Makaleler


SGK Uygulamalarında 4 Önemli Ayrıntı


MAHMUT ÇOLAK - SGK MÜFETTİŞİ - 01 Temmuz 2024

Özet

Bu makale çalışmamızda, SGK uygulamalarında dört önemli ayrıntı işlenmiştir. Birincisi, sosyal güvenlik destek primi işveren hissesinde beş puanlık prim indirimi. İkincisi, 4447 sayılı Kanunun Geçici 10’uncu maddesi kapsamında yabancı uyruklu sigortalılara yönelik yeni uygulama. Üçüncüsü, 5510 sayılı Kanunun 21’inci maddesinin beşinci fıkrası uygulaması. Dördüncüsü, 4447 sayılı Kanunun Geçici 10'uncu maddesi kapsamında ustalık ve kalfalık belgelerine yönelik uygulama. Bu dört uygulama, SGK tarafından yayımlanan Genel Yazılar ile açıklanmıştır. Bu makale çalışmamızda SGK uygulamalarında 4 önemli ayrıntıya dikkat çekeceğiz.

Anahtar Kelimeler

Sosyal güvenlik destek prim, 5 puanlık prim indirimi, yabancı uyruklu, ustalık ve kalfalık belgesi, rücu.

1. Sosyal Güvenlik Destek Primi İşveren Hissesi Beş Puanlık Prim İndirimi

7438 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 1'inci maddesi ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'na Geçici 95’inci madde eklenmiş olup söz konusu maddenin ikinci fıkrası ile anılan maddenin birinci fıkrası kapsamında emekli olanların en son çalıştıkları özel sektör işyerinde sosyal güvenlik destek primine tabi çalışmaya başlamaları halinde sosyal güvenlik destek primi işveren hissesinin 5 puanlık kısmına isabet eden tutarın Hazinece karşılanmasına imkân sağlanmıştır.

Hazine ve Maliye Bakanlığı Kamu Mali Yönetim ve Dönüşüm Genel Müdürlüğü’nün 13.09.2023 tarihli ve 2458737 sayılı yazısında; ilgili maddenin gerekçesinde belirtildiği gibi söz konusu prim teşvikinin getiriliş amacının 5510 sayılı Kanuna eklenen Geçici 95’inci madde uyarınca 08.09.1999 tarihinden önce sigortalı olarak çalışmaya başlamış olanlardan ilgili mevzuatı uyarınca yaş şartına bakılmaksızın yaşlılık aylığı bağlanması sebebiyle ortaya çıkabilecek istihdam kaybının önüne geçmek olduğunun açıkça ifade edildiği, söz konusu sigorta prim teşvikinin kapsamının aynı maddenin birinci fıkrası uyarınca yaşlılık aylığı bağlananlar ile sınırlı olduğu, 08.09.1999 tarihi ve öncesinde sigortalı olarak çalışmaya başlayıp ilgili mevzuatında öngörülen yaş şartını tamamladıktan sonra yaşlılık aylığı bağlanmış olanların mezkûr teşvikten yararlandırılmalarına imkân bulunmadığı belirtilmiştir.

Bu kapsamda, 5510 sayılı Kanunun Geçici 95’inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca verilen sigorta prim teşvikinden 08.09.1999 tarihi ve öncesinde sigortalı olanlardan sigortalılık süresi ve prim gün sayısı şartının yanı sıra yaş şartını sağlayanlardan dolayı yararlanılmasına imkân bulunmamaktadır.

2. 4447 sayılı Kanunun Geçici 10’uncu Maddesi Kapsamında Yabancı Uyruklu Sigortalılara Yönelik Yeni Uygulama

6111 sayılı Kanun ile 4447 sayılı Kanun'a eklenen Geçici 10’uncu maddesi kapsamında genç, kadın ve mesleki belge sahibi olanların istihdamına yönelik uygulanan düzenleme ile özel sektör işverenlerinin 01.03.2011-31.12.2025 tarihleri arasında işe aldıkları sigortalılar için, bu sigortalıların prime esas kazançları üzerinden hesaplanan sigorta primi işveren hissesinin tamamının İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanmasına imkân sağlanmıştır.

Bahse konu prim desteğinden yararlanma süresi, kapsama giren sigortalının yaşına, mesleki yeterlik belgesi sahibi olmasına veya mesleki ve teknik eğitim veren orta veya yükseköğretimi ya da Türkiye İş Kurumunca düzenlenen iş gücü yetiştirme kursunu bitirip bitirmediğine göre değişmekte olup destek kapsamına giren sigortalının Türkiye İş Kurumuna kayıtlı işsiz olması halinde ise 4447 sayılı Kanun'un Geçici 10’uncu maddesinin ikinci fıkrasının (c) ve (d) bendine göre bu sigortalının destek süresine ilave 6 ay eklenmektedir.

