Makaleler


Yargıtay Kararları Işığında İhtiyaç Nedeniyle Tahliye Davası


Hukuk     Yargıtay Kararları    

Deniz Hazal Öztürk - - 26 Ağustos 2022

Özet
İşbu makalede, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu kapsamında ihtiyaç sebebiyle tahliyenin şartları, kiracıların ve kiraya verenlerin sahip oldukları haklar ile başvurabilecekleri hukuki yollar açıklanmıştır.
Anahtar Kelimeler
Kira bedeli, ihtiyaç nedeniyle tahliye, kira sözleşmesi, konut, işyeri, yeni malik, tahliye, 6098 sayılı Kanun, samimiyet, tahliye, aynı il, aynı ilçe, benzer nitelik. 

1. Giriş
Son dönemde ihtiyaç sebebiyle tahliye davalarının artışı ülke gündeminde yerini almakta, kiracıların bu sebeple yaşadığı mağduriyetler sıklıkla dile getirilmektedir. İşbu makalede de ihtiyaç sebebiyle tahliye davasının şartları, kiracıların ve kiraya verenlerin sahip oldukları haklar ve başvurabilecekleri hukuki yollar Yargıtay kararları ışığında açıklanmıştır.
Bilindiği üzere, Türk Borçlar Kanunu’nda (“TBK”), konut ve çatılı iş yeri kira sözleşmelerinde yapılacak kira artış oranı, bir önceki kira yılında Tüketici Fiyat Endeksi’nin on iki aylık ortalamalara göre değişimi oranı ile sınırlanmıştı.1 11.06.2022 tarihli 31863 sayılı Resmî Gazete’de 7409 Avukatlık Kanunu ile Türk Borçlar Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (“Kanun Değişikliği”) yayımlanmış ve 11.06.2022 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanun Değişikliği ile konut kiralarının azami artış oranı çatılı iş yeri kiralarından ayrılarak %25 oranı ile sınırlandı-rılmıştır. İşbu Kanun Değişikliği ile konut kira söz-leşmeleri 11.06.2022-01.07.2023 tarihleri arasında yenilenecek ise, taraflar, bir önceki kira yılında ödenen kira bedeline %25 oranından fazla artış uygulayamayacaktır. 
Gerek Kanun Değişikliği gerek ise emlak piyasasında yaşanan talep artışı sebebiyle kiraya verenler taşınmazlarını daha yüksek bedellerle kiraya verebileceğini fark ettiğinden “ihtiyaç nedeniyle tahliye” talepleri yoğun bir şekilde ileri sürülmeye başlamıştır. Kiraya verenlerin, kiralanan taşınmazı kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için kullanma zorunluluğu olduğunu iddia ederek kiracılarını tahliye ettikleri, akabinde ise taşınmazı iddia edilenin aksine, üçüncü bir kişiye daha yüksek bedelle kiraladıkları sıkça gündeme gelmektedir. Kanun koyucu, kanunun dolanılmasını engellemek ve kiracıyı korumak adına kiracının tahliye edilmesini sıkı şartlara bağlamıştır. İşbu makalede ihtiyaç nedeniyle tahliye davası bakımından;
-    Kiraya verenin ve yeni malikin gereksinim sebe-biyle tahliyesi ve tahliye davasının şartları, 
-    Yargıtay’ın gereksinim sebebiyle tahliye davalarında aradığı “samimiyet” kriteri, 
-    Kiracıların kiraya veren tarafından ihtiyaç nedeni ileri sürerek tahliye edilmesine karşılık üçüncü bir kişiye yeniden kiralanması halinde kiracıların sahip olduğu haklar incelenmiştir. 

2. İhtiyaç Nedeniyle Tahliye Davası
2.1. Kiraya Verenin Konut Gereksinimi Sebebiyle Tahliye
2.1.1. TBK 350. Madde Uyarınca Aranan Şartlar

