Makaleler


IBAN’a Ödemenin Taraflar Açısından Risk ve Sonuçları


Vergi     Gelir Vergisi Mevzuatı    

Dr. Y. Burak ASLANPINAR  - - 03 Haziran 2024

Özet
Son dönemde banka hesap numaraları bir başka deyişle “IBAN” yani “International Bank Account Number” (“Uluslararası Banka Hesap Numarası”) üzerinden yapılan tespit ve incelemeler yoğunlaşmaktadır. Bu çalışmada, söz konusu tespit ve incelemeler sonucunda IBAN’a ödeme yapan, ödeme yapılan ve IBAN’ını kullandıran kişiler nezdinde uygulanabilecek vergisel, cezai ve diğer yaptırımlar başta olmak üzere tüm taraflar açısından riskler ve sonuçlar değerlendirilerek ilgili başlıklar altında açıklanmıştır.

Anahtar Kelimeler

IBAN, ödeme, vergisel risk, yaptırım.

1.    Giriş

Banka hesabı hareketleri, her dönemde vergi incelemelerinde önemli bir unsur olmuş, özellikle de 213 Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde yer alan “İspat” külfetinin yerine getirilebilmesi için dayanak oluşturmuş-tur. 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanması Hakkında Kanun çerçevesinde alınacak tedbirler konusunda da banka hesapları nezdinde hem mesnet hem de sonuç oluşmaktadır. Bu bağlamda, mevzuat gereği, inceleme yapan yetkili kişilerle, usulüne uygun istekte bulunmaları kaydıyla banka hesabı bilgileri, ilgili hesap numa-raları ile birlikte bankalar tarafından paylaşılmaktadır. 
Banka hesabı numarası denildiğinde ise uluslararası standartlara sahip bir banka hesap numarası olan ve ülkemizde de 1 Ocak 2010 tarihinden itibaren kullanılması zorunlu hale getirilen, “IBAN” yani “International Bank Account Number” (“Uluslararası Banka Hesap Numarası”) anlaşılmalıdır. Belirtilen tarihte var olan hesap numaraları IBAN standartlarına çevrilmiş, bu tarihten sonra verilen tüm banka hesap numaraları da IBAN standartlarında verilmiştir. Dolayısıyla para transferi yapılabilecek her banka hesabının bir IBAN’ı bulunmak-tadır. Ülke kodu, kontrol basamakları, banka hesap numarasını içeren, belli bir standart ve algoritmayla üreti-len IBAN ülkelere göre en az 34 oluşmakla birlikte Türkiye’de 26 haneli IBAN kullanılmaktadır. IBAN'ın ama-cı, banka hesap numaralarını uluslararası standartta yeknesak hale getirerek, para transferlerinin hatasız, hızlı ve denetlenebilir bir şekilde gerçekleşmesini sağlamaktır. 1, 2
Çalışmamızda, 213 Vergi Usul Kanunu, 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanması Hakkında Kanun ve 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu kapsamında IBAN’a para gönderilmesinin riskleri ve sonuçları; gönderici, alıcı ve IBAN’ının başkalarının işlemleri için kullandıran kişiler açısından incelenecektir. Bu ince-lemede uygulamada karşılaşılan durumlar ile değerlendirmenin kolay yapılabilmesi için IBAN’a ödemenin tarafları bakımından ayrım ve dolayısıyla başlıklandırma yapılacaktır. Yine konunun anlatımı ve anlaşılması-nı kolaylaştırmak için sırasıyla; IBAN’ına ödeme yapılan, IBAN’ını kullandıran ve IBAN’ından ödeme yapan kişiler için risk ve sonuçlar hakkında ilgili başlıklar altında ihtimallere göre değerlendirme yapılacaktır. 

