu özel sektör ve dış ticaretin tüm paydaşları ile ulusal ve uluslararası iş birliğinin sağlanması gerekmektedir. 

3. Sonuç 

İnsanlığın ilk yıllarından günümüze kadar olan süreçte ticaret ve ekonomi hep var olagelmiştir. Siyasi olarak devletlerin kurulması ile birlikte, devletlerin ayakta kalabilmesi için güçlü bir ekonomiye sahip olması gerekmektedir. Sanayi devrimi ile seri üretime geçiş ve dış ticaretin gelişmesi ivme kazanmış, ticaret anlaşmaları ve kapitülasyonlar ise yanlış uygulandığında devletlerin ekonomik bağımsızlığını kaybetmesine sebep olacak kadar önemli olaylardır. Kendi tarihimizde bunun olumsuz ve olumlu örneklerine birlikte şahit olmaktayız. 

Cumhuriyetimizin kuruluşunun yüzüncü yılında gümrük idarelerinin modernizasyonu, teknolojik alt yapısının güçlendirilmesi gerektiği, dış ticaretin tüm paydaşları ile ulusal ve uluslararası iletişim geliştirilmesi aşikardır. Tüm paydaşların adil olarak karar alma mekanizmalarına katılımının sağlanması ve kamu özel sektör çalışma gruplarının etkinliğinin artırılması gerekir. Gümrük ve dış ticaret politikalarından beklenilen hedeflere ulaşılabilmesi için bu reformların, ülkemizin tüm alanlardaki politikalarında bir reform ile birlikte yapıldığında bir anlam kazanacağı bilinmelidir. Ekonomik özgürlüklerin gelişmiş olduğu demokratik gelişmişlik düzeylerin ileri seviyelerde olduğu ülkelerde ticaretin daha kolay ve güvenli yapıldığı gümrük işlemlerinin şeffaf ve hızlı olduğu bilinmektedir.  

Tüm bu unsurlarla birlikte; gümrük ve dış ticaret politikaları da etkili düzeyde uygulanabildiğinde; dış ticaretin ve gümrük uygulamalarının şeffaf, güvenli ve hızlı yapıldığı, yasa dışı ticaretle mücadele edilerek haksız rekabetin önlenmesi, iş yapma kolaylığının artırılmasına, yolsuzluğun önlenmesi ve etik değerlere bağlılığın artmasına, kayıt dışı ekonominin düşmesine zemin hazırlayarak ileri düzeyde ekonomik gelişmişlik seviyesine ulaşılmasına katkı sağlayacaktır.  

Kaynakça 

  • T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü, Dünden Bu Güne Gümrükler Genel Müdürlüğü (1909-2012), Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Yayın No:2, Ankara, 2012, s.7. 

  • Yakup Akkuş, “Osmanlı ve Avrupa’nın İktisat Politikaları Üzerine Karşılaştırmalı Bir Analiz (XIV. ve XV. asarılar)” , İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Araştırma Merkezi Konferansları 52. Seri / Yıl 2009 Prof. Dr. Şerafettin Aksoy'a Armağan s.118 

  • Mehmet Kılıç, “a.g.m.”, Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, ISSN:2587-2621, Volume 3 Issue 1, March 2019, s.49. 

  • 232 TBMM Zabıt Ceridesi, Devre 1, 02.09.1920,Cilt , İçtima Senesi 1, s.3. 

  • 257 TBMM Zabıt Ceridesi, Devre 1, Cilt 21, 26.06.1922. İçtima Senesi 3, s.75. 

  • 232 TBMM Zabıt Ceridesi, Devre 1, 02.09.1920,Cilt 3, İçtima Senesi 1, s.3. 

  • TBMM Zabıt Ceridesi, Devre 1, Cilt 27, 28.02.1923. İçtima Senesi 8, s.534. 

  • Mehtap KEÇE, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi (1918-1938 Yılları Arası Türk Gümrük Sistemi) 

  • Mehmet Güzel, Marmara Üniversitesi, Doktora Tezi (Dünya Gümrük Örgütü, Küresel Ticaretin Kolaylaştırılması ve Güvenli Yapılması Çalışmaları ve Türkiye) 

E-Bültenimizi İnceleyin