Son dönemde emlak piyasasının hareketli olması sebebiyle kiraya verenler, taşınmazlarının güncel kira bedellerini düşük bulmakta ve daha yüksek kira bedeli elde etmek adına kiracıları farklı yöntemlerle taşınmazlardan tahliye etmeye çalışmaktadır. Ne var ki TBK’da kiracıların tahliye sebepleri oldukça sınırlı tutulmuştur. Bu nedenle kiraya verenler, taşınmazlarda kendilerinin ya da kanunda yazılı hısımlarının oturacağını iddia ederek kiracılara tahliye talebinde bulunmaktadır.
Kiraya verenlerin, ihtiyaç nedeniyle tahliye davası TBK’nın 350. maddesinde düzenlenmekte olup kiraya verenlerin, kiracıları TBK 350. madde uyarınca tahliye edebilmesinin belirli koşulları bulunmaktadır; 
(i) Kiralananı kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut ya da işyeri taşınmaza ihtiyacı olması, 
(ii) Söz konusu ihtiyacın gerçek ve samimi olması gerekmesi,
(iii) Kiraya veren bu talebini belirli süreli sözleşme-lerde sürenin sonunda, belirsiz süreli sözleşmelerde kiraya ilişkin genel hükümlere göre fesih dönemine ve fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek tarihten başlayarak 1 (bir) ay içinde tahliye davası ile ileri sürmesi gerekmektedir. 
TBK 350’nin uygulanması için aranan temel şartlardan biri kira sözleşmesine konu olan taşınmaza kiraya verenin kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu kişilerin “şahsen” kullanma ihtiyacı çıkmasıdır. Görüldüğü üzere kanun koyucu kiraya verenin yalnızca kendisinin, eşinin, altsoyunun ve üstsoyunun değil aynı zamanda kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu kişilerin2 konut ihtiyacı halinde “ihtiyaç nedeniyle tahliye” talepli dava ikame edebileceklerini öngörmüştür. İhtiyaç nedeniyle tahliye davası kural olarak kiraya verenler tarafından ikame edilebilecektir. Ancak Yargıtay’ın3 kiraya veren olmayan malik veya intifa hakkı sahiplerinin de ihtiyaç nedeniyle tahliye davası ikame edebileceği yönünde kararları bulunmaktadır. 
Kiraya veren, ihtiyaç nedeniyle tahliye davasını konut ihtiyacı sebebiyle için açabileceği gibi işyeri ihtiyacı bakımından da açabilecektir. Başka bir deyişle, konut kira sözleşmesi mevcut olsa dahi kiraya verenin ihtiya işyeri ise kiracıdan tahliyesi talep edilebilecektir. Bu husus ancak uyuşmazlık konusu taşınmazın işyeri olarak kullanmaya elverişli bir taşınmaz olması halinde söz konusu olacaktır.  Yine işyeri olarak kiralanmış ancak konut olarak kullanmaya elverişli olan bir taşınmaza ilişkin kira sözleşmesi de kiraya veren tarafından feshedilebilecektir.4 Kanunda yer alan “ihtiyaç” kavramının da açıklanması önemli arz etmektedir. Yargıtay, devamlılık arz etmeyen geçici ihtiyacın tahliye nedeni yapılamayacağını, henüz doğmamış veya  gerçekleşmesi 

uzun bir süreye bağlı olan ihtiyacı da tahliye sebebi olarak kabul etmemektedir.5 Bu husus ihtiyacın gerçek ve zorunlu olması gerektiğini göstermektedir. Aynı zamanda ihtiyacın tahliye davasının sonuna kadar devam etmesi de şart olarak aranmaktadır.6
2.2. Yeni Malikin İhtiyacı Sebebiyle 
Tahliye
2.2.1. TBK 351. Madde Uyarınca Aranan 

Şartlar
Yeni malikin, ihtiyacı nedeniyle tahliye davası TBK’nın 351. maddesinde düzenlenmekte olup kiraya verenlerin, kiracıları TBK 351. madde uyarınca tahliye edebilmesinin belirli koşulları bulunmaktadır; 
(i) Kiralananı sonradan edinen yeni malik, kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut veya işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu olması halinde,
(ii) Söz konusu ihtiyacın gerçek ve samimi olması gerekmesi,
(iii) Yeni malik, kiralananı edinme tarihinden başlayarak 1 (bir) ay içinde durumu kiracıya yazılı olarak bildirmek koşuluyla, kira sözleşmesini 6 (altı) ay sonra açacağı bir davayla sona erdirebilmektedir. Kiralananı sonradan edinen malik, dilerse gereksinim sebebiyle sözleşmeyi sona erdirme hakkını, sözleşme süresinin bitiminden başlayarak 1 (bir) ay içinde açacağı dava yoluyla da kullanabilmektedir. 
Kiralananı sonradan edinen yeni malik kendisi, eşi, altsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu kişiler için konut veya işyeri gereksinimi ile işbu taşınmazı kullanma zorunluluğu bulunması halinde tahliye talebinde bulunabilecektir. Esasında yeni malikin ihtiyacı sebebiyle tahliye, TBK 350 ile çok benzer düzenlenmiş olmakla birlikte dava açma süreleri bakımından ayrılmaktadır. 
2.3. Dava Açma Süresi
2.3.1. Kiraya Verenin İhtiyacı Sebebiyle Tahliye Halinde Dava Açma Süresi