2.    IBAN’a Ödeme Yapılan Kişi Açısından Risk ve Sonuçlar

Bir mal veya hizmetin karşılığı olan ödemenin IBAN aracılığıyla tahsil edilmesi, işlemin tarafları, miktarı doğ-ru ve gerçek durumla uyumlu olduğu sürece kanuna uygundur. Ancak kayıt dışında kalmak, vergisel yüküm-lülüklerden kaçınmak gibi nedenlerle ödemenin IBAN’a yapılması taraflar için bazı riskler ve yaptırımları da içeren sonuçlar ortaya çıkarabilir. Risk ve sonuçlar, ödemeyi alan tarafın durumuna ve ödemenin niteliğine göre değişmektedir. Bu ihtimaller aşağıdaki başlıklar altında yer almaktadır.

2.1. Vergisel Risk ve Sonuçlar

2.1.1. IBAN’a Ödeme Yapılan Kişinin Vergi Mükellefi Olması Halinde Kazanç Nedeniyle Oluşan Risk ve Sonuçlar

IBAN’a yapılan ödemenin gerçek durumla uyumlu olduğu ve karşılığında fatura, serbest meslek makbuzu gibi belgelerin usulüne ve gerçeğe uygun olarak düzenlendiği durumda vergisel yükümlülüklere aykırı bir durum olmadığı için herhangi bir risk ya da yaptırım bulunmamaktadır. Ancak örneğin ticari kazancı nedeniy-le vergi mükellefi olan gerçek ya da tüzel kişinin IBAN’ına yapılan ödeme karşılığında fatura gibi VUK’a göre düzenlenmesi zorunlu belgelerin düzenlenmemesi ve dolayısıyla ilgili vergisinin tahakkuk ettirilip ödenme-mesi halinde çeşitli yaptırımlar söz konusu olur. Öncelikle düzenlenmeyen her fatura için 3 bin 400 TL’den (2024 yılı için) az olmamak üzere ilgili tutarın yüzde 10’u kadar özel usulsüzlük cezası kesilir (VUK md. 353). Bu tutarın yıllık toplamı 1,7 milyon TL’yi (2024 yılı için) geçemez. Ayrıca mükellefiyetin türüne göre ödenmeyen gelir vergisi ya da kurumlar vergisi ile KDV de bir kat vergi ziyaı cezası (VUK md. 344/1) ve aylık yüzde 3,5 gecikme faiziyle birlikte istenir. 
Vergi mükellefinin ödeme için şirket ortağının, çalışanın, bunların akraba ya da arkadaşlarının veya tamamen bir başkasının IBAN’ını vermesi ve ödemelerin o hesaplara yapıldığının tespit edilmesi durumunda, kendi hesabına aldığı ödemelerde fatura kesmemesiyle ilgili sözü edilen KDV, gelir veya kurumlar vergisi, bunların bir kat cezası ve faizi ile özel usulsüzlük cezası ile yine karşılaşılır. Ayrıca IBAN’ının kullandıran kişi için de söz konusu olabilecek yaptırımlara çalışmamızın devamında yer verilmiştir.
Vergi mükellefinin, IBAN’a yatan tutardan eksik bir tutarda fatura veya benzeri belge düzenlemesi ve bunun geçerli bir nedeni olmaması halinde, aradaki fark kapsamında kayba uğratılan gelir vergisi ya da kurumlar vergisi ile KDV bu defa 3 kat vergi ziyaı cezası (VUK md. 344/2) ile yine yüzde 3,5 gecikme faiziyle birlikte istenir. Ayrıca gerçek durumdan farklı olarak düzenlenmiş bu belge muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge ola-rak kabul edilerek3 18 aydan 5 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanma da söz konusu olabilir (VUK md. 359/a). Bu noktada fatura vb. belgenin gerçek duruma göre eksik ve dolayısıyla farklı düzenlenmesinin yaptı-rımının hiç düzenlenmemesinin yaptırımından daha ağır olduğu açıktır