Söz konusu prim desteğinden Türk vatandaşı veya yabancı uyruklu ayrımı olmaksızın ilgili maddede yer alan şartları sağlayan tüm sigortalılardan dolayı yararlanılabilmektedir.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 15.10.2023 tarihli Olurları ile onaylanan Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı tarafından hazırlanan idari inceleme raporunda, yabancı uyruklu kişilerin işsiz olarak değerlendirilemeyeceği ve bu kişilerin işsiz olarak kaydedilmemesi gerektiği belirtildiğinden, 2023 Kasım ayı döneminden itibaren yabancı uyruklu kişilerin Türkiye İş Kurumuna işsiz olarak kaydının yapılamayacağı belirtilmiştir. İlave 6 aylık destek süresinin uygulanması bakımından; yabancı uyruklu sigortalılar 2023 Kasım ayı dönemi itibarıyla Türkiye İş Kurumuna issiz olarak kaydedilmeyeceğinden, 2023 Kasım ayı döneminden itibaren yabancı uyruklu sigortalılar için 4447 sayılı Kanun'un Geçici 10’uncu maddesinde yer alan sigorta primi işveren hissesi desteği kapsamında belirlenen mevcut destek sürelerine ilave 6 aylık süre eklenmeyecektir.

2023 Kasım ayı döneminden itibaren yabancı uyruklu sigortalılardan dolayı 4447 sayılı Kanun'un Geçici 10’uncu maddesi kapsamında belirlenen mevcut destek süresine ilave verilen 6 aylık destek süresinden yararlanılamayacaktır.

2023 Kasım ve Aralık aylarında döneminde işe alınan ve kapsama giren yabancı uyruklu sigortalılardan dolayı sigortalının yaşına, mesleki yeterlik belgesi sahibi veya mesleki ve teknik eğitim veren orta veya yükseköğretimi ya da Türkiye İş Kurumunca düzenlenen is gücü yetiştirme kursunu bitirip bitirmediğine göre belirlenen destek süresine ilave 6 aylık destek süresi (0+6, 24+6, 36+6, 48+6) verilmeyecektir.

2023/Kasım ayı/dönemi öncesinde özel sektör işverenleri tarafından Türkiye İş Kurumuna işsiz olarak kayıtlı yabancı uyruklu sigortalıdan dolayı 4447 sayılı Kanun'un Geçici 10’uncu maddesinde yer alan teşvikten yararlanılması halinde, işverenlerden yabancı uyruklu sigortalılardan dolayı ilave 6 aylık süre kapsamında yararlanılan teşvik tutarları geri alınmayacaktır.

2023 Kasım ayı dönemi öncesinde özel sektör işverenleri tarafından Türkiye İş Kurumuna kayıtlı yabancı uyruklu sigortalının 4447 sayılı Kanun'un Geçici 10’uncu maddesi kapsamında tanımlamasının yapılarak teşvikten yararlanılması ve 2023/Kasım ayı itibarıyla yararlanmaya devam edilmesi halinde, bu sigortalılardan dolayı teşvikten yararlanma 2023 Kasım ayı dönemi itibarıyla sonlandırılacaktır. Bu durumda, ilave 6 aylık süre kapsamında 2023 Kasım ayı dönemi ve sonrası teşvikten yararlanılmış olması halinde yararlanılan teşvik tutarları gecikme cezası ve gecikme zammıyla birlikte geri alınacaktır.

3. 5510 sayılı Kanunun 21’inci Maddesinin Beşinci Fıkrası Uygulaması

5510 sayılı Kanunun "iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık bakımından işverenin ve üçüncü kişilerin sorumluluğu" başlıklı 21 inci maddesi dördüncü ve beşinci fıkraları aşağıdaki şekilde düzenlemiştir.

"İş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk pesin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücu edilir.",

"İş kazası, meslek hastalığı ve hastalık; kamu görevlileri, er ve erbaşlar ile kamu idareleri tarafından görevlendirilen diğer kişilerin vazifelerinin gereği olarak yaptıkları fiiller sonucu meydana gelmiş ise, bu fiillerden dolayı haklarında kesinleşmiş mahkûmiyet kararı bulunanlar hariç olmak üzere, sigortalı veya hak sahiplerine yapılan ödemeler veya bağlanan gelirler için kurumuna veya ilgililere rücu edilmez. Ayrıca, is kazası veya meslek hastalığı sonucu ölümlerde, bu Kanun uyarınca hak sahiplerine bağlanacak gelir ve verilecek ödenekler için, is kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesinde kusuru bulunan hak sahiplerine veya is kazası sonucu ölen kusurlu sigortalının hak sahiplerine, Kurumca rücu edilmez."