TBK’nın 350’inci maddesi uyarınca tahliye davasının açılabilmesi için bir hak düşürücü süre öngörülmüştür. 
Buna göre dava, belirli süreli sözleşmenin sonun-dan itibaren 1 (bir) ay içinde açılmalıdır. İşbu süre hak düşürücü süre olarak düzenlendiğinden belirli süreli sözleşmenin sona erdiği tarihten itibaren 1 (bir) ay içinde açılmadığı takdirde kiraya veren bu hakkını kaybetmektedir. 
Kiraya verenin, tahliye davasını belirlenen sürenin bitiminden itibaren 1 (bir) ay içinde açabilmesi için, herhangi bir yazılı bildirim yapması zorunda değildir. Ancak TBK’nın 353. maddesinde de kaleme alındığı üzere kiraya veren yazılı bildirim ile kira süresi bitiminde konut ihtiyacı nedeniyle tahliye talep edeceğini bildirmiş ise, bir aylık süre sona ermiş olsa dahi, kira süresi sona erdiği tarihten sonraki uzayan bir yıllık dönem sonuna kadar tahliye davası açabilmektedir.7Doktrinde, kiraya verenin kira sözleşmesi sona erdikten sonra konut ihtiyacına dayalı olarak tahliye davası açmadan ilk aya ait kira bedelini ihtirazı kayıt ileri sürmeksizin alması ve TBK. md. 353 çerçevesinde yazılı bildirimde bulunmaması halinde kiraya verenin tahliye davası açma imkânı kalmayacağı ifade edilmektedir.8 
2.3.2. Yeni Malikin İhtiyacı Sebebiyle 
Tahliye Halinde Dava Açma Süresi
Her ne kadar kiraya verenin ihtiyacı sebebiyle tahliye davası ile yeni malikin ihtiyacı sebebiyle tahliye davası birbirine benziyor olsa da kanun koyucu yeni malikin işbu taşınmazı kullanmak üzere alabileceği varsayımından hareketle dava açma süresi bakımından iki farklı hak tanımıştır. Buna göre yeni malik; (i) taşınmazı iktisap tarihinden itibaren 1 (bir) ay içinde ihtar çekerek altı ay içinde açacağı dava ile veya (ii) sözleşme süresinin bitiminden itibaren kiracının tahliyesini isteyebilecektir. 
Yeni malikin izleyebileceği ilk yol taşınmazı iktisap ettiği tarihten itibaren 1 (bir) ay içinde kiracıya yazılı bildirimde bulunmak koşuluyla 6 (altı) ay sonra açacağı dava ile sona erdirebilecektir. Yeni malikin, işbu hakkını kullanması için ön koşulun taşınmazın iktisap tarihinden itibaren 1 (bir) ay içerisinde yazılı bildirim olduğu unutulmamalıdır. Yeni malikin izleyebileceği ikinci yol ise sözleşme süresinin bitiminden başlayarak 1 (bir) ay içinde açacağı dava yolu ile kiracının tahliyesini talep edebilecektir. Ancak burada yeni malikin, bir aylık süre bitmeden kiracıya yapacağı yazılı bildirim ile TBK’nın 353. maddesi uyarınca işbu sürenin bir yıl uzama ihtimali olduğunu da belirtmek gerekir. 