2.1.2. IBAN’a Ödeme Yapılan Kişinin Vergi Mükellefi Olmaması Halinde Kazanç Nedeniyle Oluşan Risk ve Sonuçlar

Bir diğer ihtimale göre; IBAN’a ödeme yapılan kişi, bu ödemeyi mal veya hizmet satışı karşılığı tahsil etmiş ancak vergi mükellefiyeti tesis ettirmemiş ve dolayısıyla fatura vb. belge de düzenlememiştir. Bu durumda, vergi mükellefi olup fatura düzenlemeyen kişi ile benzer hatta daha fazla yaptırım uygulanmaktadır. Yani düzenlenmeyen her fatura için 3 bin 400 TL’den (2024 yılı için) az olmamak üzere ilgili tutarın yüzde 10’u kadar özel usulsüzlük cezası kesilmesinin yanında, kayba uğratılan vergiler bir kat vergi ziyaı cezası ve gecikme faiziyle birlikte istenir. Ancak bu yaptırımlara ek olarak faaliyete başladığı tarih tespit edilip geriye dönük re’sen mükellefiyet tesisi gerçekleştirilir. Bu çerçevede gelir vergisi, geçici vergi ve KDV için verilme-si gereken ancak verilmemiş tüm beyannameler ayrıca özel usulsüzlük cezası kesilir.

2.1.3. Kira Gelirlerine İlişkin Risk ve Sonuçlar

Mesken kira gelirleri aylık 500 TL’nin üzerinde olması durumunda, iş yeri kira gelirleri ise miktardan bağım-sız olarak banka ve PTT üzerinden tahsil edilmesi gerekmektedir. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde ilgili tutarın yüzde 5’i oranında (2024 yılı için yıllık 770 bin TL’yi aşmamak üzere) özel usulsüzlük cezası kesil-mesi gerekmektedir (VUK mükerrer md. 355). Bununla birlikte IBAN’a yapılan ödemeye ilişkin kira gelirinin beyan edilmemiş olması ya da eksik beyan edilmesi halinde kayba uğratılan vergi, bir kat vergi ziyaı cezası ve gecikme faiziyle birlikte istenir. Özellikle IBAN’a yapılan ödemelerde açıklama kısmına yazılan “kira”, “kira ödemesi”, “kira bedeli” gibi ibarelerin bulunması ya da bankanın seçilmesini talep ettiği gönderi türü için “kira” şeklinde seçim yapılması ve ilgili verginin (gelir vergisi veya gelir/kurumlar vergisi ile birlikte KDV) hiç tahakkuk ettirilmemesi veya eksik tahakkuk ettirilmesi halinde, banka hesap bilgileri nezdinde vergi incele-mesi yapılma ihtimali yüksektir.

2.1.4. Bağış, Ödül, İkramiye Gibi Karşılıksız (İvazsız) Ödemelere İlişkin Risk ve Sonuçlar

Yapılan ödemenin gelirin yedi unsuru4 arasında yer almayıp vergi mükellefiyeti tesisi ve fatura düzenleme gibi vergisel sorumluluklar gerektirmeyebilir. Ancak yapılan ödeme bağış/hibe, ikramiye gibi “ivazsız intikal”5 niteliği taşıyorsa bu defa 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu nezdinde veraset ve intikal vergisine konu olacaktır. Ödenmediği tespit edilen bu vergi de bir kat vergi ziyaı cezası ve faiziyle birlikte istenir.

2.1.5. Borç Verme Şeklinde IBAN’a Yapılan Ödemelere İlişkin Risk ve Sonuçlar

IBAN’a yapılan ödemelerde “borç veriyorum”, “borç kaydı”, “borçtur”, borç için” gibi açıklamayla gönderi yapıl-dığı ya da borcun iadesi şeklinde ödeme yapıldığı sıkça görülmektedir. Kişilerin, özellikle de yakın kişilerin birbirlerine borç verip almalarında elbette bir sakınca ya da kanuna aykırılık bulunmamaktadır. Ancak özellik-le de çok yakın olmayan kişilerin yüksek miktarda veya sıkça borç alıp vermeleri ve bunun için faiz gibi bir beklentilerinin olmaması vergi incelemelerinde hayatın olağan akışına uygun kabul edilmemektedir. Bu çerçevede borç veren kişinin faiz geliri elde etmesi gerektiği varsayımıyla elde etmesi gereken gelir üzerinden vergi hesaplanır bir vergi ziyaı cezası ve faiziyle birlikte istenir. 