5510 sayılı Kanunun 21’inci maddesinin dördüncü fıkrası, kusurlu üçüncü kişi sıfatına haiz kişilerin rücu sorumluluğunu düzenlemekte olup, beşinci fıkrası ile de üçüncü kişi olarak rücu işlemi yapılabilecek kişilere istisna getirilmektedir.

Beşinci fıkranın son cümlesi hükmü incelendiğinde ise; iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölümlerde, hak sahiplerine bağlanacak gelir ve verilecek ödenekler için, iş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesinde kusuru bulunan hak sahiplerine rücu yoluna gidilemeyeceği gibi her bir sigortalı için bağlanan gelirler nedeniyle kendi hak sahiplerine rücu yoluna gidilemeyeceği açıkça belirtilmiştir. Ancak, her iki tarafın da sigortalı olduğu ve hayatını kaybettiği olaylarda her birinin diğerine göre üçüncü kişi sayılması nedeniyle rücu edilip edilmeyeceği konusunda tereddütler bulunmaktadır.

Anayasa Mahkemesi’nin 5510 sayılı Kanunun 21’inci maddesinin beşinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan "... ölümlerde, bu Kanun uyarınca hak sahiplerine..." ibaresinin Anayasa'nın 10’uncu maddesine aykırılığının ileri sürülerek iptalinin talep edildiği 30.11.2022 tarihli ve E. 2022/73, K. 2022/149, (16.02.2023 tarihli 32106 sayılı Resmi Gazete ’de yayımlanmıştır) sayılı kararında;

"13. İtiraz konusu kuralla sigortalının geçici veyahut sürekli is göremez duruma gelmesi ile ölmesi arasında bir ayrıma gidilmiştir. İş kazasına uğrayan veya meslek hastalığına tutulan ve iş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesinde kusuru bulunan sigortalının hak sahipleri ile aynı iş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesinde bizatihi kusuru bulunan hak sahipleri ölüm halinde bağlanacak gelir ve yapılacak ödemeler yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunun kendilerine rücu etme imkânından muaf tutulmuştur. Bu itibarla söz konusu yardımlardan oluşan zarar Sosyal Güvenlik Kurumunun üzerinde bırakılmaktadır.

14. Kural, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölenlerin hak sahiplerinin sorumluluklarının kapsamını belirlemektedir. Söz konusu hak sahipleri, murislerinin ölümüne neden olan is kazası veya meslek hastalığı neticesinde başka bir sigortalının ölümü durumunda anılan sigortalının hak sahiplerine yapılan sosyal sigorta yardımlarından sorumlu tutulmamaktadır." şeklindeki değerlendirmesiyle konuya açıklık getirilmiştir.

Sosyal Güvenlik Kurumu Rehberlik ve Teftiş Başkanlığının 01.02.2024 tarihli ve E-16747942-663.05(2023-R-170)89304710 sayılı yazısında; iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölüm dolayısı ile hak sahiplerine bağlanacak gelir ve verilecek ödenekler için; iş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesinde kusuru bulunan kendi hak sahiplerine (üçüncü kişi durumunda olan) veya aynı iş kazası sonucu ölen birden fazla sigortalının bulunması halinde ise iş kazasının meydana gelmesinde kusuru bulunan diğer sigortalının (üçüncü kişi durumunda olan) hak sahiplerine 5510 sayılı Kanunun 21’inci maddesi beşinci fıkrası gereğince rücu işlemi yapılmamasının yerinde olacağı belirtilmiştir.

4. 4447 sayılı Kanun'un Geçici 10'uncu Maddesi Kapsamında Ustalık ve Kalfalık Belgelerine Yönelik Uygulama

Bahse konu prim desteğinden yararlanma süresi, kapsama giren sigortalının yaşına, mesleki yeterlik belgesi sahibi olmasına veya mesleki ve teknik eğitim veren orta veya yükseköğretimi ya da Türkiye İş Kurumunca düzenlenen iş gücü yetiştirme kursunu bitirip bitirmediğine ve Türkiye İş Kurumuna kayıtlı işsiz olup olmadığına göre değişmektedir. Bahse konu teşvikle ilgili olarak Millî Eğitim Bakanlığından alınan ustalık ve kalfalık belgelerinin mezkûr teşvikin uygulamasında dikkate alınıp alınmayacağı konusunda tereddüt oluştuğu anlaşılmıştır.

Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü’nün 15.5.2024 tarihli ve E-91550395-407-00015972519 sayılı yazısında; ortaokulu veya imam-hatip ortaokulunu bitirdikten sonra zorunlu örgün ortaöğretimini tamamlamak için mesleki eğitim merkezi programına 2017 yılı ve sonrasında kayıt olmuş ve 3308 sayılı Kanun'un 16'ncı maddesi kapsamında kalfalık belgesi ile birlikte 28'inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında ustalık belgesi alarak mesleki eğitim merkezi programından mezun olanların, meslekî ve teknik ortaöğretim kurumunu bitirmiş sayıldığı dolayısıyla bu kişilerin 4447 sayılı Kanun'un geçici 10’uncu maddesinde belirtilen “mesleki ve teknik eğitim veren orta veya yüksek öğretimi bitirenler” kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

2017 yılı ve sonrasında mesleki eğitim merkezi programına kaydolmuş ve 3308 sayılı Kanun'un 16'ncı maddesi kapsamında kalfalık belgesi ile birlikte aynı Kanun'un 28'inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında ustalık belgesi alarak mesleki eğitim merkezi programından mezun olanlar, 4447 sayılı Kanun'un geçici 10’uncu maddesine göre mesleki ve teknik eğitim veren ortaöğretimi bitirenler kapsamında değerlendirilecektir.

Ustalık belgesi alanlar destekten yararlanma süresi bakımından; 4447 sayılı Kanun'un geçici 10’uncu maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin 2 numaralı alt bendi ile (ç) bendinde belirtilen süreler kadar yararlanabilecektir. Bu itibarla, destek kapsamına giren sigortalının; ilgili destek kapsamında değerlendirilen ustalık belgesi olması halinde, bu sigortalının ustalık belgesinde belirtilen meslek alanında çalıştırılıyor olması ve ilgili kanunda belirtilen diğer şartların sağlanması kaydıyla 24/36 ay süreyle bu destekten yararlanılabilecektir. Ayrıca, bu sigortalının Türkiye İş Kurumuna kayıtlı işsiz olması halinde mevcut destek süresine 6 ay (24+6=30/36+6=42) eklenecektir.

Bununla birlikte, işe alındığı tarih itibarıyla mesleki yeterlik belgesi sahibi olmayan, mesleki ve teknik eğitim veren orta veya yükseköğretimi bitirmemiş olan ancak bu şekilde işe alındıktan sonra çalışmakta iken ilgili destek kapsamında değerlendirilen ustalık belgesi alan sigortalılardan dolayı söz konusu destekten 12 ay süreyle de yararlanılabilecektir.

Bununla birlikte, ilgili destek kapsamında değerlendirilen ustalık belgelerine ilişkin bilgiler Milli Eğitim Bakanlığınca elektronik ortamda SGK ile paylaşılarak bu bilgilerin kontrolü sağlanmaktadır. Ancak, söz konusu bilgiler elektronik ortamda paylaşılana kadar bu kontrol SGK Ünitelerince yapılmaktadır. Bu kapsamda, söz konusu desteğin yararlanma süresinin belirlenmesinde bağlı bulunulan SGK Ünitesine verilen "mesleki ve teknik eğitim veren orta veya yükseköğretimi bitirenler” kapsamında değerlendirilen ustalık belgelerinde mesleki eğitim merkezi programına kayıt tarihine ilişkin bir ibarenin bulunmaması halinde, bu programa kayıt tarihinin 2017 yılı ve sonrası olduğunun işveren tarafından Milli Eğitim Bakanlığından alınacak yazıyla belgelenmesi gerekmektedir.

2017 yılı öncesinde mesleki eğitim merkezi programına kayıt olunarak ve 3308 sayılı Kanun'un 28'inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında alınan ustalık belgeleri ile kayıt tarihine bakılmaksızın 3308 sayılı Kanun'un 28'inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi dışında alınan diğer ustalık belgelerinden dolayı bahse konu teşvikten yararlanma süresi bakımından 4447 sayılı Kanun'un geçici 10’uncu maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin 2 numaralı alt bendi ile (ç) bendi kapsamındaki süreler kadar yararlanılamayacaktır.

3308 sayılı Kanun kapsamında sadece kalfalık belgesi alan sigortalılar “mesleki ve teknik eğitim veren orta veya yükseköğretimi bitirenler” kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, bu sigortalılardan dolayı 4447 sayılı Kanun'un geçici 10'uncu maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin 2 numaralı alt bendi ile (ç) bendinde belirtilen süreler kadar yararlanılamayacaktır.

Kaynakça

  • SGK Başkanlığı Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü, 22.09.2023 tarihli E-83604451-207.02-80971419 sayılı Genel Yazı
  • SGK Başkanlığı Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü, 12.12.2023 tarihli E-83604451-207.02-86006882 sayılı Genel Yazı
  • SGK Başkanlığı Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü, 04.03.2024 tarihli E-98547999-010.99-91199358 sayılı Genel Yazı
  • SGK Başkanlığı Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü, 31.05.2024 tarihli E-83604451-207.02-96172136 sayılı Genel Yazı

Yazar: Mahmut Çolak

Kaynak: Lebib Yalkın Aylık Mevzuat Dergisi Temmuz Sayısı 2024

E-Bültenimizi İnceleyin