3. İhtiyaç Nedeniyle Tahliye Davalarında Yargıtay’ın Aradığı “Gerçek, Samimi ve Zorunlu Olma” Şartı
Yargıtay’ın “gerçek, samimi ve zorunlu olma” şartı hem kiraya verenin ihtiyaç sebebiyle tahliyesi hem de yeni malikin ihtiyaç sebebiyle tahliyesi bakımından aranmaktadır. Uygulamada ihtiyaç nedeniyle tahliye davalarında kiracıların korunmasının esas alındığı ve yargılama aşamasında detaylı incelemeler yapıldığı bilinmektedir. Kanunun kiracıyı koruyucu olarak getirdiği bu hükmün dolanılması engellenerek, kiracıların bahaneler üretilerek konutlarından çıkarılmasının önüne geçilmeye çalışılmaktadır. Bu nedenle Yargıtay’ın gerçek, samimi ve zorunlu olma kriteri sıkı bir şekilde aranmaktadır. Bu şart her somut olay özelinde değerlendirilmekte olup yargılama sırasında kiraya verenin tüm taşınmazları de-ğerlendirilmekte, kiraya verenin ihtiyaçları detaylı şekilde incelenmektedir. 
Yargıtay kararlarında, kiraya verenin iddia ettiği “ihtiyacın” devamlılık arz etmesi gerektiğini, devamlılık arz etmeyen geçici ihtiyacın tahliye nedeni yapılamayacağı,9 henüz doğmamış10 veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan11 ihtiyaçların da tahliye sebebi olarak kabul edilmeyeceği ifade edilmektedir. Diğer yandan ihtiyacın kira sözleşmesinin akdedildiği tarihte mevcut olmaması ve tahliye davasının sonuna kadar devam etmesinin12 de kural olarak aranacağı Yargıtay kararlarında belirtilmektedir.13 Başka bir deyişle kiraya veren, kira sözleşmesinin akdedildiği tarihte mevcut olan bir ihtiyacını ileri sürerek kiracının tahliyesini talep ediyorsa bu talebin de reddedileceği ifade edilmektedir. 
3.1. Kiraya Verenin Birden Çok 
Taşınmazı Bulunması