2.2. Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu Kapsamındaki Risk ve Sonuçlar

Yukarıda da belirtildiği üzere IBAN’a ödeme yapılması kanuna aykırı değil bilakis birçok düzenlemede kanun gereğidir. Bununla birlikte özellikle restoran, kafe, otel gibi POS cihazı bulundurma ve kartla ödeme alma konusunda düzenleme bulunan sektörlerde, müşteri kredi kartı ya da banka kartıyla ödeme yapmak isteme-sine rağmen “cihaz arızalı” gibi gerekçelerle IBAN’a ödeme için zorlama yapıldığı görülebilmektedir. Ancak ilgili hükme göre göre işletmeler, kart hamillerinin yapmış oldukları mal ve hizmet alımlarının bedelini banka kartı ya da kredi kartı ile ödeme taleplerini kabul etmek zorundadır. Ayrıca aynı hükme göre satıcı, “kart hamilinden kartın kullanılması dolayısıyla komisyon veya benzeri bir isim altında ilave bir ödemede bulunmasını isteyemez.” (5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu md. 17/1). 
Bu halde, müşteri eğer kartla ödemek istiyorsa komisyon yüksek diyerek hesaba veya nakit ödemeye zorla-namayacağı gibi banka komisyonu etiket fiyatının üstüne eklenemez. Bu hükme aykırı davranılması halinde, üye işyeri anlaşması yapan kuruluşlar (bankalar ve ödeme kuruluşları) tarafından üye işyeri sözleşmesi feshedilir ve bir yıl süreyle yeni bir sözleşme yapılamaz (5464 sayılı Kanun md. 17/1).

3.    IBAN’ını Kullandıran Kişi Açısından Risk ve Sonuçlar

Son dönemde kişilerin IBAN’larını tarafı olmadıkları işlemler ve başkalarının tahsilatları için kullandırdıkları, bir başka değişle “IBAN kiraladıkları” görülmektedir. Çalışmamızın bu bölümünde söz konusu IBAN’larını kullandıran kişilerin karşı karşıya kalabilecekleri riskler ve yaptırımlar alacaktır.

3.1. Vergisel Risk ve Sonuçlar

IBAN’ını kullandıran kişilerin ilk karşılaşabilecekleri risk ve sonuç, bunu karşılıksız yapmayacaklarından hareketle “komisyon geliri” elde ettikleri gerekçesiyle bu gelire ilişkin ödenmesi gereken verginin bir kat vergi ziyaı cezası ve faiziyle birlikte talep edilmesidir. Burada, yukarıda vergi mükellefi olmayan kişinin durumuy-la benzer yaptırımlar uygulanacak olup komisyon gelirinin genel yüzde 2 gibi oranda ve nispeten düşük ola-rak hesaplanması nedeniyle vergisel açıdan görece daha hafif yaptırımlar söz konusu olabilecektir. Ancak vergi idaresi bu durumu Cumhuriyet savcılığına ve Mali Suçları Araştırma Kurulu’na (MASAK) da bildirebilir ve aşağıdaki ağır yaptırımlar ortaya çıkabilir.

3.2. 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun Kapsamındaki Risk ve Sonuçlar