Uygulamada sıkça karşılaşılan başka bir husus, kiraya verenin birden çok taşınmazı bulunması halinde ihtiyaç sebebi ile tahliye konusu taşınmaz ve diğer taşınmazların durumlarının değerlendirilmesidir. Kiraya verenin başka evlerinin bulunması halinde Yargıtay, bahsi geçen evlerin ihtiyaç anında boş olup olmadığını,14 bu taşınmazların yakın zamanda kiraya verilip verilmediği15 hususlarını değerlendir-mektedir. Şayet kiraya verenin ihtiyacın doğduğunu iddia ettiği tarihte boş ve benzer nitelikte başkaca bir evi var ise veya yakın zaman bu tarz bir evini kiraya verdiyse Yargıtay kiraya verenin samimi olmadığı sonucuna varmaktadır.  
3.2. Kiraya Verenin veya Yakınlarının Oturduğu Evin Durumu
Yargıtay kararlarında kiraya verenin, tahliyesini talep ettiği taşınmazın ihtiyacı için elverişli olup olmadığı, halihazırda oturduğu taşınmazın durumu ve talepleri birarada değerlendirmektedir. Kiraya verenin benzer nitelikte, yakın bölgelerde evleri bulunması halinde ihtiyacın samimi olmaması sebebiyle davaların reddedildiği görülmektedir. 
Yargıtay bir kararında16, kiraya verenin oğlu için bulunduğu tahliye talepli davada oğlunun, davalı kiracının dava konusu taşınmazı kiraladığı tarih ile benzer tarihlerde bir başka taşınmazı kiralaması ve davacının torununun doğduğu tarihte bebeğin doğacağının ve bakıma ihtiyacı olacağının öngörülebileceği nedenleriyle ihtiyaç samimi kabul edilmemiştir. Yaşlı anne ve babanın, çocukları ve torunları ile aynı binada oturmalarına, asansörlü bir evde yaşamalarına ilişkin ihtiyacı Yargıtay tarafından makul bulmuş ve kiracının tahliyesine karar vermiştir.17 Yine Yargıtay muhtelif kararlarında reşit çocukların evli olup olmamasından bağımsız olarak kendi aile-sinden ayrı bir evde yaşamasını yasal bir hak olarak görmekte, reşit çocuğun anne ve baba ile yaşamaya zorlanamayacağı ifade edilmektedir. 
Yargıtay, reşit çocuğun aileden ayrı bir taşınmazda yaşamak istemesi durumunda ihtiyacı samimi bulmaktadır.18
Yargıtay kararlarında kiraya verenin taşınmaz durumu, ihtiyacı değerlendirilmekte ve verilen kararlarda kiraya verenin benzer bir taşınmazının bulunup bulunmadığı somut olay özelinde irdelenmektedir. Yargıtay, işbu taşınmaz sorgusunu kiracılar bakımından da yapmaktadır. Örneğin bir kararda19, davalı kiracının dava konusu taşınmaza çok benzer nitelikte ve aynı belediye sınırları içerisinde maliki bulunduğu taşınmazı olması sebebiyle kiracının tahliyesinin uygun bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır. 
3.3. Evlilik ve Yurtdışından Gelen Aile Üyesi
Bilindiği üzere ihtiyaç nedeniyle tahliye davalarında kiraya verenlerin en çok ileri sürdüğü iddialar kiraya verenin oğlunun, kızının evleneceği veya yurtdışından gelen aile bireylerinin konut ihtiyacıdır. Yargıtay’ın farklı dönemlerde sıkça ele aldığı evlilik konusunda samimiyet kriteri sıkı bir şekilde aranmaktadır. Kararlarda evlilik hazırlıklarına başlanılmasının ve evlilik bakımından bir tarihin belirlenmiş20 olma-sının arandığı görülmektedir. Yargıtay, yalnızca nişanlanmanın yeterli olmayacağı evlilik hazırlıklarının yapılması ve evliliğe ilişkin olarak delillerin sunulması (örneğin;düğün davetiyesi) gerekeceğini değerlendirmektedir .21 Aynı şekilde kiraya verenin yurtdışından gelecek akrabasının ne zaman geleceğinin belli olmaması halinde de uzun, belirsiz süreye bağlı olan ihtiyaçların22 tahliye sebebi olamayacağı değerlendirmektedir. 
3.4. Taşınmazdan Daha Fazla Gelir Elde Amacı
Samimiyet kriteri bakımından en net ret sebebi taşınmazdan daha fazla gelir elde etmeyi amaçlayan kiraya verenlerin iddiasıdır. Yargıtay bu hallerde kiraya verenin ihtiyacının samimi olmadığı yönünde karar vererek tahliye taleplerini reddetmektedir. İhtiyaç nedeniyle tahliye davası açan kiraya verenin, taşınmazı satmak üzere hazırlıklar yapması23 buna örnek olarak verilebilecektir. Yine kiraya verenler, kira artış dönemlerinde kanuni sınırların üstünde bir bedel talep etmekte ve talep ettikleri bedel ile an-laşmamaları halinde ihtiyaç sebebiyle kiracıların tahliyesini istemektedir. Bu tarz taleplerin de Yargıtay’ın emsal kararları uyarınca samimi bulunmayacağı açıktır. 

4. Yeniden Kiralama Yasağı
Kiraya verenin kiracıyı gereksinimi nedeniyle tahliye etmesi halinde, haklı sebep olmaksızın kiralanan yeri üç yıl geçmedikçe eski kiracısından başkasına kiralaması yasaktır. Bu yasak, TBK madde 355/1’de “Kiraya veren, gereksinim amacıyla kiralananın boşaltılmasını sağladığında, haklı sebep olmaksızın, kiralananı üç yıl geçmedikçe eski kiracısından başkasına kiralayamaz.” şeklinde hüküm altına alınmıştır. “Haklı sebep” ihtiyaç sahibi eski kiracının veya kiraya verenin ihtiyacının ortadan kalkması olabilecektir. Doktrinde kiraya verenin, kiralanan evde hastalığı sebebiyle oturamayacak olması, kiraya verenin tayini çıkması ve uyuşmazlık konusu evin bulunduğu ilde yaşamayacak olması gibi sebepler halinde yeniden kiralama yasağının sona ereceği ifade edilmektedir.24  
Her ne kadar doktrinde kiracının ölmesi halinde yeniden kiralama yasağının sona ereceğini ifade eden görüşler25 mevcut olsa da İnceoğlu26, kira sözleşmesinin kiracının mirasçılarına devrolacağını bu nedenle de yeniden kiralama yasağının kiracının ölümü halinde de devam etmesi gerektiğini ifade etmektedir. 
TBK 355. maddesinin 3. fıkrası uyarınca kiraya veren, bu hükümlere aykırı davrandığı takdirde, eski kiracısına son kira yılında ödenmiş olan bir yıllık kira bedelinden az olmamak üzere tazminat ödemekle yükümlü olacağı ifade edilmektedir. Kiraya verenin işbu yasağa aykırı davranması halinde kiraya veren, eski kiracısına son kira yılında ödenmiş olan bir yıllık kira bedelinden az olmamak üzere tazminat ödemekle yükümlü olacaktır. 
Ancak hakim tarafından bunun da ötesinde bir tazminata hükmedilmesi mümkündür. Bu husus TBK 355/3’te, son kira yılında ödenmiş olan bir yıllık kira bedelinden “az olmamak üzere” şeklinde ifade edilmiştir. 
Doktrinde, bir yıllık kira bedelinden daha fazla bir tazminata hükmedilebilmesi için kiracının bir yıllık kira bedelinden daha fazla bir zararının bulunduğunu ispat etmesi gerektiği ifade edilmektedir. Kiracının, yeni kiralamak zorunda olduğu taşınmazın, dava konusu taşınmazdan daha yüksek bedelli olması halinde bu zararı ispat edebilecek ve kiraya verenden talep edebilecektir.27 Ne var ki, yeniden kiralama yasağının ihlali halinde kiracıların tazminat talep edebilmesi için kiraya verenin tahliye davası açması ve işbu davanın kiracı aleyhine sonuçlan-ması gerekmektedir. 
T.C. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 21.02.2019 tarihli 2017/4632 E. ve 2019/1687 K. sayılı kararı; 
“Somut olayda; davacının 01.05.2011 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi ile kiracı iken davalılar tarafından 17.10.2014 tarihli ihtarname ile kızları K1' in konut ihtiyacı nedeniyle taşınmazın tahliyesinin talep edildiği, bu ihtarname sonucunda davacının kiralananı tahliye ettiği ve taşınmazın 01.03.2015 başlangıç tarihli sözleşme ile 3. kişiye kiralandığı hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalılar gereksinim, yeniden inşaa ve imar amacıyla bir tahliye davası açmamıştır. Davacı kiracı taşınmazı bir yargı kararı veya icra marifetiyle tahliye etmemiştir. Bu durumda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 355. maddesi uyarınca tazminat koşulları oluşmamıştır. Bu durumda mahkemece davanın bu gerekçe ile reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı anlaşılmıştır...” şeklinde ifade edilmektedir. Yargıtay’ın kararında da ifade edildiği üzere kiracıların, kiracı bulundukları taşın-mazları bir yargı kararı olmaksızın tahliye etmeleri halinde, TBK 355. madde uyarınca tazminat tale-binde bulunamayacaklardır. 
Yukarıda yer alan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, kiraya verenin ihtiyaç nedeniyle kiracıyı tahliye edebilmesi için tahliye davası açması gerekmekte olup kiracılar, kiraya verenin iddialarının doğruluğunu tespit edebilmek ve TBK 355 uyarınca tazminat talebinde bulunabilmek adına kiraya verenin yazılı/sözlü talebini yerine getirmeyerek dava açılmasını ve işbu davanın sonuçlanmasını beklemeleri gerekmektedir. 

5. Sonuç
Kiraya veren, kiralamış olduğu konut ya da işyerini kendisi veya kanunda sayılı kişilerin ihtiyacı halinde kullanmak üzere kiracıdan tahliyesini talep etme hakkı bulunmaktadır. Ancak TBK ve Yargıtay kararları uyarınca kiraya verenin bu ihtiyacının, gerçek, samimi, zorunlu ve devamlı olması gerekmektedir. 
Nitekim yapılacak olan yargılamada kiraya verenin iddia ettiği ihtiyacın mevcut olup olmadığı, somut olayın şartları, kiraya verenin iş durumu ve konut durumu dikkate alınarak detaylı şekilde değerlendirilmektedir. Tüm bu kriterler ile kiraya veren ile kiracı arasında menfaat dengesinin bozulmaması adına sınırlandırılmalara yer verilmiş ve kiraya verenlerin gerçeği yansıtmayan ihtiyaç talepleri ile kiracıları tahliye etmesini önlemek, kiraya verenleri caydır-mak adına kiracı lehine tazminat hükümleri öngö-rülmüştür. 
 

E-Bültenimizi İnceleyin