IBAN’ını kullandıran kişi hakkındaki ağır yaptırım 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hak-kında Kanun’un “Başkası hesabına işlem yapıldığının beyan edilmemesi” başlıklı 15. maddesinde yer almaktadır. Buna göre;
“Yükümlüler nezdinde veya aracılığıyla yapılacak kimlik tespitini gerektiren işlemlerde, kendi adına ve fakat başkası hesabına hareket eden kimse, bu işlemleri yapmadan önce kimin hesabına hareket ettiğini yükümlü-lere yazılı olarak bildirmediği takdirde altı aydan bir yıla kadar hapis veya beş bin güne kadar adlî para ceza-sıyla cezalandırılır.”
Bu noktada belirtmek gerekir ki; başkasının IBAN’ını kullananların amaçları vergiden kaçmak ya da banka komisyonlarını ödemekle sınırlı değildir. Burada amaç; yasa dışı bahis, terörün finansmanı, dolandırıcılık veya herhangi yasa dışı başka bir faaliyet de olabilir. IBAN’ını kullandıran kişi hakkında bu suçları işlediği ya da en azından bu suçlara iştirak ettiği gerekçesiyle başkaca ağır yaptırımlar da uygulanabilir. Örneğin, malvarlığının aklanması veya terörün finansmanı suçu ile ilişkili bir durum olduğu kanaati oluşursa 5549 sa-yılı Kanun md. 19/A gereğince işlemlerin ertelenmesi yani bilinen şekliyle banka hesaplarının bloke edilmesi söz konusu olabilir. Daha ileri boyutta tespitlerin yapılması halinde malvarlığının durdurulması veya hapis cezasıyla karşı karşıya kalınması söz konusu olabilir. 

4.    IBAN’a Ödeme Yapan Kişi Açısından Risk ve Sonuçlar

IBAN’a ödeme yapan kişinin riskleri yukarıda belirtilenlere göre daha az olmakla birlikte yok değildir. Örne-ğin paranın gönderildiği IBAN yasa dışı bir faaliyette özellikle suç gelirlerinin aklanması ya da terörün fi-nansmanında kullanılıyor olabilir. Bu itibarla parayı gönderen kişi de farkında olmadan 5549 sayılı Suç Gelir-lerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun kapsamındaki denetim ve yaptırımlar nedeniyle sıkıntı yaşayabilir. Ayrıca sahibi bilinmeyen, gerçekte mal veya hizmet alınmayan bir IBAN’a yapılan ödeme nede-niyle dolandırıcılık suçuna maruz kalma veya ortak olma ihtimali de söz konusu olabilir. Öte yandan, gerçek-te mal veya hizmet alınan kişininkinden farklı bir IBAN’a ödeme yapıldığı için başta Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve Türk Borçlar Kanunu olmak üzere haklarını iddia ve ispat etmekte zorluk yaşanması son derece olasıdır.

5.    Sonuç

IBAN’a yani banka hesabı aracılığıyla ödeme esasen kanuna aykırı değil bilakis uygun olandır. Ancak çeşitli nedenlerle başkasının IBAN’ının kullanılması, IBAN’a ödeme yapılması konusunda zorlama gibi durumlar risk ve yaptırım da içeren sonuçlara yol açmaktadır. 

Çalışmamızda, çoğu zaman dikkatlerden kaçan söz konusu risk ve sonuçlar, IBAN’a ödemenin tüm tarafları açısından ilgili başlıklar altında incelenmiştir. 
Bununla birlikte belirtmek gerekir ki; yukarıda yer alan risk ve sonuçlar, vergisel, idari ve cezai niteliklidir. Bu çerçevede uygulanacak yaptırımların mutlaka somut ve hukuken geçerli tespit ve delillere dayanması ge-rekmektedir. 
Aksi takdirde yargısal yollarla iptal edilmesi olasıdır. Nitekim vergiyi doğuran ve ceza gerektiren olayın ger-çekleştiğinin varsayım ve kanaate değil VUK’un 3/B maddesi nezdinde hukuken geçerli bilgi ve belgelerle somut bir şekilde ispat edilmesi gerektiği yönünde çok sayıda yargı kararı bulunmaktadır. Yine 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun çerçevesinde uygulanabilecek yaptırımların so-mut delillere dayanmaması ve ölçülü olmaması halinde hukuka aykırı olacağı oldukça açıktır.

Yazar: Dr. Y. Burak ASLANPINAR 

Kaynak: Lebib Yalkın Aylık Mevzuat Dergisi Haziran Sayısı 2024

E-Bültenimizi İnceleyin